Öpme gari, Kadı Efendi...!
Asıl adı Ebu Said Bahaeddin bin Abdullah Esedî olan Kadı Karakuş’un ölüm tarihi 1200'lü yıllardır... Selahaddin Eyyubi’nin yakınlarından, olan Karakuşi Kadı, Selahaddin Eyyübi kendisinin yokluğunda, Kahire’ye vekil olarak bırakırmış...
***
Akka’da valilik yapmış, orada Frenklere esir düşünce Selahaddini Eyyûbi onu, on bin altın fidye ödeyerek kurtarmıştır...
***
Kahire’ye kale, yol, köprü, han, çeşme gibi eserler bırakmıştır... Pek hukuk bilgisi olmaması nedeniyle keyfi, sert ve biraz da tuhaf hükümler verirmiş... Atalarımız mantıkla, akılla izah edilemeyen, ya da kızgınlıkla verilen kararlara; “Karakuşî Hüküm” derlerdi...
***
Necdet Rüştü Efe “Türk Nüktecileri” adlı kitabında Karakuşi Hükümleri şöyle anlatır: “Bunlar kanun, örf gelenek ve hatta tabiat dışında karar altına alınmaya çalışılmış öyle hükümlerdir ki; bu mantıksızlık karşısında, mahkûmun müdafaa cehtini (gayretini, çabasını) daima hayrete çevirmiştir... Yüzyıllar boyunca, bazı keyfi manasızlıklara nazire olarak gösterilen bu tuhaf hükümler; Anadolu’da doğup, yaşlılığında Mısır’da Selahaddini Eyyûbi maiyetinde emirlik ve kadılık yapmış olan “Karakuş”a aittir...
***
Karakuş’un verdiği hükümler adeta bir fıkra niteliğindedir... Arapça olarak yazılan Mammatî isim ve müstear namıyla bir meçhul zatın yazdığı; "Kitabü’l-Hâşuş Fi Ahkâmü’l Karakuş” kitabında Kadı'nın verdiği hükümlere uzun uzun yer verilmiştir...
***
AF
Selahaddini Eyyûbi mahkûmların cezalarını yarı yarıya affetmiş... Hapishane idarecisinin kafası karışmış... Ayı, yılı belli olan mahkumların cezalarını yarı yarıya indirmiş ama, müebbet hapislerin cezalarını nasıl yarıya indireceğine bir türlü karar verememiş...
***
Öyle ya ölünceye kadar tutuklu birinin, kaç yaşında öleceğini nasıl bileceksin de hapis cezasını yarıya indireceksin? Sorununu hükümdara iletmiş... Hükümdar da onu Karakuş’a havale etmiş...
***
Kadı Karakuş; "Düşündüğünüz şeye bak! Müebbet hapisleri bir gün serbest bırakır, bir gün hapsedersin!
***
Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat, Öcalan davaları gibi aynı...
***
NAMUSLU SUÇLULAR
Karakuş bir gün hapishaneleri teftiş eder... Herkese suçunu sorar... Sekiz kişi hariç diğerleri “masum” olduklarını söylerler...
***
Diğer sekiz kişiyse, suçlarını itiraf ederek; "Biz suçluyuz! Cezamızı elbette çekeceğiz!" derler...
***
Bunun üzerine Karakuş zindancı başına; "Şu sekiz suçluyu derhal sokağa atın ki, burada kalan bunca masumun ahlâkını bozmasınlar!"
***
Bizdeki denetimli serbestlik yasası geldi aklımıza... Denetimli serbest kalanlar, kaldığı yerden devam ediyor sokaklarda sanatını icra etmeye...
***
AVCIYA TEK GÖZ YETERMİŞ
Gözü çıkarılmış bir adam mahkemeye başvurur... "Ey Karakuşi Kadı Efendi, düşmanım olan komşum bir gözümü çıkardı... Gözümü isterim ondan!"
***
Kadı Efendi sakince; "Pek âlâ! Yarın gel gel, gözünü teslim edeyim sana!"
***
Karakuşî Kadı, adam gidince emir verir...
***
"Kahire kapısında topal bir avcı vardır... Onun bir gözünü çıkarın, gözü mahkemeye getirin ve eline şu karar metnini verin..."
***
Kadı Efendi’nin, Topal Avcı'ya gönderdiği karar metninde aynen şöyle yazar...
***
“Bundan önce, avcılık vesilesiyle başkalarının otlaklarına girip; vahşi hayvan yerine ehli hayvan avladığın için, mal sahiplerinin attığı dayakla ayağın topal olmuştu... Anlaşılan iki gözle nişan aldıkça koyun, kuzu avlamaya devam edeceksin. Sana lâzım olan tek gözle nişan almayı sağlayalım da, mal sahiplerinden yiyeceğin ikinci bir dayakla öbür ayağın da kötürüm olmasın.”
***
Al sana tüm tartışmalara rağmen uygulamaya giren İç Güvenlik Yasası...
***
Mısırlıların o dönem dediği gibi bitirelim yazıyı, "Seni öpen Karakuşi Kadı’ysa, kime nediycen Müslüman"