Ekonomi Ve Sosyal Göstergelerin Yanıltıcılığı Üzerine: GDO’lu Vatandaşlar
Vallahi bıktım.. "Bu kadar insan tatil mekânlarını hınca hınç dolduruyorsa demek ki millette para var ekonomide problem yok" anlayışı artık insanı sinir ediyor. Türkiye’nin toplam turizm yatak kapasitesi 1.7 milyon civarındaymış -veriler öyle söylüyor-. Şimdi, 85 milyonluk bir ülkenin sadece yüzde 10’luk bir kesimi bu tatil imkânlarından yararlanabiliyorsa, geriye kalan yüzde 90’ın durumu göz ardı ediliyor demektir.
Düşünün, bu küçük kesim bir hareketlenme gösterdiğinde, ülkedeki tüm tatil beldeleri ve kafeler doluyor. Ancak, bu görüntü sadece bir yanılsamadan ibaret sayın vatandaşlar. Çünkü asıl ekonomik sıkıntı çeken büyük çoğunluk, yani %90, bu imkânlara erişim sağlayamıyor. Dolayısıyla, tatil beldelerine bakarak yapılan ekonomik analizler yüzeysel kalıyor. Asıl değerlendirilmesi gereken geniş kitlelerin alım gücü, gelir dağılımındaki eşitsizlik ve temel ihtiyaçlara erişim zorluklarıdır. Hadi çapınız yetiyorsa bunu yorumlayın bakalım da görelim. Pazarda alışveriş yaparken 2 -3 liranın hesabını yapan insanlarsınız. Artık kendinize gelin!
Neden Bu Bakış Yanıltıcı?
Çünkü gıdalar GDO’lu olunca insanlara sirayet ediyor! Neyse… Bu tür göstergelere odaklanan kılçıklı analizler, gerçek ekonomik sorunları göz ardı ediyor ve bu etkisizliğin olumsuz etkileri bilinçli vatandaşlara da yansıyor.
Özellikle büyük şehirlerdeki lüks restoranlar, AVM’ler ya da PAHALI ARAÇLARIN TRAFİKTEKİ YOĞUNLUĞU, ülke genelinin REFAH SEVİYESİNİ YANSITMAZ.
Bu tür göstergeler, sadece toplumun üst tabakasının yaşadığı bir refah balonunun izlerini sunar. Daha basit tabir ile gelir adaletsizliğinin bir göstergesidir bu! Gerçek ekonomi ise toplumun geneline yayılan bir refah anlayışını gerektirir. Eğer geniş halk kesimleri yüksek enflasyon, artan borçlanma ve azalan alım gücü ile baş etmeye çalışıyorsa, ekonomide ciddi sorunlar var demektir. Daha doğrusu oraya mensup olan, ekonominin öznesi olan bölge insanında ciddi ahlaki ve nörolojik sorunları var demektir.
Gerçek Ekonomi Ne Söylüyor?
Ekonomiyi anlamak için birkaç otel doluluğu ya da lüks kafelerdeki müşteri sayısından fazlasına ihtiyacımız var. Asıl ekonomi, geniş kitlelerin alım gücü, hanehalkı gelir düzeyi, işsizlik oranı ve en önemlisi de insanların temel ihtiyaçlarını karşılama kapasiteleriyle değerlendirilir. Türkiye'de gelir dağılımındaki adaletsizlik, yoksulluk sınırının altında yaşayan büyük bir kesimin varlığı, ekonominin gerçeğini ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, ekonomi değerlendirmeleri yapılırken toplumun %10’una odaklanarak, %90’ı göz ardı etmek, hem ekonomik hem de sosyolojik anlamda ciddi bir hatadır. Sorunları derinlemesine inceleyip, çözüm odaklı yaklaşımlar geliştirmek, bizi yanıltıcı göstergelerden kurtararak, daha gerçekçi ve kalıcı çözümlere ulaştıracaktır. Bu son öneri cümlesini de sadece Allah rızası için söyledim, Allah’ın vermiş olduğu akıl nimetini göz ardı edenlere.