Zamokrosi
Dünya insanın sermayesi, insanda dünyanın sermayesidir. İnsan münferit olarak toplumun inşasındaki en temel yapıtaşıdır. Taşıdığı anlam ve değer açısından insan, eşref-î mahlukat olma münevverliğine layık görülmüş canlıdır.
Sermaye denince ilk akla gelen; bireyin veya şirketin, bir hizmet veya mal üretmesi için gerekli olan (para, mal ve emek gibi) fiziki ve doğal kaynaklardan oluşan üretim araçlarının tamamı gelir.
“Devletin sermayesi de milletidir.” Hobbes’in Leviathan kitabının kapağında ki resimden de anlaşılacağı üzere, Devlet insanlardan müteşekkil tasavvur edilirken, insanda devletçe musavvir ( şekillendirilmiş, şekillendirilmeye ) çalışılmıştır. Yani kısacası insan Us’un gereği Uluslar kurmuştur. Ulus olmanın gereği olarak da toplumları kendi fikir ve düşünce dünyalarına göre uslandırılmıştır.
İstekleri olan canlıların, iskeletlere dönüşene kadar eskittiği topraktan bir elbisedir; Dünya.. Bu kumaşın terzisi her zaman yönetenler olmuştur. İnsanlık kendi varlık kumaşını, akıl makası ile kesip güç ipliği ile dikerek, yaşam podyumunda farklı devlet yönetim şekilleri ile boy göstermiş ve zaman bu kreasyonun sahnesi olmuştur.
Aristokrasi, Timokrasi, Oligarşi ,Monarşi, Demokrasi, Nomokrasi, Otokrasi, Enfokrasi, Cumhuriyetler, Tiranlık , Krallık falanlık fistanlık...
Hepsini ayrı ayrı inceleyip, irdeleyerek. İnsan iradesinin çağlardan bu zamana süren bilinç hallerindeki gülünç ve dramatik olgulara ve dünyayı algılama biçim ve şekillerine göz atabilir, söz gezdirebiliriz. Bu çok uzun ve meşakkatli bir durum olmakla beraber, keyifli bir gezinti olur.
Charles Dickens 1859 yılında, dünya üzerinde resmi rakamlara göre 200 milyon üzerinden çok baskı görmüş, yayınlandığı dönemde tartışmalara konu olmuş bir roman kaleme alır. “İki şehrin hikayesi...”
Edebiyat tarihinin en önemli cümlelerinden birini barındırarak başlar. Kitabın başlangıcı şöyledir.
“Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, akıl çağıydı, ahmaklık çağıydı, inanç dönemiydi, inanılmazlık dönemiydi, Aydınlığın mevsimiydi, Karanlığın mevsimiydi, umudun baharıydı, umutsuzluğun kışıydı. Yaşamak için her şeyimiz vardı, yaşamak için hiçbir şeyimiz yoktu.”
İnsan varlığını; varlık sahasında ki anlamını kapital bir kap (fanus) içerisinden inceleyen yeni dünya ve yönetim şekli mantığının bir ürünü olarak yakın zamanda bir habere rast gelmiştim.
´´Wired Magazine´´ adlı dergi tarafından yapılan araştırma yapılıyor.
Örneğin insan vücudunun en pahalı unsuru kemik iliği. Kemik iliğinin gramı 23 bin, kilosu ise 23 milyon dolar. Her hücrede bulunan DNA´lar ise gramı 1.3 milyon dolardan işlem görüyor. Vücuttan alınabildiği takdirde antikorlar da 7.3 milyon dolar ediyor. Buna karşılık bir akciğer 116 bin 400, böbrek 91 bin 400, kalp ise 57 bin dolara alınabiliyor.
Sonuç itibariyle toplamda bir insan için, biçilen fiyat 45 milyon dolar…! ( Son zamlar hesaba katılmamıştır.)
Şimdi gelelim; muhayyilemizde sezinlediğimiz yeni ve taze kavramımız “ZAMOKRASİ” ye
- İnsanı temel ihtiyaç ve gereksinimlerini; sebebi belirsiz, keyfi “KOTA”lar koymak suretiyle, insanları yöneten “Bigot Kafalı” yönetim mekanizmasının, bir avuç zenginin daha çok zenginleştiği ve fakirlerle arasında ki uçurumun derinleştiği yönetimlerdir.
- Kral’ın zenginliğini tebaanın zenginliği gören, Eğri ergilerin, doğru görüldüğü bol şakşak seslerinin eşlik ettiği, yönetim senfonileridir.
- Şatafat ve ihtişamın gölgesinde kalmış tasarrufun itibar yitirdiği, intizar edilesi düzenlerdir.
- İnsan kaynaklarının israf edildiği, beyin göçlerinin yaşandığı, eğitimin kalitesizleştiği, her şeyin vasat bir düzlemde bireylerin birbirini vasıta ederek ilerlediği, nepotizm, kronizmin olduğu, ehliyetin, kifayetin ve liyakatin değerinin kalmadığı yönetimlerdir.
- Maskeli bir balo içinde, birbirleri ile iletişim kuran samimiyetsiz yüzler, güvensizlik ve ihanetler, aldatmalar, nankörlükler, vefasızlıklar arttığı düzenlerdir.
Velhasıl kelam;
“Zamlarla devlete lazım olan insanı ilzam” etmektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.