Kadın ve Çocuk Geleceğin Güvencesidir
Eski Türklerde kadının sosyal hayatta çok özel bir yeri olduğu bilinir. Dede Korkut, Oğuzname kitabında kadının toplum işlerini yönetirken erkekle birlikte çalıştığını yazar. Nitekim bizim kadim kültürümüzde at, kılıç ve kadın kutsal sayılmıştır.
Peygamberimiz bir hadisinde; “Cennet, anaların ayakları altındadır” derken cenneti kazanmak için anneye, kadına ve aileye verdiği değeri göstermiştir. Aynı şekilde Haz. Ali de “Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir" demiş. Bu da aynı şekilde kadını yücelten bir sözdür. Atasözlerimizde “Evin direği erkek, duvarı kadındır’’ sözünde de yine kadının ev ve aile kurumu için önemi ve görevi vurgulanmış.
Böyle bir kültürden gelen Türk toplumu, acaba bu düşüncelerden ve bu kültürden artık vaz mı geçiyor?
Belki neden böyle dediğimi yadırgayanlar olabilir. Ama kafamızı kuma gömmeden açık yürekle söylemeliyiz ki her gün bu ülkede bir kadın cinayeti ve sayısız tacizler oluyor ve bu durum bir türlü önlenemiyor.
Son zamanlarda televizyon haberlerinde ve gazetelerde adeta bir dizi film gibi kadın cinayetleri duymaktan çok korkmaya başlandığını söylemeden geçemiyorum. Her gün haberlerin arasına sıkıştırılmış kadın tacizleri ve cinayetler sadece kadınları değil, aslında insan olan herkesi dehşete düşürüyor. Buna artan çocuk cinayetlerini de eklersek toplumsal bir cinnet mi geçiriyoruz demekten kendimi alamıyorum.
Kadın olalım, erkek olalım hiçbirimiz, bu olayları görmezden gelmemeliyiz. İnsanı insan yapan şeyin her şeyden önce vicdan olduğunu düşünüyorum. Eğer bu toplumsal cinnet, hepimizi tedirgin etmiyorsa başka bir sorun var demektir.
Biz mi duyarsızlaştık yoksa toplumda kontrol edilemeyen bir şiddet kültürü mü yükselmektedir, düşünmek gerekiyor. Eğer toplumda bir duyarsızlık ve ilgisizlik egemen olmuşsa bununun günahının herkese yazılacağını düşünüyorum. Çünkü ahlak ve vicdan dediğimiz şey; sadece kendimizin başkalarına kötülük yapmaması değil, aynı zamanda başkalarının yaptığı kötülüklere duyarlı olmak ve bu kötülükleri önlemek için çaba göstermeyi de gerektirir.
Kadınlar ayağa kalksın demiyorum ama kadın erkek herkesin bu konuya daha fazla duyarlı olması için bir şeyler yapılabilir.
Diğer yandan acaba yasalarda bir boşluk var ve bazı kötü “adamlar” bu açıktan yararlanarak kadınlara, çocuklara şiddet uygulamak için cesaret mi buluyorlar? Eğer öyleyse devlet niçin vardır? Toplumu rahatsız eden sorunlar karşısında vakit kaybetmeden devlet aklının devreye girmesi ve yasalardaki boşluğu doldurması gerekir.
Bir hukukçu olmadığım için bilmiyorum ama acaba cinayet ve tecavüzlere karşı caydırıcı bir ceza verilemiyor mu? Eğer böyleyse bu işe el atmanın tam da sırasıdır. Devletimiz, bu soruna çözüm bulacak bir güce ve iradeye sahip olduğuna göre biz de bu talebi ve beklentiyi dile getirmiş olalım. Türk devleti kadınlarını da çocuklarını da koruyacak güçtedir diyorum ve yazımı artık her gün “cinayet haberleri duymak istemiyoruz” diyerek bitirmek istiyorum.
Yaşama hakkı herkes için kutsaldır. Ama çocuklar için de kadınlar için de daha kutsaldır. Çünkü kadın ve çocuk bir toplumun geleceğinin güvencesidir.