SIFIRLANMIŞ TAŞLAR
Her şey sıfırlanmış taşlarla inşa edilmişti. Bir yolun kenarında duvara sıfırlanmıştı, bir duvarın içinde yanındaki taşa.
Her birimizin arzularımızı sıfırlamaya çalıştığımız ve kendimizden vazgeçtiğimiz zamanlar olmuştur.
İddiamız şuydu; “buna değer”.
Buna değer ey dünya, sen soluğumu kestin.
Buna değer ey gönül, sen zaten soluksuzsun.
Sıfırlanmamış bir taş misali bir oraya bir buraya yuvarlanmak parçalanmak ve bir çöp kutusunun yanında beklemek. Sıfırlanmamış bir ekmek kırıntısının kokusuyla taşlaşmak, taş gibi kesilmek. Ya da hep yuvarlanmak ve taştan toprağa dönüşmek. Yoldan geçen sıfırlanmamış bir arabanın tekerleğine yapışarak hayatın feleğinde dönmek.
İki sıfırlanmış taştan yapılmış su değirmeninin sesiyle dönmek. Bir taş olmak ve iki taşın arasında ezilmek.
Sıfırlanmamış taşlar nedir bu acılarınız? Nedir bu arayışınız ? Nedir bu garip çırpınışlarınız?
Bir sırtın üzerinde bekleyen toprak gibi ve bağrında saplanmış bir küreğe inat gibi.
Sıfırlanmamış taşlar hep her yandasınız. Şehirlerde bir binanın duvarında tutsak, yollarının içinde boğulmuş, bir kaldırım taşının içinde nefes olmaya çalışansınız.
Şehir ise sıfırlanmış taşlara tutsak. “Buna değer” diyor gibi ve “Soluğumu kestin” der gibi. Ey sıfırlanmış taşlar şehirler size emanet şehirler size muhtaç.
Büyük bir bütünün parçasıyız farklı formlarda sıfırlamalar yaşıyoruz. İçimizde şehirler kadar sıfırlanmış ve yer bulmuş sabit ve taş gibi “buna değer” dediğimiz kadar alışkanlıklarımız var, saplantılarımız var. Bu bir döngü, öyle bir şeye göre kendini sıfırlamış ve yer edinmiş ki; hiçbir rüzgar, kar, yağmur törpüleyemiyor bunu. Hiçbir şey söküp atamıyor ve bir çöp kutusunun yanına düşecek kadar vakarlı bir parça yapamıyor.
Doğru şeylerle sıfırlanmak(referans almak, öğüt almak) ne kadar zor oldu. Bir taşın şehirlerle mücadelesi gibi zor oldu bu işler.
Sıfırlanmaz olduk bütün değerlerimize dayanarak. Onlara yaslanarak birbirimize bakmaz olduk. Vakarlı bir iletişim, en yüksek evrensel ahlak prensipleriyle sıfırlanarak elde edilir. Sıfırlanmak bir kabuldür. Bir bütünü görmek ve oradaki yerini beğenmektir. Varlığının bütün içinde anlamını her şeye haykırmaktır.
Edep Ya Hu, bu mu demektir?
Sıfırlanayım sende annem ve öylece ninninle uyuyayım.
Sıfırlanayım sende babam ve sesini cesaretime tohum yapayım.
Sıfırlanayım sizde kardeşlerim ve varlığınızla huzur bulayım.
Sıfırlanayım sende yavuklum ve sen bende ben sende olayım.
Sıfırlanayım sizde amcalarım ve söyleyin öyle olayım.
Sıfırlanayım sizde halalarım ve ağlayın babaannemin yaşmağı olayım.
Sıfırlanayım sizde teyzelerim ve anneannemin sesini duyayım.
Sıfırlanayım sizde dayılarım ve dedemin bağrında bir yürek atışı olayım.
Sıfırlanayım sende Halit amcam ve edep yahu deyişinde utanayım.
Sıfırlanayım sende Gamandali ninem ve tekrarladığının şeyle göçüp kaybolayım.
Sıfırlanayım sende Mahmut Amcam ve ahde vefanla yeniden doğayım.
Sıfırlanayım sende Ekrem’im ve Hayrunnisa ile dirilip durayım.
Sıfırlanayım sende dedem ve bana bıraktığınla Meryem olayım.
Sıfırlanayım sende dünya ve sırtımı sana verip ebede uzanan rüyamla uyanayım…
Sıfırlanayım…Sıfırlanayım…
Haftaya farklı bir bakışta buluşmak dileğiyle,
Saygılarımla.