Anlamlı ve güzel bir galibiyet
Cumartesi günü Konya Büyükşehir Belediye Stadyumu kelimenin tam anlamıyla terk edilmiş gibiydi.
Otoparka aracımı park edip şöyle stadyumun çevresine baktım acaba taraftarlar dışarıdan destek verir mi diye ama uyarıları dikkate alıp gelmemişler tam bir sessizlik.
Geçmiş yıllara bakarak Konyaspor-Fenerbahçe maçları hep dolu tribünlere oynanmıştır lakin dün stadyuma sadece görevliler, protokol ve basın mensupları alınmıştı şu malum virüs nedeniyle.
Basın tribününün ve protokolün dolacağını ümit etmiştim. Anlaşılan Fenerbahçe tarafı ligden umudunu kesmiş maçı takip için birkaç basın mensubu haricinde kimse gelmemiş. Konyaspor tarafı da bu maçı kaybederiz düşüncesiyle onlarda yoktu ortada birkaç sevdalı hariç.
Stadyum, taraftar olmayınca bayraklarla süslenmiş bu arada 18 Mart Çanakkale Deniz Savaşları unutulmamış tüm şehitlerimizin anısına tribünlere asılan ‘Hilal’in Gölgesinde Saklı Abideler’ pankartı bizi karşıladı. Sporcular maç öncesi ısınırken aynı mesajı içeren tişörtlerle sahaya çıkmışlar.
Doğrusu Cuma günkü maçların sonucunu görünce ben de aynı duygular içindeydim. Sadece Konyasporlu futbolcuların bu maçta göstereceği reaksiyon ve teknik ekibin takımı ne şartlarda nasıl hazırladığı önemliydi, futbolcular inançlarını yitirmiş mi yoksa ‘biz bitti demeden bu iş bitmez’ diyebilecekler miydi?
Maçta ilk yarı başladığında o sessizliği futbolcular bozdu. Her iki tarafın oyuncuları maça yoğunlaşmak için sürekli birbirlerini yüksek ses tonu ile uyarıyorlardı. Ama nasıl canhıraş bir haldeydiler. Anlaşılan her iki taraf da bu maçı istiyordu.
Her iki tarafta eminim inanmak istiyorlardı. Fenerbahçe şampiyonluk gitti ama acaba Avrupa kupalarına bir kez daha, son bir kez daha tutunabilir miyim diyerek, Konyaspor ise biz bu ligde kalmalıyız rakip ne kadar ismi büyük olsa da onların bizden bir farkı yok düşüncesiyle maç başlamıştı.
Konyaspor ilk yarı her zaman ki gibi (son dört hafta maçları itibariyle) güçlü, istekli, inançlı ve maçı kazanmak arzusuyla başladı. Ve yine son maçlarda olduğu gibi pozisyonlar da buldu. İyi oynuyorlar rakibe oynama fırsatı vermiyorlar sürekli oyunu kendi kontrolleri altında tuttular. Yine dedim bu maç berabere mi bitecek acaba. Bu düşüncem hakem maçı bitirene kadar sürdü, çünkü son haftalarda yaşadıklarımız buydu.
Yine söylüyorum ikinci yarı kondisyonumuz olmadığından mıdır, yoksa maçın stresini kaldıramadığımızdan mı nedir bir düşüş yaşıyoruz. Bu maçta ise yine aynı şeyler olmadı fakat stres yedi bitirdi bizi. Gereksiz fauller, hakemin her ne hikmetse Konyaspor’a karşı hal ve hareketleri inanılır gibi değildi. Bitmiş bir Fenerbahçe’yi korumak, kollamak için elinden geleni yaptı desek yeridir.
Fenerbahçe neden bu durumda bilmiyorum tam anlamıyla tükenmişler, inanır mısınız son haftalarda oynadığımız en kolay rakip diyebiliriz. O kadar çaresizler.
Konyaspor maç boyunca rakibine pozisyon vermedi desek yanlış olmaz hele hele 11’e 11 oynarken hiç pozisyonu yoktu. Ta ki Konyaspor kırmızı kartlar nedeniyle eksildikçe kalemizde karamboller olmaya başladı, organize bir atakları yoktu.
Konyaspor’un attığı ama hakemler ve VAR tarafından gol olmadığı söylenince bu maçı bize bırakmayacaklar diye geçirdim içimden. Bu gol kesinlikle çizgiyi geçmişti ama dedik ya Fenerbahçe her fırsatta korunup kollanacak, onu da uyguladılar. VAR hikaye anlayacağınız.
Pozisyon olunca futbolcularımız hakemi ısrarla ikazları sonucu VAR’a danışmasını sağladılar. Maç durdu, bu arada bizler önümüzdeki monitörden izliyoruz, yayıncı kuruluş pozisyonu tekrar tekrar veriyor ve özellikle korner çizgisi hizasından gelen görüntülerde topun çizgiyi geçtiği çok net görünüyordu. Haliyle basın tribününden gol sesleri yükseldi biz de golü verir diye düşündük ama maalesef.
Artık anlaşıldı ki bu maçı kendi bileğimizin gücüyle aldık aldık yoksa bu hakemler bize maçı bırakmayacaklar. Sarı kartlar konusunda Konyaspor’a cömerttiler lakin aynı şeyi rakibe karşı gösteremediler. Henüz maçın başlarında defansımıza kartlar gelmeye başladı, hani hep derler ya ilk dakikalarda hakemler kart göstermemeye özen gösterirler diye. Yok efendim, bu Konyaspor için geçerli değildi.
İkinci yarının ortalarında kırmızı kartlar gelince artık bu maç böyle bitmez ve hatta karakolda biter diye espri yapmaya çalıştım. Artık bu saatten sonra maç oynanıyor mu, nasıl oynanıyor hatırlamıyorum. Tam anlamıyla Çanakkale geçilmezi oynuyoruz. Tribündeki pankarta bakıyorum karmakarışık duygular içerisindeyim.
Futbolcular gerçekten mücadelenin doruğundaydılar, inanarak savundular. Her geçiştirilen pozisyonda birbirlerini tebrik ediyor, kucaklıyorlardı virüse inat. Futbolcuları gönülden tebrik ediyorum. Maçın gerginliği içinde bazı yanlışlıklar yaptılar, mücadelenin içine tam giremeyen futbolcular vardı ama gördüğüm manzara şuydu futbolcularımız hala inanıyor.
O zaman bize ne kalıyor?
Sonuna kadar, hem de ligin sonuna kadar bu inanmış oyuncu topluluğuna tam desteğimizi esirgememeliyiz. Kendimizi kontrol etmeliyiz, onlara dışarıdan güç vermeliyiz.
Şunu açıkça söyleyebiliriz ki bizim bizden başka sevenimiz yok. Tarafsız olduğunu iddia eden yayın kuruluşlarının spiker ve yorumcuları bir izleyin. Kaç haftadır özellikle onların Konyaspor’a karşı tavırlarını takip ediyorum sanki bize düşmanlar, olmaz böyle dostlar olmaz, biz de içeriden bunların değirmenine su taşımayalım. Şöyle silkelenip bir kendimize gelelim.
Sonuç olarak çok güzel çok özel bir galibiyet aldık ama bu galibiyetle ligde kaldık bu iş bitti düşüncesine kapılmayalım. Henüz çok yolumuz var, aman dikkat.
Uzun zamandır Konya’da değildim. Gelir gelmez, ayağımın tozuyla Fenerbahçe maçını Konya Büyükşehir Belediyesi Stadyumu’nda izleyebildim. Bana uzun zamandır yaşamadığım böyle güzel bir galibiyet için bütün Konyasporlu oyuncularımıza teşekkür ediyorum.
Her şey bitmedi göreyim sizleri, bu güzel şehrin insanları sizlerden özveri bekliyor, üzmeyin, üzülmeyin.