Çiftçiler Boşuna İsyan Etmiyor!
Avrupa ülkelerinde görmeye alışık olduğumuz çiftçi protestoları yaz aylarının başından bu yana ülkemizde de görülmeye başladı… Türk çiftçisi, Avrupalı çiftçiler gibi traktörlerini alarak tepkilerini dile getiriyor…
**
Ziraat odalarının sessizliği, çiftçi kuruluşlarının vurdumduymazlığı, yerel ve ulusal basının suskunluk sarmalı çiftçilerin sabrını taşırdı. Meslek hayatımda ilk defa çiftçilerin eylemlerine tanık oluyorum…
**
Peki bugünlere nasıl gelindi? Perşembenin gelişi aslında çarşambadan belliydi. Yıllardır bıçak sırtında üretim yapan Türk çiftçisi için artık bıçak kemiğe dayanmıştı… Sonunda mazlum ve mağrur çiftçilerimizin de sabrını taşırdılar…
**
TÜRK ÇİFTÇİSİNİN RUS ÇİFTÇİSİ KADAR KIYMETİ YOK!
Sürekli artan girdi maliyetleri, ürünlerin fiyatlarının dip yapması bu yıl çiftçinin canına tak etti. Geçen yıl buğdayın kilosunu 9-10 TL’den satan çiftçilerimiz bu yıl 8-9 TL’den ürününü satmak zorunda kalıyor…
**
TMO’ya bin bir güçlükle ürününü satan çiftçimize 45 gün sonra ödeme yapılıyor. Acil paraya ihtiyacı olan çiftçilerimiz ise mecburen tüccara ürününü satmak zorunda kalıyor. Onlar da fırsatçılık da sınırları zorluyor…
**
TMO-tüccar işbirliğiyle çiftçinin malına nasıl çöküldüğüne hep birlikte şahit oluyoruz. Ukrayna ve Rusya çiftçisi bizimkiler için daha kıymetli. En kötü ihtimal savaştaki bu ülkelerden buğday alırız diyorlar…
**
Geçen yıl mazotun litresi 22-23 TL iken bu yıl 45-46 TL’yi buldu. Elektrik fiyatları da yüzde 50’den fazla zamlandı. Gübre fiyatlarında da artış yaşandı. Böyle bir ortamda üretmek akıl karı değil…
**
TARLASINI EKEMEYEN ÇİFTÇİYE GÖZDAĞI
Çiftçi bu yıl tarlasını boş bıraksa daha karlıydı. En azından güneşin altında kavrulmazdı. Ama Tarım ve Orman Bakanlığı gidişatı gördüğü için 2 yıl üst üste tarlasını ekmeyen çiftçisinin arazisini kiralama kararı aldı…
**
Bu şartlarda çiftçinin üretim yapmayacağını onlar da biliyor. Son çıkan kararla birlikte çiftçi tarlasını mecburen ekmek zorunda kalacak. Türk tarımında tablo çok karamsar. Tarlada kalan karpuzlar, kavunlar, domatesler…Türk çiftçisi altın çağını Refah-Yol hükümeti zamanında yaşadı. MHP’li Hüsnü Yusuf Gökalp gibi çiftçi dostu bakanlar artık yok. Son 22 yılda bakanlık yapan isimlerin büyük bir kısmının tarımla ilgisi yoktu…
**
Çiftçiyi köyden ve tarladan küstürdüler. Köyler boşalıp gidiyor. Evler viraneye döndü. Gençler tarıma artık ilgi duymuyor. Onlar da biliyor bu işin sonunun kötüye gittiğini. Afganistan’dan gelen gençler olmazsa köylerde çalışacak işçi yok…
**
SULAMA PROJELERİ ÇÖPE GİTTİ!
Dünyada en stratejik sektörlerden biri olan tarımda her geçen yıl geriye gidiyoruz. Bir taraftan artan girdi masrafları, bir taraftan zararına yapılan üretim. Ve en önemlisi de her geçen gün derinleşen su krizi…
**
22 yıldır AK Parti iktidarda ama Konya Ovası’nın su sorunu hala çözülemedi. Sulama projeleri ve diğer yatırımlar çöpe gitti. 125 kilometrelik AHİ Kanalı, Hotamış Depolaması gibi yatırımlar daha hizmete bile girmeden çürümeye başladı…
**
Trilyonlarca lira boşa gitti. Hotamış Depolamasının bulunduğu köylerde yarıklar ve obruklar oluşmaya başladı. Devleti zarara uğratan, Konya Ovası’nın kaderiyle oynayan müteahhitler, bürokratlar ve siyasiler görevlerine devam ediyor…
**
Ülkenin dört bir yanında yayılan çiftçi isyanı boşa değil. Çiftçilerle empati kurmak zorundayız. Çiftçi üretmezse hepimiz aç kalırız, beton yeme gibi bir durumumuz da yok… Hükümet yetkilileri bu işe çözüm bulmak zorunda…
**
Yarın çok geç olmadan, tarımda yaşanan bu kaotik ortamın daha da derinleşmemesi için cesur kararlar alınmalı. Tarım sektörü, bilim ve savunma kadar stratejik bir sektör. Yanlışın neresinden dönülse kârdır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.