Dön Dolan, Yalan, ‘Oyalan’!
Allah kimsenin yolunu yolsuza düşürmesin derdi büyüklerimiz.
Bundan otuz yıl kadar önce kimsenin cesaret edemeyeceği ne varsa, bugün sıradan bir hadise halini aldı. Maalesef günümüzde yolsuzluğu kılıfına uydurmak gibi bir anlayışı, çaresizliğe kurban edip kabullenir olduk. Bu durumu İnternet ve sosyal medyanın bizi ne kadar içine aldığı ile bağdaştırabiliriz. Ancak böyle diyerek her şey olağanmış gibi! dolandırıcılık ve yolsuzlukların sürüp gitmesi bana tuhaf geliyor.
***
Bu bahsetmeye çalıştığım buz dağının sadece görünen bir yüzü. Toplum olarak asıl sorunumuzun, vahametin bu noktaya gelene kadar nasıl durabildiğimizle ilgili olduğunu düşünüyorum. Daha fenası olmaz diyebilen var mı? Bence yok. Alıştırılmış olmamız, arsızlıkların sıradanlaştırılması anlamına geliyor ve benim ağırıma gidiyor.
Yani yolsuzluk ve dolandırıcılık başlığında top yekûn ahlaki yozlaşmanın nereye varabileceği ile ilgili yazdıklarım. Şurada biter artık, şöyle tedbirler alındı, alınıyor, şunlar yakalandı şöyle cezalar verildi diyemiyoruz. Bu nedenle en basit tabirle caydırıcılık! Diye bir yaptırım uygulanmadıkça düzenin içinde sadece adı kalıyor. Sonra da arsız cesareti kol geziyor hayatlarımızda.
***
Allah’tan korkanlar ve korkmayanlar, Kuldan utanan ve utanmayanlar mağdur ile mağrur olarak kendi değerleriyle yaşayıp gidiyor.
Burada elbette ki bilinçsizlik, açgözlülük ve vurdumduymazlık olguları öne çıkabilir. Ama toplum olarak nerede yanlış yaptığımızla ilgili iğne, çuvaldız hadisesinden uzak kaldığımız da bir gerçek. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, Hırsız girmiş ama o da kapısını kilitleseymiş canım deyip geçiyoruz.
Bir süre sonra bu adamlar özel üniversite açıp DOLANDIRICILIK FAKÜLTESİ bölümü koyacak cesareti kendilerinde bulacak diye korkuyorum artık. Mafyaya giriş ön lisans programı filan verirler bu gidişle. Tabi mübalağa bir kenara, bu kabullenişi ben kabullenemiyorum.
***
Televizyonlarda enişteleriyle kaçan baldızlar, karısını kızını katledip saklayan ve yıllarca hayatına devam eden insanlar (insan denirse tabi.) vs. vs.
Para için türlü kılığa girip menfaat bitince ortaya çıkanlar, İzlenmelerde reyting rekorları kırıyor. Toplum bunu mu istiyor? İstemiyorsa neden izliyor? Ya da neden bu olaylar toplumun gözüne sokuluyor? (Haber niteliğinin dışında olanlar)
Sonra benzer olayların dizileri filmleri yapılıyor. Üstüne üstlük büyük çoğunluğun ahlaksızlık, şiddet, ayıp, günah olarak gördüğü ne varsa dizilerde işleniyor. Aynı çoğunluk çay kahve eşliğinde heyecanla bunları seyrediyor.
Sonra hırsız kilit olayı devreye giriyor. Seyrettiren mi? seyreden mi? Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan? Çık işin içinden çıkabilirsen.
***
Hepimizin bildiği şeyleri yazıyorum değil mi? Ne gerek var ki? Üç beş kişi okuyacak. Üç beş kişi doğru diyecek. Üç beş kişi de işin mi yok senin diye eleştirecek. Kendimde dahil herkes aynı hamam aynı tas hayatına devam edecek. Mağdur mağduriyetiyle baş başa kalacak. Arsız, arsızlığına, hırsız, hırsızlığına, yolsuz, yoluna bakacak.
***
Her şeyi bir kenara bırakalım da bari kendimize şu soruları soralım:
Bu ülkede yalanlar ve yanlışlar ispata gerek kalmadan niye bu kadar itibar görüyor?
Doğrular neden ve kimden gizleniyor? Neden delilli, ispatlı olduğu halde gösterilmiyor, görülmüyor, itibar edilmiyor?
Tamam. ‘YE KÜRKÜM YE’ iyi güzelde, Öldük, hesap kitap görüldü bitti de Cennette miyiz? Bu kürkler ve yemekler sonsuzdan mı geliyor? Sonsuza mı gidiyor? Vesselam.