Dr. Nurbanu Tekin

Dr. Nurbanu Tekin

Aile Olmak

Aile Olmak

Ev dediğimiz yer kocaman bir dünyayı barındırır içinde. Sevgiyi, iyiliği, güzelliği ya da kötüyü hep orada öğreniriz. Her duygunun ve davranışın temeli orada atılır. Kimilerine göre kötülüğün kapılarının aralandığı kimilerine göre de iyiliğin tohumlarının atıldığı yerdir. Bir yuva olarak aile olmak bir ekip işidir. Birlik ve beraberlikle el ele verilerek hayata karşı dimdik ayakta durmaktır. Ev onun içini dolduran eşya veya süs ile değil, gerçek bir ailenin varlığı ile özeldir.

**

Kimilerine göre ev mutlu bir ailenin huzur durağıdır. Üzüntünün ve sevincin bir arada paylaşılıp kırık kalplerin onarıldığı, hüzünlerin azaltılıp mutluluğun çoğaltıldığı yerdir. İnsanın içini ısıtacak, dışarıda yaşanan güvensiz ortama inat size güvenli bir alan oluşturan, içine kendinizi rahatça bırakabildiğiniz sığınabildiğiniz yegâne kalenizdir. Nazınızın geçtiği, atar gider yapabileceğiniz ama ne olursa olsun sonunda size değer verip tekrar kucak açacak insanların bulunduğu, asla yalnız hissetmediğiniz bir yerdir. Seni sen olduğun için kabul eden, hayatının ilk anlamını bulduğun, ilk adımlarını atmayı öğrendiğin, ilk cümlelerini kurduğun, hastalanınca başucunda bekleyen, üstüne titredikleri korunaklı alandır. Hayata dair ilk aşkını anlattığın, ilk heyecanını söylediğin, arkandan atıp tutulmayan, gece uyurken başını yastığa rahat koyduğun bir güvenlik koridorudur. Sesinizin duyulduğu, sesinize ses olup size destek olarak nefesinizin hissedildiği yerdir.

**

Korkmadan duygularınızı açabildiğiniz sindirmenin, sınırlandırmanın olmadığı, düşüncelerinizi özgürce ifade edebildiğiniz buna rağmen yargılanmadığınız, sırrınızın saklandığı koca bir sır küpüdür. El âlem ne der diye düşünmeden kahkaha atıp gözyaşı döktüğün, hayat sana ilk darbeyi vurduğunda tavsiye aldığın yerdir evin. Kimi zaman bir psikolog edasıyla rahatlatıldığın kimi zaman sadık bir dostun demli bir çayı, kahvenin yanında şekerin tadı, soba etrafında patates ve kestane kokusuyla koyu sohbetlerin edildiği küçük dünyamızda büyük hayallerin kurulduğu keyifli bir dünyadır. Soğuk bir havada sıcak bir şeyler içersin de için ısınır ya işte yuva tam da böyle bir şeydir. Evinde insanların kıymetinin bilindiği insanca yaşamanın, insanlığın ne demek olduğunu öğrendiğin bir okuldur. Bazen ekstrem koşulların yaşandığı, sınırların zorlandığı hayatının en özel anlarının yaşandığı çocuk kalabildiğin, sen ben kavgasının olmadığı yerdir. Ortaklaşa fikir ürettiğin yeri gelince tartıştığın ama tolere edildiğin bir alandır. Hayat kavgasından sıkılıp daralınca gidip soluklanacağın bir noktadır.

**

Kimilerine göre de ev, kaderi başkalarının eline bırakılmış terk edilme duygusunu iliklerine kadar yaşamış bir çocuk ya da erişkinin, savaşın ortasında kalan insanlığın güvenli bir sığınağı, bir lokma ekmekle minik bir tebessüm içinde ailesiyle hep birlikte olmanın kıymet gördüğü yerdir. Bu zor koşullarda büyüyen biri ile şımartılarak büyütülmüş, doyumsuz, her şeyi parayla satın almaya çalışan, hayatta her istediğini elde etmiş çaba nedir emek nedir bilmeyen insanların ev anlayışı bambaşka bir boyuttadır. Bu gibi insanlar hayatının her noktasında her şeyi harcamaya alışmış, aile kavramını da harcayarak tüketen bir insan olarak ben merkezli yaşar. Bazıları yokluktan aile özlemi çekerken bazıları da sıcak aile ortamına kalın duvarlar örmüştür. Bazen de ev, parçalanmış bir aile içinde huzurun ve güvenin olmadığı insanın kendini bulamadığı, varlığını sorguladığı insanın içini ürperten dört duvar arasına sıkışmış hissettiği asri bir hapishanedir. Zamanla değişen dünyada artık duygularda metalaşmış durumdadır. Günümüzde yuva ortamı bozularak bireyler birbirinden uzaklaşmış, birbirlerini duyamaz ve göremez olmuşlardır. Kapitalizmle birlikte herkesin hayatta var olabilme kaygısı ortaya çıkmıştır. Bu durumda ev ortamı, aile olmaktan uzaklaşarak herkesin başına buyruk bir alan yarattığı o alanın içine aile bireylerini almaktan âdete tiksinir hale geldiği iğreti bir dört duvarı oluşturmuştur. Artık duygular donuklaşmış insanların zihinlerindeki ev, aile kavramı silinmeye yüz tutmuştur.

**

Bazen kötülük ve korkularımız yüzünden huzur bulduğumuz sarsılmaz sandığımız yuvamıza bir anda yıldırım düşüveriyor. Güven duygusunun, sizi anlayan bireylerin olmadığı bir ev ise saman alevi gibi gelip geçicidir. Bu şekilde aile gibi kurumsal bir yapı eskiyor ve evin içindekiler zoraki birliktelik yaşıyorlar. Böylece içi boş ev kavramı ortaya çıkıyor ve insan kendi evine yabancılaşıyor. Hatta mutlu olacağın bir anda boğaz düğümleniyor. İnsan ölümlü ve herkese inat bir son, iyi bir aileniz varsa yuvanıza sıkı sıkı sarılın. Toprağın suya doyduğu gibi insan da evinde insanlığa doymalı ki elinden kötülük gelmesin. Hani derler ya her evde bir baca tüter, içinde kimler yanar kimler söner. İyi aile bireyleri yetiştirerek, toplumun güven ve huzur ortamına yaklaşması için bir adım atan, toplumu iyi insanlarla taçlandıran tüm kadınlarımızın anneler gününü kutlarım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Nurbanu Tekin Arşivi
SON YAZILAR