Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

KORONA  GÜNLERİ

KORONA  GÜNLERİ

Efendim aylardır tüm dünyâda ve ülkemizde covid 19 sebebiyle insanlar zor bir karantina süreci geçirdiler. Sürekli dışarıyla özdeşleşmiş bir şekilde yaşanan hayatlar bizim bu eve kapanma ve yalnızlığa çekilme dönemine adapta olmamızı elbette güçleştirdi. Zira hâne sâhipleri küçüğünden büyüğüne öylesine ev dışına bağımlı yaşıyorlar ki, âdeta evde oturmak, evlerinde kalmak sanki insanlara acınası bir hal, bir eziklik, bir karamsarlık, olmaması gereken bir olağanüstü bir durum gibi geldi. Aslında gerçekten öyleydi bu durum tam da bir olağan üstü hal idi. Meseleyi doğru değerlendiremeyenler depresyonlara girdi, ruhsal sıkıntılar oluştu, hâne halkı arasında geçimsizlikler had safhaya geldi. Bu endişe verici bir durumdu. Neyse biraz biraz normale dönülüyor, hayırlısı olsun inşaALLAH.

Kıymetli okurlar, bizler Müslüman insanlarız, başımıza gelen hâdiseleri doğru okumak gerektiği gibi her hâdiseyi Müslüman’ca değerlendirmek gerekir, diye düşünüyoruz. Uzun zamandır söyleniyordu, dünya global bir köye dönüştü diye. İşte tam bu zamanlar o fikrin tezâhür zamanlarıdır. Dünyâda yayılan iyilik ve kötülük, güzellik ve çirkinlik, zulüm ve terör, hastalık ve salgın ister istemez birbirleriyle yakın ilişki içinde bulunan dünya insanlarını pekâlâ etkiliyor. Bundan kaçınmak mümkün değil zira uzun senelerdir ticâretinden turizmine, eğitiminden sağlığına kadar birçok hususlarda ülkeler birlikte pek çok proje yürütüyor ve üretiyorlar. Tamam, iyi güzel, bunlardan kaçınmak mümkün değil ancak biz de ne zamandır söyleriz: Ülke dışından ne alınacaksa kontrollü olarak alınmalı, bize ve bizim ölçülerimize uyar mı? Nereden ne alınıyorsa Çin’den mi, Rusya’dan mı, ABD’den mi, Batı’dan mı acaba bizim kıstaslarımıza uygun mu? Onların gıda maddeleri, onların içtikleri bizim kültürümüzle bağdaşır mı??? Hatta öyle oldu ki, yıllardır Batı’nın batasıca ahlâkî ölçüsüzlüklerini modernlik, çağdaşlık diye aldık, benimsedik neticede ahlaklar ifsad oldu, faziletli değerlerimizden eser kalmadı… Bu neden oldu? Batılılar bize güzel örnek diye gösterildi. Bu doğrusu kocaman bir aldanmışlık idi! Bu yünüyle Batı sorgulanmadı.

Sonra son zamanlarda ucuz diye Çin malları her ülkede müthiş prim yaptı. Herkesler pek çok ihtiyâcını Çin’den karşılar oldu. Halbuki Çin yediği en pis hayvanlardan dolayı acımasızlıkta, işkence etmede korkunç rezillikler yapan bir ülke. Baksanıza Uygur Türkleri kardeşlerimize yaptıkları zulme! Milyonlarca Müslüman Uygur Türkü zâlim,, hâin, alçak, acımasızlıkta engel tanımayan Çinlilerin baskısı ve işkencesi altında inim inim inliyorlar da dünyânın sesi çıkmıyor. Evet, ABD zâlim, ülkeleri karıştırıyor, perişan ediyor, Batı bilhassa Müslüman ülkeleri sömürüyor, canını yakıyor, zâlimleri destekliyor, Rusya kendi mefaatine göre her yanlışı, her kıyımı câiz görüyor peki ya Çin! Onu bu çirkinliklerden muaf tutabilir miyiz? O da diğerlerinden bin beter. Evet, dünya ekonomisine hâkim oldu, ABD’yi geçti zâten bizzat kendisiyle diğer en büyük zâlim uğraşıyor. Yok, bunların birbirinden bir farkı!

Müslüman uyanık olacak, geleceği, ufku görebilecek ferâset birikimine sâhip olacak. Ancak nerdee? Aziz ve asil insanımızda ne ferâset ne basiret bırakmadılar ne yazık ki! Senelerdir bir o yanımızdan, bir bu yanımızdan kırpıla kırpıla güdükleşen şahsiyetlerimiz, yabancıların yanlışlarına ve ne idüğü belirsiz kurallarına teslim oldu. Hem de öyle bir teslim oluş ki, onlardan ne gelirse hiç irdelenmeden ‘tamam, doğrudur’ denerek benimsendi. Tabi bu kayıtsız, şartsız teslimiyet bizim kendi doğrularımızı kaybetmemize, kültürümüze, değerlerimize sırt çevirmeye, dînimizi ve kurallarını önemsememeye kadar işi vardırdı. Geldiğimiz nokta insanımızın kayıp yıllarıdır. Yine de bugün dünyâda olan bitene, doğru destek olma açısından parmakla gösteriliyorsak o da değerlerimizin mükemmelliğindendir. O zaman kaybedilen her değere yanmalı, yakılmalı, ABD, Rusya, Batılılar sorgulanmalı, her şeyi Çin’den getirtmek sorgulanmalı… Ahlâkı Batı’dan getirmek sorgulanmalı. Hayat tarzını Amerika’dan Holivut’tan getirmek de sorgulanmalı. Sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez diyor ‘Sokrates’. Öyle değil mi?

Şu pandomi günlerinde anladık ki, dünyâdaki global anlayışlar artık sınırların ehemmiyetinin kalmadığını gösteriyor. Bu virüs ilk defa Çin’de ortaya çıktı oradan tüm dünyâya yayıldı, onca tedbir alınmasına rağmen kimse sakınamadı. Bu sıkıntılı süreçte herkes mücâdelesini kendi ülkesi çapında verdi, kimse kimseye ülkemizden başkası destek vermedi. Uluslar arası ihrâcatlar durdu, birbirlerine bağımlı yaşayan ülkeler ekonomik yönden müthiş çöküşler yaşadılar. Dünyânın jandarmalığına soyunanlar kendi ülkelerinde asâyişi sağlayamadılar, ahlaki zâfiyetlerde ülkeler birbirlerinden malzeme kaçırdılar. Bunlar müthiş ahlâkî savruluşlardır. Bütün bu olanlar Batı’nın değersiz değerlerinin iflâsıdır vesselam.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi