Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Herkes Kendine Ayrılan Taksimata Rıza Göstermelidir

Herkes Kendine Ayrılan Taksimata Rıza Göstermelidir

Yazımıza her zaman ‘Selam duâsı’yla başlamak isteriz;

Aşk olsun. Aşkınız cemâl olsun. Cemâliniz nûr olsun. Nûrunuz ayn olsun.’

Sevgili okurlar bugün 20 beyitle devam edelim Mesnevi’ye;

Denizi bir kâseye dökecek olsan, ne kadar sığar? Ancak bir günlük rızık miktârı kadarı” (20. Beyit)

Bâzı insanlar kendilerini yoktan vâr eden Cenâbı Hakk’ın emrettiği mükellefiyetlikleri ehemmiyet vermeyerek, âilesine, diğer insanlara-milletine-devletine olan vazifelerine aldırış etmeden devamlı mal biriktirme, servetine çoğaltma telâşına girerler. Bu bir hırs ve tutkudur. Güya arkalarından daha çok mal bırakma sevdâsında olan bu insanların, hem dünyâda mal çokluğundan dertleri çok olur hem de, bâki olan âlemde biriktirdiklerinin hesâbını vermekte zorlanırlar.

Aslında meşru yollarla mal kazanmak ve onları helal, hayırlı yerlere sarf etmek iyidir hatta bu, tavsiye bile edilmiştir. Fakat bu mal kişiyi ibâdetten, kulluktan, insanlara hizmetten, yardım etmekten alıkoyuyorsa o zaman o mal, kişi için zararlı durumdadır. Dolayısıyla malı kişi için musibet olabilir. Güzel dînimizde; ‘Hesâbı verilebilir az mal, hesâbı verilemeyen çok maldan hayırlıdır’, kutsi hakikati vardır. Mesnevi’de servet hakkında ibretli bir benzetme yapılır; İnsan, âlem denizindeki gemi gibidir. Servet suya benzetilir. Geminin altındaki su ne kadar çok olursa gemi, daha kolay denizde seyir eder, yâni su, yâni servet, geminin altında olmalıdır. Eğer su, geminin içinde olursa, o zaman gemi batar. Dolayısıyla insanın serveti, kalbin içine girmezse, o servet sâhibi için ebedi bir sermâye olabilir. Fakat bunun tam tersi olup kişi, elindeki malı keyfine göre kullanır, saçıp-savurur, hayır-hasenat için kullanmazsa, bu servet insan için azaptır, vebâli vardır, neticede kendisi de bedbaht olur.

Kişi, dünya denizine bir kâse daldırsa, pek tabii ki ancak kâsenin hacmi kadarını doldurabilir fazlasını değil. Yâni insan, dünyadaki mal hisselerinden sâdece kendi hissesine düşeni alır, fazlasını alamaz. Bu yaşanan hayatta kişinin kısmeti neyse ancak ona ulaşır yoksa insanlar her zaman kendi tasarladığından daha üstesini isterler. Zira inşalar hırs ve tamah sâhibi olduklarından hep yükseğine göz dikerler. Halbuki ne kadar çabalasalar da, yalnızca Cenâbı Hakk’ın takdirinden ötesine ulaşamazlar. İnsan ruh dengesini ve psikolojisini bozmamak için olana, Hakk’dan gelene râzı olmalı, ‘bu benim kısmetim’ diyerek, itiraz etmemelidir.

Kanaat en büyük hazinedir’ denir. Bu aslında insanoğlunu Nebevî bir ikazdır. İnsanın yiyecek ekmeği, içecek temiz suyu, giyinecek elbisesi, barınacak evi varsa, ne mutlu ona! Bugün bunları bulamayan yanı başımızda evsiz, yiyeceksiz-içeceksiz-giyeceksiz pek çok mağdur kardeşimiz var. Hâlimize hamd etmeli, nebevî ikazı hatırdan hiç çıkarmamalıyız. ‘Müslüman olan, yeterli geçime sâhip kılınan ve Allâh’ın kendisine verdiklerine kanaat eden kurtulmuştur.’ (Tirmîzî, Zühd 35) Peygamber aleyhisselam: ‘Kanaatkâr ol ki, insanların Allâh’a en çok şükredeni olasın.’ Buyururlar. (İbni Mâce, Zühd, 24) Olanla yetinmek bir tür gönül zenginliğidir, yine kişinin ne kadar az şeyi olsa ve şükretse gönül zenginidir. Gerçek zenginlik, mal çokluğu değil, gönül tokluğudur.’ (Buhârî, Rikak 15) Bizler dünyâda dengeli bir ruh yapısına sâhip olmak ve ahrette de selâmete erişmek istiyorsak, kanaat sâhibi gönlü zengin mümin olmaya bakmalıyız. İnsan hayatta denge sâhibi olmak için yalnızca ‘rıza amaçlı yaşamalı’ kimseden bir şey beklememelidir. Yâni beklentisiz yaşamak da bir tür zenginliktir.

Hırslı insan ne kadar zengin olursa olsun aslında fakirin kendisidir. İnsan dünyâda kendisine ayrılan kısmetinden başkasını yiyemez, o da nasip olursa. O yüzden insan boşuna ihtirasların peşinde koşarak, ömrünü ziyan etmemelidir. Mevlâna hazretlerinin dediği gibi insanın deniz gibi malı-mülkü olsa sâdece ondan bir kap alabilir vesselam.

Efendim, Cumânız hayırlara, iyiliklere vesile olsun inşallah. Selâmetle kalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi