Recep Çınar

Recep Çınar

Şimdi destek zamanı

Şimdi destek zamanı

İnsanlar en çok hatayı, kendilerine güvendikleri anlarda yaparlar…Örneğin araba kullanırken…Kaza…Hiç beklemediğiniz anda gelir! Onun için de atalar “kaza, geliyorum demez” diye uyarmışlar bizleri…“Gideceğiniz yere az kalmışsa, ya da ulaşacağınız hedefe santimler kalmışsa daha bir dikkatli olun” demeye getirmişler lafı…
Konuya neden mi buradan girdim?
Mesele Bahattin Karapınar…
Dolayısıyla da Konyaspor…
Bahattin Karapınar hem kendine hem Ziya Doğan’a hem de bu kulüpten nemalanan Mustafa Eraydın’a çok güvendi ve gitti duvara tosladı…
Ve bugün Mustafa Eraydın hala bu kulübün içinde…
Öfkeliyim onlara…
Sadece onlara mı?
Elbette değil…
Bu şehirde doğup, bu şehirde doyup, ama bu şehre “Fransız” kalanlarla,  Konyaspor gümbür gümbür düşerken, kıllarını kıpırdatmayanlara da…
Bu şehrin takımı yerlerde sürünürken, bu şehrin takımının onuru ayaklar altında gezinirken, bugün şike iddiasıyla mahkeme kapılarını aşındıran Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu sabahlara kadar çılgınca kutlayanlara da…
Öfkemde haksız mıyım?
Asla…
Şimdi…
Mesele Konyaspor’u ayağa kaldırma meselesi…
Bu şehri seven herkesin, herkesimin bu kampanya karınca kararınca katılmasını bekliyor, Konyaspor düşerken uzatmadıkları ellerini, en azından ayağa kalkarken uzatmalarını arzu ediyoruz…
Bahattin Karapınar değil, Konyaspor sizden hakkını istiyor, bu şehirde doğup, bu şehirde doyanlar…
Konya’nın nimetlerinden yararlananlardan payına düşeni…
Fazlasını değil…
İsteseniz de istemeseniz de, sevseniz de sevmeseniz de, Konyaspor bu şehrin asi çocuğudur, “bana ne” deme gibi bir lüksünüz, lüksümüz yok…
Belki kabul etmeniz, etmemiz zor,  ama gerçek bu…
Konyaspor bu şehrin kaderidir, dolayısıyla da kaderimiz…
Kaçtıkça peşimizden kovalar, gölgemiz gibi bizi takip eder…
Tam da bugünkü gibi…
Ne atabiliyoruz, ne satabiliyoruz…
O zaman ailemizin bu asi ruhunu sevmeye ve yaşatmaya mecburuz…
Dedim ya, Konyaspor sizden çok şey istemiyor…
Sadece bu kampanyaya katılarak, samimi olduğunuzu görmek istiyor…
Ama elli, ama yüz…
En azından safınızı belli edin…
Hikayeyi bilirsiniz…
Hz. İbrahim ile Karınca’nın hikayesini…
Nemrud, İbrahim peygamber'in ateşte yakılması emrini verdikten sonra meydana odunlardan büyük bir yığın yapılmış. Odunları tutuşturmuşlar. Alevler o kadar yükselmiş ki bulutların tutuşacağını sanmış çocuklar. Korkmuş kaçmış bütün hayvanlar. İbrahim peygamber'i mancınıkla ateşin tam orta yerine atacaklarmış askerler. Atacaklarmış ki Nemrud'un bir kral olduğunu anlasın, görsün; bir daha ona karşı gelmesin İbrahim peygamber. Bu sırada bir karınca ağzında bir damla su ile koşa koşa gidiyormuş. Hem de boyu göklere varan cehennemi ateşe doğru. Başka bir karınca onun bu telaşını görüp sormuş hemen yanına yanaşıp: “Bu acelen niye? Nereye böyle?” diye sormuş.  Ağzında bir damla su taşıyan karınca o bir damlayı ellerinin arasına alıp: "Duymadın mı" demiş. "Nemrud, İbrahim peygamber'i ateşte yakacakmış. İşte ateşin olduğu yere su götürüyorum.  Bu sözleri duyan karınca kendini tutamayarak uluorta kahkahalarla gülmeye başlamış. “Sen şu ateşe dönüp hiç bakmadın mı? Ne kadar büyük. Senin bir damla suyun ona ne yapabilir ki?”
Su taşıyan karınca, “olsun” demiş. "hiç olmazsa hangi taraftan olduğum anlaşılır.
Kıssadan hisse…
Umarım bu kampanya katılarak tarafımızı belli ederiz.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi