Alâeddin Tepesindeki Tıraşlamalar!
Konya Alâeddin Tepesi’nde heybetli kuruluşu ve en güzel yerine yerleşmiş olan Tarihi ilk Subay, sonra Ordu Evi olarak isim alan yerleşik binanın boşaltılacağı değerli Konya milletvekili ve Dış İşleri Bakanımız Davutoğlu’nun
“Şehrimizin gözbebeği olan Hazreti Mevlana Türbesi ile Alâeddin Tepesi arasındaki bölgenin dönüşümünde şüphesiz en önemli noktalardan biri Alâeddin Tepesi'nin tarihi işlevine ve görünümüne kavuşması için yapılacak düzenlemeler olacak. Bunun gerçekleşmesi için de tepede bulanan orduevine yeni bir mekân bulunması gerekiyordu. Bu konuda ilgililerle yapılan görüşmeler sonucunda Alâeddin Tepesi üzerinde bulunan orduevinin yeni düzenlemelere imkân verecek şekilde boşaltılması karara bağlanmış bulunmaktadır…” söyleminden anlaşılmakta.
Bu haberleri okuyunca bizim bellek yıllar ötesi Tepenin tarihsel kayıtlarına şöyle bir dokunup bizzat yaşamım içinde olanlar film şeridi gibi geçerken “hey gidi günler hey…” demekten kendimi alamadım.
Daha derinlere gidip köşe doldurmaktansa sadece Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat zamanını anlatan tarihçi eflâkinin eski yazı iletişimlerinden anladıklarımı sunayım
Alâeddin Tepesi etrafı kale ile çevrili iken iç kısmında bulunan yerleşim fazlalaştıkça dışarıya taşmış. Bu taşışın kale surları içinde bulunmamasıyla Moğolların tacizinden kurtulmak için Sultan daha geniş bir surlar içine alan 12 kapılı kale yaptırmış.
Buradan anlaşılıyor ki tepe bir iskân mahalli olarak da görülmekte.
Sonraları nasıl olmuşsa olmuş tepenin üzerinde Cami, Kilise ve Köşk kalmış. Mahal binaları ne olmuş kayıtlarına rastlanamıyor. Zaten Mevlâna’nın vefatı ile onun yanında olabilmek yarışı başlayınca. Mekânlar o tarafa doğru büyüyüvermiş.
***
Osmanlı zamanında aşağıda dış görünüm ve sahne resmini verdiğim Balkanların en iyi tiyatro binası yapılmış. Bazıları bir kayıta dayanmadan bunun Rum tatbikat okulu olduğu söylense de binanın yapılış ve büyüklüğü inandırıcı değil.
Osmanlı mimari görünüşü ile yapılan Subay Evi sonradan Ordu Evi adını alarak etrafındaki genişleme ile halen var olan Ordu Evi bahçesi ile askerî erkana hizmet etmiş olmakta.
Belleğimin kayıtlara başladığı yaşlarımdan itibaren gördüğüm bu bina ve bahçesi önünden 27 Mayıs ihtilalına kadar serbestçe gelir geçerdik. Bahçenin kuzey tarafı kademeli merdiven varî düzlüklerdeki çam ağaçlarının altında şehrin uç köşeleri Sedirler, Araplar, Uluırmak gibi semtlerden gelen hanımefendiler getirdikleri bulgur, börek vb.’leri yere serip piknik yaparken, hiçbir erkek ki 15 yaşındakiler dahi oradan geçmez rahatsız etmezlerdi.
Bendenizde resmi bulunan bu yer bu güne kadar beş defa tıraş görüverdi. Kilise yapımlı bina saat kulesine çevrilmişti ama sonra alarm düdüğü vazifesini gördü ise de sonra tıraş ediliverdi.
Ramazan topları çaput ve barut karışımı ile burada tekerli topla atılırdı. Oda zamanla tıraşa dâhil oldu.
Tepe Konya çevresinin meşhur seyir yeri idi. Herkes çocukları, misafirleri ile gelir çay bahçesiz sakin çevreyi dolaşarak yemyeşil az katlı sadece çatısının kiremidi görünen görünümleri temaşa ederdi.
27 Mayıs sonrası tepe etrafındaki caddelere yüksek binalar yapılmasına göz yumulunca bu gün önlense de sadece İş Bankası’nın yıkılması ile netice alınamadığında temaşa etme de tıraş oluverdi. Zaten çay bahçelerinin işgali ile ailelerin ücretsiz seyredebileceği yerlerde tıraşa dâhil oldu.
Bu günün orman gibi ağaçları 1952’de ekilen fidanların yaşlanmışıdır.
Güzel görünüm yapılı Ordu Evi binasında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa 1931’deki gelişinde şu hitabette bulunmuş.
"...Bütün tarih bize gösteriyor ki, milletler yüksek amaçlarına erişmek istediği zaman, bu atılımları karşısında üniformalı çocuklarını bulmuşlardır. Tarihin bu genelliği içinde yüksek bir istisna bizim tarihimizde, Türk tarihinde görülür. Bilirsiniz ki, Türk milleti ne vakit yükselmek için adım atmak istemişse, bu adımların önünde daima baş olarak, daima yüksek millî ideali gerçekleştiren hareketlerin önderi olarak kendi kahraman çocuklarından oluşan ordusunu görmüştür!"
***
Tepede Tiyatro binası olup sinema olarak kullanılan bina ile Ordu Evi arasında CHP devrinde Halk Evi binası yapıldı. Devlet parasıyla yapılan bu binayı nedense CHP kendine mal etmişti ama…
Kitaplığı bulunan, Saz, Mandolin ve Tiyatro öğrenimi serdedilen bu bina 1959 Sivil Demokrasi ihtilalı ile devlete geçip Milli Kütüphane yapılıverdi.
Tepe tamamen akasya ağaçları ile kaplı orman gibi idi. Daha çok Sanat Enstitüsü Tezyini resim hocamız Rahmetli Şerafettin Aker bizi getirir İnce Minare’nin resmini çizdirirdi.
Bendenizin resim yapmaya yatkınlığım olacak ki İnce Minare kapısındaki işleme ve yazıları o geriden bakışla öyle resmetmişim ki Hoca sevincini Öğretmenler ve idare odasında bile arkadaşlarına göstererek başarımı şevkle izah etmişti.
Şu anda bile gözüm önüne gelen tepe de hiçbir temizlik işçisi veya belediye bakımı olmadığı halde tertemizdi yerler. Kağıt bile bulamazdınız. Çünkü gelenler temizleyerek giderler havadar bir yer oluştururlardı. Bu günlerde personel bile varken ne halde bir bakıverin bakalım!
1949 yılında Konya Belediye başkanı olan Rahmetli Muhlis Koner, Fransa gezisinden sonra…
Alâeddin Tepesi’ni düzenleyip Paris parkları gibi yapacağım düşüncesi ile tepedeki ağaçların tamamını kestirerek tıraş etti. Kademeli yerler düzeltilerek yayvanlaştırıldı. Tepenin üstüne bir havuz ve kameriyeler konularak çayhane teşkil edildi ama…
Gölgelik ağaç bulunmadığından kimse gelmedi kameriyelere de aileler oturabiliyordu. Havuz da su kaçırıp Camiye zarar vermeye başladı ama bazı aklı evveller buradan değil tramvaydan deseler de anlayıncaya kadar iş işten geçti oynattılar temelleri.
Tiyatro binası olan ama yıllarca gidip bir günde altı film seyrettiğimiz Belediye Halk Sinema binası tehlike de arz etmekte idi. Sinema müstecirinin haberi olarak makineler de sökülerek 1953’de yakılınca tıraş oldu. O tıraş oldu ama yukarısına Nikâh salonu binası eklendi!.
1959 yılında Belediye Meclisinin kararı ile Tepede yalnız nikah salonu ve cami kalarak tıraş edilmesi kararı alındı. Milli kütüphane bu günkü tiyatro binası olduğu için Tıraş işlemine önce Halkevi binasından başlanıldı. Sıra Ordu Evine gelmiş anlaşmada yapılmıştı amaaaa…
27 Mayıs geliverince günün 2. Ordu Komutanı Cemal Tural eski binayı tıraş etti etmesine de! Yerine ordu sarayını ekiverdi.
***
Şimdi yeniden ele alınmış tüm tıraş etme galiba..
Alınmış ama tıraştan sonra bu sefer başka saray veya saraycıklar ekmeye teşebbüs edilmez inşallah…
***
Belediye Halk Sineması dış görünüm.
B.H.Sinemasının iç görünümü
Konya halkevi binası
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
“Şehrimizin gözbebeği olan Hazreti Mevlana Türbesi ile Alâeddin Tepesi arasındaki bölgenin dönüşümünde şüphesiz en önemli noktalardan biri Alâeddin Tepesi'nin tarihi işlevine ve görünümüne kavuşması için yapılacak düzenlemeler olacak. Bunun gerçekleşmesi için de tepede bulanan orduevine yeni bir mekân bulunması gerekiyordu. Bu konuda ilgililerle yapılan görüşmeler sonucunda Alâeddin Tepesi üzerinde bulunan orduevinin yeni düzenlemelere imkân verecek şekilde boşaltılması karara bağlanmış bulunmaktadır…” söyleminden anlaşılmakta.
Bu haberleri okuyunca bizim bellek yıllar ötesi Tepenin tarihsel kayıtlarına şöyle bir dokunup bizzat yaşamım içinde olanlar film şeridi gibi geçerken “hey gidi günler hey…” demekten kendimi alamadım.
Daha derinlere gidip köşe doldurmaktansa sadece Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat zamanını anlatan tarihçi eflâkinin eski yazı iletişimlerinden anladıklarımı sunayım
Alâeddin Tepesi etrafı kale ile çevrili iken iç kısmında bulunan yerleşim fazlalaştıkça dışarıya taşmış. Bu taşışın kale surları içinde bulunmamasıyla Moğolların tacizinden kurtulmak için Sultan daha geniş bir surlar içine alan 12 kapılı kale yaptırmış.
Buradan anlaşılıyor ki tepe bir iskân mahalli olarak da görülmekte.
Sonraları nasıl olmuşsa olmuş tepenin üzerinde Cami, Kilise ve Köşk kalmış. Mahal binaları ne olmuş kayıtlarına rastlanamıyor. Zaten Mevlâna’nın vefatı ile onun yanında olabilmek yarışı başlayınca. Mekânlar o tarafa doğru büyüyüvermiş.
***
Osmanlı zamanında aşağıda dış görünüm ve sahne resmini verdiğim Balkanların en iyi tiyatro binası yapılmış. Bazıları bir kayıta dayanmadan bunun Rum tatbikat okulu olduğu söylense de binanın yapılış ve büyüklüğü inandırıcı değil.
Osmanlı mimari görünüşü ile yapılan Subay Evi sonradan Ordu Evi adını alarak etrafındaki genişleme ile halen var olan Ordu Evi bahçesi ile askerî erkana hizmet etmiş olmakta.
Belleğimin kayıtlara başladığı yaşlarımdan itibaren gördüğüm bu bina ve bahçesi önünden 27 Mayıs ihtilalına kadar serbestçe gelir geçerdik. Bahçenin kuzey tarafı kademeli merdiven varî düzlüklerdeki çam ağaçlarının altında şehrin uç köşeleri Sedirler, Araplar, Uluırmak gibi semtlerden gelen hanımefendiler getirdikleri bulgur, börek vb.’leri yere serip piknik yaparken, hiçbir erkek ki 15 yaşındakiler dahi oradan geçmez rahatsız etmezlerdi.
Bendenizde resmi bulunan bu yer bu güne kadar beş defa tıraş görüverdi. Kilise yapımlı bina saat kulesine çevrilmişti ama sonra alarm düdüğü vazifesini gördü ise de sonra tıraş ediliverdi.
Ramazan topları çaput ve barut karışımı ile burada tekerli topla atılırdı. Oda zamanla tıraşa dâhil oldu.
Tepe Konya çevresinin meşhur seyir yeri idi. Herkes çocukları, misafirleri ile gelir çay bahçesiz sakin çevreyi dolaşarak yemyeşil az katlı sadece çatısının kiremidi görünen görünümleri temaşa ederdi.
27 Mayıs sonrası tepe etrafındaki caddelere yüksek binalar yapılmasına göz yumulunca bu gün önlense de sadece İş Bankası’nın yıkılması ile netice alınamadığında temaşa etme de tıraş oluverdi. Zaten çay bahçelerinin işgali ile ailelerin ücretsiz seyredebileceği yerlerde tıraşa dâhil oldu.
Bu günün orman gibi ağaçları 1952’de ekilen fidanların yaşlanmışıdır.
Güzel görünüm yapılı Ordu Evi binasında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa 1931’deki gelişinde şu hitabette bulunmuş.
"...Bütün tarih bize gösteriyor ki, milletler yüksek amaçlarına erişmek istediği zaman, bu atılımları karşısında üniformalı çocuklarını bulmuşlardır. Tarihin bu genelliği içinde yüksek bir istisna bizim tarihimizde, Türk tarihinde görülür. Bilirsiniz ki, Türk milleti ne vakit yükselmek için adım atmak istemişse, bu adımların önünde daima baş olarak, daima yüksek millî ideali gerçekleştiren hareketlerin önderi olarak kendi kahraman çocuklarından oluşan ordusunu görmüştür!"
***
Tepede Tiyatro binası olup sinema olarak kullanılan bina ile Ordu Evi arasında CHP devrinde Halk Evi binası yapıldı. Devlet parasıyla yapılan bu binayı nedense CHP kendine mal etmişti ama…
Kitaplığı bulunan, Saz, Mandolin ve Tiyatro öğrenimi serdedilen bu bina 1959 Sivil Demokrasi ihtilalı ile devlete geçip Milli Kütüphane yapılıverdi.
Tepe tamamen akasya ağaçları ile kaplı orman gibi idi. Daha çok Sanat Enstitüsü Tezyini resim hocamız Rahmetli Şerafettin Aker bizi getirir İnce Minare’nin resmini çizdirirdi.
Bendenizin resim yapmaya yatkınlığım olacak ki İnce Minare kapısındaki işleme ve yazıları o geriden bakışla öyle resmetmişim ki Hoca sevincini Öğretmenler ve idare odasında bile arkadaşlarına göstererek başarımı şevkle izah etmişti.
Şu anda bile gözüm önüne gelen tepe de hiçbir temizlik işçisi veya belediye bakımı olmadığı halde tertemizdi yerler. Kağıt bile bulamazdınız. Çünkü gelenler temizleyerek giderler havadar bir yer oluştururlardı. Bu günlerde personel bile varken ne halde bir bakıverin bakalım!
1949 yılında Konya Belediye başkanı olan Rahmetli Muhlis Koner, Fransa gezisinden sonra…
Alâeddin Tepesi’ni düzenleyip Paris parkları gibi yapacağım düşüncesi ile tepedeki ağaçların tamamını kestirerek tıraş etti. Kademeli yerler düzeltilerek yayvanlaştırıldı. Tepenin üstüne bir havuz ve kameriyeler konularak çayhane teşkil edildi ama…
Gölgelik ağaç bulunmadığından kimse gelmedi kameriyelere de aileler oturabiliyordu. Havuz da su kaçırıp Camiye zarar vermeye başladı ama bazı aklı evveller buradan değil tramvaydan deseler de anlayıncaya kadar iş işten geçti oynattılar temelleri.
Tiyatro binası olan ama yıllarca gidip bir günde altı film seyrettiğimiz Belediye Halk Sinema binası tehlike de arz etmekte idi. Sinema müstecirinin haberi olarak makineler de sökülerek 1953’de yakılınca tıraş oldu. O tıraş oldu ama yukarısına Nikâh salonu binası eklendi!.
1959 yılında Belediye Meclisinin kararı ile Tepede yalnız nikah salonu ve cami kalarak tıraş edilmesi kararı alındı. Milli kütüphane bu günkü tiyatro binası olduğu için Tıraş işlemine önce Halkevi binasından başlanıldı. Sıra Ordu Evine gelmiş anlaşmada yapılmıştı amaaaa…
27 Mayıs geliverince günün 2. Ordu Komutanı Cemal Tural eski binayı tıraş etti etmesine de! Yerine ordu sarayını ekiverdi.
***
Şimdi yeniden ele alınmış tüm tıraş etme galiba..
Alınmış ama tıraştan sonra bu sefer başka saray veya saraycıklar ekmeye teşebbüs edilmez inşallah…
***
Belediye Halk Sineması dış görünüm.
B.H.Sinemasının iç görünümü
Konya halkevi binası
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.