Hakiki Medeniyetin Kurucusu
Topyekün insanlık gerçek medeniyeti, kâinâtın en büyük insanı-kâmili Peygamber aleyhissalâtu vesselam ile tanımış ve öğrenmiştir. O’ndan sonra bu yolda gösterilen her gayret ve çaba O’nun kâinâta sunduğu esas ve hükümleri taklitten öte geçememiştir. Bu sebepledir ki O’na hakiki medeniyetin kurucusu demek daha doğru olacaktır.
Çalışmayı ibâdet sayıp çalışanı takdirle anan, tembele ve tembelliğe asla prim vermeyen, ardından gelen takipçilerini yaşadıkları devrin daha ötesine hazırlayan ve bütün insanlığa itidal, muazene ve denge yollarını açan tek şahsiyet, son Peygamber Hazreti Muhammed Mustafa aleyhisselam’dır.
Âlemlere rahmet olarak gelen; insanlığa bereketli, münbit zeminler ortaya koyan, küfrün, vahşetin ve cehâletin aleyhine savaş açan, fikri ve görüşleriyle çevresine hep en ideal ölçüleri sunan, hakikatleri tüm cesâreti ve şecaati ile ilân ederek insanlığa gerçek varoluş yollarını gösteren eşine bir daha rastlanamayacak örnek bir liderdir Hazreti Muhammed Mustafa aleyhisselam.
Dünyâda küfrün, vahşetin ve cehâletin sevmediği bir insan varsa o da bizim Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa aleyhissalâtu vesselam’dir. Dün, bugün ve gelecekte her ne olursa olsun doğruyu arayan, irfâna ve hikmete susamış gönüller eninde sonunda O sallallâhu aleyhi vesellim’i arayıp bulacak ve izinden gidecektir. Din, vatan, millet ve nâmus gibi mukaddes kavramlar uğrunda mücâdele etmenin bir cihad vazifesi olduğu bilincini topluma yerleştiren ve bu vazifeyi yerine getirmenin asil bir kulluk görevi olduğunu gündeme getirerek kızlarını diri diri toprağa gömen o gaddar ve zâlim insanları fevkalâde bir denge içinde yeniden şekillendirerek dünyânın en faziletli tebliğciler hâline getiren yegâne mâhir kişilik Hazreti Muhammed Mustafa aleyhissalâtu vesselam’dır.
Kölelik müessessesini sabırla bir bir bitirerek gerçek hürriyetin yalnızca Hakk’a kulluk olduğunu insanlığa ilân eden, insanların hak hukuk, ve adâletle birbirlerine eşit olduğunu vicdansız vicdanlara dâhi duyuran, üstünlüğün ahlak ve faziletin ancak ‘Takva’da olduğunu vurgulayan, zâlime ve zâlimce düşüncelere dâima hakkı ve hukuku haykırmayı ibâdet sayan biricik vefa örneği Hazreti Muhammed Mustafa aleyhisselam olmuştur. Dünyâyı ve içindeki geçiçi zevklerin aldatıcılığını her dâim anlatan, dönüp dünyânın yüzüne ferdi olarak tebessüm dahi etmeyen, fâniliğin ve ölümün önündeki perdeleri yırtan, kabir hayâtını ebedî saadet âleminin bir basamağı ya da bir bekleme salonu olarak gösteren her yaşta ve her ırktaki sonsuz mutluluğu özlem hâline getiren gönülleri ebedi huzura giden kevser suyunun başına getirip oradan bir ‘Geç’ emriyle sırat denen o ince yolu kuş gibi uçarak geçirten tek rehber kurtarıcı Hazreti Muhammed Mustafa aleyhissalâtu vesselam’dır.
O ki, en güzel sözler O’na aittir.
O ki, en güzel çiçekler O’na benzetilir.
O ki, en güzel dost ve en mükemmel eştir.
O ki, Kur’an O’nun her şeyiydi.
O ki, tüm dargınlıklar O’nunla sona ererdi.
O, katı kalpleri şefkatle yumuşatırdı.
Hastalara şifa dağıtır, herkesi kendine hayran bırakırdı.
Kimseleri korkutmadı, tehdit etmedi, zorlamadı.
Kolaylaştırdı, sevdirdi, müjdeledi, Hakk’ı tebliğ etti.
Sahabe arkadaşları her dâim arkasındaydı.
Biz de Senin arkandayız Ya Rasulallah!
Biz de elimizden geldiğince hep Seni örnek alma gayretindeyiz.
Senin gibi bir Peygambere ümmet olmanın sevincini taşıyoruz.
Çocuklarımıza, gençlerimize, insanımıza hep Seni anlatıyoruz.
Ne olur mahşer gününde biz ümmetine şefaat eyle!
Ya Rab! Cuma günü hürmetine duâmızı kabul eyle…
Çalışmayı ibâdet sayıp çalışanı takdirle anan, tembele ve tembelliğe asla prim vermeyen, ardından gelen takipçilerini yaşadıkları devrin daha ötesine hazırlayan ve bütün insanlığa itidal, muazene ve denge yollarını açan tek şahsiyet, son Peygamber Hazreti Muhammed Mustafa aleyhisselam’dır.
Âlemlere rahmet olarak gelen; insanlığa bereketli, münbit zeminler ortaya koyan, küfrün, vahşetin ve cehâletin aleyhine savaş açan, fikri ve görüşleriyle çevresine hep en ideal ölçüleri sunan, hakikatleri tüm cesâreti ve şecaati ile ilân ederek insanlığa gerçek varoluş yollarını gösteren eşine bir daha rastlanamayacak örnek bir liderdir Hazreti Muhammed Mustafa aleyhisselam.
Dünyâda küfrün, vahşetin ve cehâletin sevmediği bir insan varsa o da bizim Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa aleyhissalâtu vesselam’dir. Dün, bugün ve gelecekte her ne olursa olsun doğruyu arayan, irfâna ve hikmete susamış gönüller eninde sonunda O sallallâhu aleyhi vesellim’i arayıp bulacak ve izinden gidecektir. Din, vatan, millet ve nâmus gibi mukaddes kavramlar uğrunda mücâdele etmenin bir cihad vazifesi olduğu bilincini topluma yerleştiren ve bu vazifeyi yerine getirmenin asil bir kulluk görevi olduğunu gündeme getirerek kızlarını diri diri toprağa gömen o gaddar ve zâlim insanları fevkalâde bir denge içinde yeniden şekillendirerek dünyânın en faziletli tebliğciler hâline getiren yegâne mâhir kişilik Hazreti Muhammed Mustafa aleyhissalâtu vesselam’dır.
Kölelik müessessesini sabırla bir bir bitirerek gerçek hürriyetin yalnızca Hakk’a kulluk olduğunu insanlığa ilân eden, insanların hak hukuk, ve adâletle birbirlerine eşit olduğunu vicdansız vicdanlara dâhi duyuran, üstünlüğün ahlak ve faziletin ancak ‘Takva’da olduğunu vurgulayan, zâlime ve zâlimce düşüncelere dâima hakkı ve hukuku haykırmayı ibâdet sayan biricik vefa örneği Hazreti Muhammed Mustafa aleyhisselam olmuştur. Dünyâyı ve içindeki geçiçi zevklerin aldatıcılığını her dâim anlatan, dönüp dünyânın yüzüne ferdi olarak tebessüm dahi etmeyen, fâniliğin ve ölümün önündeki perdeleri yırtan, kabir hayâtını ebedî saadet âleminin bir basamağı ya da bir bekleme salonu olarak gösteren her yaşta ve her ırktaki sonsuz mutluluğu özlem hâline getiren gönülleri ebedi huzura giden kevser suyunun başına getirip oradan bir ‘Geç’ emriyle sırat denen o ince yolu kuş gibi uçarak geçirten tek rehber kurtarıcı Hazreti Muhammed Mustafa aleyhissalâtu vesselam’dır.
O ki, en güzel sözler O’na aittir.
O ki, en güzel çiçekler O’na benzetilir.
O ki, en güzel dost ve en mükemmel eştir.
O ki, Kur’an O’nun her şeyiydi.
O ki, tüm dargınlıklar O’nunla sona ererdi.
O, katı kalpleri şefkatle yumuşatırdı.
Hastalara şifa dağıtır, herkesi kendine hayran bırakırdı.
Kimseleri korkutmadı, tehdit etmedi, zorlamadı.
Kolaylaştırdı, sevdirdi, müjdeledi, Hakk’ı tebliğ etti.
Sahabe arkadaşları her dâim arkasındaydı.
Biz de Senin arkandayız Ya Rasulallah!
Biz de elimizden geldiğince hep Seni örnek alma gayretindeyiz.
Senin gibi bir Peygambere ümmet olmanın sevincini taşıyoruz.
Çocuklarımıza, gençlerimize, insanımıza hep Seni anlatıyoruz.
Ne olur mahşer gününde biz ümmetine şefaat eyle!
Ya Rab! Cuma günü hürmetine duâmızı kabul eyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.