İçişleri Bakanına Açık Mektup
Değerli Bakanım,
Bundan bir ay kadar önce televizyonda, bakanlığınızla ilgili bir haber dinledim. Haber şu şekilde veriliyordu.
“Ankara valisinin de içinde bulunduğu bir heyet ABD’ye giderek, ABD Trafik kanunu incelemiştir. Söz konusu kanunun, trafik kazalarına ait cezaların çok yüksek tutulmuş olduğunu görmüşler. Bu cezalar ABD’nin maliyesince alınmayıp aracın Sigorta şirketleri adına kesilmekteymiş.
Heyet bu kanunu, ülkemizde de uygulanabilir bulmuş ve kanunun adaptasyon çalışmaları başlatılmış”
ABD’nin idari yapısını bilmeden, orada uygulanan bir kanunu biz de aynen uygulayalım demek çok yanlış bir hareket olacaktır.
ABD, bütün idari mekanizmaları başta Rokofeller ve Rociltler olmak üzere Newyork Bankalar caddesinde ki bankerlerin kontrol ve idaresi altındadır. Bu bankerler ise bilindiği gibi tamamen Irkçı Emperyalistlerden yani Siyonist Yahudilerden oluşmaktadır.
Adamlar, Hıristiyanlığın Katolik ve Ortodoks mezheplerinin faizi yasak kılmış olduğunu bildiklerinden, Protestanlık diye bir mezhep icat etmişler ve bu mezhebi Hıristiyanlığın en büyük mezhebi haline getirmişlerdir. Artık Protestanlık kanalıyla ABD’de serbestçe faiz alıp verebilmektedirler.
Sonra da bunu yasallaştırmışlar, ellerinde ki medya (televizyonlar, gazeteler, dergiler…) imkânlarıyla başta ABD olmak üzere bütün dünyanın başına “Kapitalizmi musallat etmişler” ve tüm insanlığı sömürmeye başlamışlardır.
ABD’nin bütün ekonomik kuruluşları, bankaları hatta ABD merkez bankası da bunların ellerinde ve kontrolündedir. ABD’nin kendine ait bir parası yoktur. ABD kullandığı “US doları” bunlara kira ödeyerek kullanmakta oldukları bir paradır.
Adamlar, bununla da kalmamışlar, ABD’de ki Hıristiyanların, kendi ideallerine hizmet etmelerini sağlamak üzere “Evangelist mezhebini” kurmuşlar ve bugün (söylendiğine göre) 90 milyon insana kabul ettirmişlerdir. Artık ABD’de bir elinde ABD bayrağı diğer elinde İsrail bayrağı ile dolaşan Amerikalıları görmek her zaman mümkündür.
Medyanın bu adamların ellerinde ve kontrollerinde olması sebebiyle yaptıkları yayınlarla, Amerikalıları istedikleri kalıba sokmak, istedikleri boya ile onları boyamak, bunlar için her zaman mümkün olmaktadır.
ABD’ye, görünüş itibariyle kocaman gövdeli devletler topluluğu denilebilir ama o gövdeyi işte bu küçük bir beyin idare etmektedir.
Bildiğiniz gibi ülkemizde de faiz bankacılığına dayalı, ihracat ve ithalatta “ABD dolarına” bağlı, üretim değil tüketim ekonomisinin teşvik edildiği Kapitalizmin yıkıcı versiyonlarından birisi uygulanmaktadır.
YA SİGORTACILIK KURULUŞLARI
Sigortacılık, fazla riziko taşımayan ama sürekli ve bol geliri olan bir iştigal sahasıdır. (Binlerce araçtan alınan sigorta primleri, birkaç aracın sigorta ödemesinde kullanılmaktadır) Bu saha reasürans (birbirine kefillik yolu) ile İngiltere’de ki “Luloyt sigorta şirketine” bağlanmıştır. Bizim Trafik polisimiz sürücülere, “sigortasız aracın tekeri dönmez” derken farkında olmadan Luloyt’un burada ki bekçiliğini yapmış olmaktadır.
Taşıtların resmi sigortaları, kasko sigortaları, yangın, hayat daha bilmem birçok sahada yapılan sigortalar ve bunlar için periyodik olarak yatırılan primleri, elden ele geçerek ta İngiltere deki Luloyt sigorta şirketine ulaşmaktadır.
Luloyt ise tamamen bir “Irkçı Emperyalizmin bir ileri karakolu” durumundadır. ABD de ki sigorta şirketleri de bu zincirin belli yerlerinde ki halkalarından biridirler.
ABD’de trafik kazalarına ait cezaların taşıt sigortalarına yatırılması işte bu “sömürücü örümcek ağının” varlığından dolayıdır.
Niçin hükümetler (tabii bizim hükümetimiz de) kendi devletlerinin garantörlüklerinde sigorta şirketleri kurmazlar, anlamak mümkün değildir.
Trafik kazaları cezalarını yükseltmeniz belki doğru bir hareket olabilir ama bu ceza ödemelerini aracın sigortasına değil maliyeye çevirmeniz daha uygun olacaktır.
SÜRÜCÜ BELGELERİNİN DEĞİŞMESİ
Bir ikinci yanlış uygulama “sürücü belgelerinde” ortaya çıkmak üzeredir.
Trafik kazalarını önlemede bir tedbir olarak, “Bunda böyle sürücü ehliyetleri süreklilik arz etmeyecek, her beş sene de bir değişecektir” denilmektedir.
Dikkat edilecek olursa trafik kazaları tecrübeli sürücülerden çok yeni ve tecrübesiz sürücülerin acemiliklerinden ve heyecanlanmalarından kaynaklanmaktadır.
Genç kardeşim, gaza bastıkça hızın artmasına alışmakta daha çok hız için daha çok gaz pedalına basmaktadır. Hele biraz da alkol kullanmışsa, bir taraftan alkolün etkisiyle dikkati dağılmakta diğer taraftan kendinde oluşan alkole bağlı cesaretle daha çok gaza basmaktadır. Sonuç, bilindiği gibi kazalardır.
Değerli Bakanım, çevrenizde oluşan halkanın refah seviyesi yüksek olabilir ama bu sizi aldatmamalıdır. Toplumumuz ekonomik açıdan gerçekten büyük sıkıntılar içindedir.
Eğer sürücü ehliyetlerini beş sene de bir değiştirme isteğinizin altında; “Beş sene de bir sürücü belgelerini - değerli kâğıtlar – olarak, işlem esnasında ise – harç – adı altında tekrar tekrar para almak yatıyorsa” lütfen bu yola girmeyiniz.
Yıllık bütçe gelirlerinin yüzde 70 “dolaylı vergiler” adıyla, 72 milyon insandan alınmaktadır. KDV’ler, ÖTV’ler sonuçta dolaşa dolaşa sadece vatandaşın cebinden çıkmaktadır. Harçlarınız da çok yüksektir ve her hangi bir vatandaşın devlette bir işi olsa maliye harcı karşısına dikilmekte ve bu tahsilâtı yapmadan vatandaşın işi yapılmamaktadır.
Trafik kazalarını önleme de önce yollarımızı “duble yol” haline getirin, insanımıza ve özellikle gençlere “Hak nedir? Nasıl korunur?” konularını inanç derecesinde anlatın. İçkili araç kullananlara ağır para cezaları verin. Böylece adam içkiliyken araç kullanmasın.
Bir de lütfen polisimizi koruyun. Onları “Yılbaşı geceleri” sarhoşların araçlarını kullanmaları için emir vermeyin.
“Eski dost (belki) acı söyler” ama “doğru şeyler söyler” değil mi Bakanım. Saygılarımla…
Bundan bir ay kadar önce televizyonda, bakanlığınızla ilgili bir haber dinledim. Haber şu şekilde veriliyordu.
“Ankara valisinin de içinde bulunduğu bir heyet ABD’ye giderek, ABD Trafik kanunu incelemiştir. Söz konusu kanunun, trafik kazalarına ait cezaların çok yüksek tutulmuş olduğunu görmüşler. Bu cezalar ABD’nin maliyesince alınmayıp aracın Sigorta şirketleri adına kesilmekteymiş.
Heyet bu kanunu, ülkemizde de uygulanabilir bulmuş ve kanunun adaptasyon çalışmaları başlatılmış”
ABD’nin idari yapısını bilmeden, orada uygulanan bir kanunu biz de aynen uygulayalım demek çok yanlış bir hareket olacaktır.
ABD, bütün idari mekanizmaları başta Rokofeller ve Rociltler olmak üzere Newyork Bankalar caddesinde ki bankerlerin kontrol ve idaresi altındadır. Bu bankerler ise bilindiği gibi tamamen Irkçı Emperyalistlerden yani Siyonist Yahudilerden oluşmaktadır.
Adamlar, Hıristiyanlığın Katolik ve Ortodoks mezheplerinin faizi yasak kılmış olduğunu bildiklerinden, Protestanlık diye bir mezhep icat etmişler ve bu mezhebi Hıristiyanlığın en büyük mezhebi haline getirmişlerdir. Artık Protestanlık kanalıyla ABD’de serbestçe faiz alıp verebilmektedirler.
Sonra da bunu yasallaştırmışlar, ellerinde ki medya (televizyonlar, gazeteler, dergiler…) imkânlarıyla başta ABD olmak üzere bütün dünyanın başına “Kapitalizmi musallat etmişler” ve tüm insanlığı sömürmeye başlamışlardır.
ABD’nin bütün ekonomik kuruluşları, bankaları hatta ABD merkez bankası da bunların ellerinde ve kontrolündedir. ABD’nin kendine ait bir parası yoktur. ABD kullandığı “US doları” bunlara kira ödeyerek kullanmakta oldukları bir paradır.
Adamlar, bununla da kalmamışlar, ABD’de ki Hıristiyanların, kendi ideallerine hizmet etmelerini sağlamak üzere “Evangelist mezhebini” kurmuşlar ve bugün (söylendiğine göre) 90 milyon insana kabul ettirmişlerdir. Artık ABD’de bir elinde ABD bayrağı diğer elinde İsrail bayrağı ile dolaşan Amerikalıları görmek her zaman mümkündür.
Medyanın bu adamların ellerinde ve kontrollerinde olması sebebiyle yaptıkları yayınlarla, Amerikalıları istedikleri kalıba sokmak, istedikleri boya ile onları boyamak, bunlar için her zaman mümkün olmaktadır.
ABD’ye, görünüş itibariyle kocaman gövdeli devletler topluluğu denilebilir ama o gövdeyi işte bu küçük bir beyin idare etmektedir.
Bildiğiniz gibi ülkemizde de faiz bankacılığına dayalı, ihracat ve ithalatta “ABD dolarına” bağlı, üretim değil tüketim ekonomisinin teşvik edildiği Kapitalizmin yıkıcı versiyonlarından birisi uygulanmaktadır.
YA SİGORTACILIK KURULUŞLARI
Sigortacılık, fazla riziko taşımayan ama sürekli ve bol geliri olan bir iştigal sahasıdır. (Binlerce araçtan alınan sigorta primleri, birkaç aracın sigorta ödemesinde kullanılmaktadır) Bu saha reasürans (birbirine kefillik yolu) ile İngiltere’de ki “Luloyt sigorta şirketine” bağlanmıştır. Bizim Trafik polisimiz sürücülere, “sigortasız aracın tekeri dönmez” derken farkında olmadan Luloyt’un burada ki bekçiliğini yapmış olmaktadır.
Taşıtların resmi sigortaları, kasko sigortaları, yangın, hayat daha bilmem birçok sahada yapılan sigortalar ve bunlar için periyodik olarak yatırılan primleri, elden ele geçerek ta İngiltere deki Luloyt sigorta şirketine ulaşmaktadır.
Luloyt ise tamamen bir “Irkçı Emperyalizmin bir ileri karakolu” durumundadır. ABD de ki sigorta şirketleri de bu zincirin belli yerlerinde ki halkalarından biridirler.
ABD’de trafik kazalarına ait cezaların taşıt sigortalarına yatırılması işte bu “sömürücü örümcek ağının” varlığından dolayıdır.
Niçin hükümetler (tabii bizim hükümetimiz de) kendi devletlerinin garantörlüklerinde sigorta şirketleri kurmazlar, anlamak mümkün değildir.
Trafik kazaları cezalarını yükseltmeniz belki doğru bir hareket olabilir ama bu ceza ödemelerini aracın sigortasına değil maliyeye çevirmeniz daha uygun olacaktır.
SÜRÜCÜ BELGELERİNİN DEĞİŞMESİ
Bir ikinci yanlış uygulama “sürücü belgelerinde” ortaya çıkmak üzeredir.
Trafik kazalarını önlemede bir tedbir olarak, “Bunda böyle sürücü ehliyetleri süreklilik arz etmeyecek, her beş sene de bir değişecektir” denilmektedir.
Dikkat edilecek olursa trafik kazaları tecrübeli sürücülerden çok yeni ve tecrübesiz sürücülerin acemiliklerinden ve heyecanlanmalarından kaynaklanmaktadır.
Genç kardeşim, gaza bastıkça hızın artmasına alışmakta daha çok hız için daha çok gaz pedalına basmaktadır. Hele biraz da alkol kullanmışsa, bir taraftan alkolün etkisiyle dikkati dağılmakta diğer taraftan kendinde oluşan alkole bağlı cesaretle daha çok gaza basmaktadır. Sonuç, bilindiği gibi kazalardır.
Değerli Bakanım, çevrenizde oluşan halkanın refah seviyesi yüksek olabilir ama bu sizi aldatmamalıdır. Toplumumuz ekonomik açıdan gerçekten büyük sıkıntılar içindedir.
Eğer sürücü ehliyetlerini beş sene de bir değiştirme isteğinizin altında; “Beş sene de bir sürücü belgelerini - değerli kâğıtlar – olarak, işlem esnasında ise – harç – adı altında tekrar tekrar para almak yatıyorsa” lütfen bu yola girmeyiniz.
Yıllık bütçe gelirlerinin yüzde 70 “dolaylı vergiler” adıyla, 72 milyon insandan alınmaktadır. KDV’ler, ÖTV’ler sonuçta dolaşa dolaşa sadece vatandaşın cebinden çıkmaktadır. Harçlarınız da çok yüksektir ve her hangi bir vatandaşın devlette bir işi olsa maliye harcı karşısına dikilmekte ve bu tahsilâtı yapmadan vatandaşın işi yapılmamaktadır.
Trafik kazalarını önleme de önce yollarımızı “duble yol” haline getirin, insanımıza ve özellikle gençlere “Hak nedir? Nasıl korunur?” konularını inanç derecesinde anlatın. İçkili araç kullananlara ağır para cezaları verin. Böylece adam içkiliyken araç kullanmasın.
Bir de lütfen polisimizi koruyun. Onları “Yılbaşı geceleri” sarhoşların araçlarını kullanmaları için emir vermeyin.
“Eski dost (belki) acı söyler” ama “doğru şeyler söyler” değil mi Bakanım. Saygılarımla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.