Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Yüce İslâm'ın Kadına Bakışı

Yüce İslâm'ın Kadına Bakışı

• Yüce İslam dîni kadınların, târih boyunca mâruz kaldıkları bütün bu menfi durumları tümüyle ortadan kaldırmış, getirdiği ilâhî kökenli hüküm ve prensiplerle, kadının aleyhine işleyen kanun, örf ve âdetleri kökünden kazıyıp yok etmiştir.
• Yüce İslam dîni, kadının pazarlardan alınıp satılan bir eşya olmadığını, her şeyden önce onun bir insan olarak değeri bulunduğunu ve toplumun en küçük birimi olan ailenin kurulmasında, erkeğin bölünmez bir parçası olduğunu, onsuz erkeğin hiçbir şey yapamayacağını çok açık ve net olarak ifâdelendirmiştir.
• İslâm dîninin gözünde kadın; şefkat, merhamet, hürmet duyulması gereken asil ve nezih bir varlıktır.
• Gelmiş geçmiş ve ondan bir başkası daha gelmeyecek olan kâinâtın örnek insanı Peygamber aleyhissalâtü vesselam Efendimiz, kadınların nârin, nâzik, ve kibar olduklarına işâretle, onların hiç kırılmaması ve incitilmemesi gerektiğini tavsiye etmişlerdir. Bir hadislerinde: “…Kadınlar hakkında hayırlı olup nezâketle muâmele etmenize dâir vasiyetime itâat ediniz!” buyurmaktadır.
• Hazreti Peygamber aleyhissalâtu vesselâm’a ilk inanan ve O’na en büyük desteği veren eşi Hz. Hatice(r.a) annemizdir.
• Dînimizde kadına o denli ehemmiyet verilmiştir ki, sırf kadınlarla ilgili iki sûre inmiştir. Bunlar; Nisa(=Kadın) sûresi ve Meryem sûresidir. Bu sûrelerin muhtevâsında kadınlık âlemine dâir birçok husustan bahsedilmektedir.
• İslam'dan önceki devirlerde tanınmayan tüm hakları, yüce İslam dîni kadına tanımış, her gün biraz daha düşen kadının îtibârını yükseltmiş, onu yaratılış varlığına en yaraşır bir mevkie yükseltmiştir.
• Aile binâsının kurulmasında emsalsiz bir yeri bulunan kadına gerçek değerini veren İslam dîni, onu düştüğü yerden kurtaran ve toplumda kendisine bahşedilen bu mevkii koruyabilmesi için bâzı hükümler koymuştur. Kadının eskiden bulunduğu kötü durumlara bir daha sürüklenmemesi ve toplum içerisinde kendisine yakışır yerde dimdik ayakta kalabilmesi adına kadına önemli görevler yüklemiştir.
• İslam dîni, kadının sorumluluğuna verilen vazifeleri yerine getirdiği sürece, yükseleceğini ve toplumda kendisine lâyık değeri kazanacağını va’z ediyordu. Fakat kendisine verilen bu ulvi görevleri yerine getirmeyen kadınlar, kendi varlığını kötüye kullanıp kadınlık şerefini korumadığı takdirde, ruh yapısının zedelenip mânen çökeceğini, kıymet ve îtîbârını yitirip eski sefâlet günlerine geri döneceği ve değerini kaybedeceğini ihtar etmiştir.
• Bu ihtâra uymayan kadın, kadınlık vasıflarını terk ettikçe düşen, düştükçe de saygıdeğer hallerini daha çok kaybeden bir konuma gelmiştir. Devrimizde kadın, dâima yenilen ve her yenilişinde gâlip îlan edilen bir pehlivan durumundadır. Bunu bir annenin çocuğunu dövdükten sonra ağlamasın diye ağzına şeker verme misâline benzetebiliriz. Evet, ne yazık ki, kadın insanlık dünyâsında ‘HÜRRİYETİNİ KAZANDIN’ yaygarasına aldanarak bugün felâketlere sürüklenmiştir. Bu senaryolar, Batıdan gelmiştir. Halbuki Batı medeniyeti, erkek gibi kadına da mutluluk getirmemiştir hatta daha çok kadının rûhî ve maddî değerlerini silip süpüren bir zihniyeti yerleştirmekle aksine kadını mutsuz kılmıştır.
• Hem dünyâ târihinin hem de İslam târihinin yapraklarını bir bir çevirip okuduğumuzda görürüz ki; kadın, İslâm’ın yüce prensiplerine sâdık kaldığı sürece, şerefini ve toplum içindeki îtîbârını zirveye yükseltmiştir.
• Ne zaman ki kadın, İslâm’ın kutsî prensiplerine sırt çevirip uzaklaştığı ve onları hiçe saydığı sürece, değerini kaybetmiş ve gazete sütunlarında, reklam afişlerinde, fuhuş yapılan ahlaksız mekanlarda, kendisine emânet olarak bahşedilen en mahrem yerlerini, cüretkarca teşhir ederek istismar edilmiş ve bir ticâret mâlı olarak kullanılmıştır.
• Para kazanmak, vurgunlar vurup servet sâhibi olmak isteyen, bir takım art niyetli kişi ve kuruluşlar, kadını istismar edip toplumun temel taşlarını yetiştirme görevi olan, bu değerli varlığı değersiz hâle getirmek için ellerinden ne geliyorsa yaptılar. Kadını âdeta ahlaksızlığın sembolü hâline getirdiler. Onun en mahrem yerlerini herkese peşkeş çekercesine hayâsızca sergilediler ve en acısı da bunu bizzat kadının kendisine zevkle yaptırdılar. Ne yazık ki kadın da; bu şerefsiz işi şan, şöhret ve şeref olarak gördü ve öyle bir aldanışa sürüklendi ki işte dünden bugüne şikâyetlenmemize kadar meseleyi vardırdı. Bunun neticesinde kadın, değerini düşürdü, kadınlık îtîbârını zedeledi. Ardından da nesiller bozuldu.
• Maalesef art niyetli, keselerini doldurmak isteyen, kadının güzelliklerini kullanarak para kazanmak meraklısı ahlaksız ve izansız kişiler, hatta kurumlar kendi çirkin emelleri için kadını kullanmışlardır.
• Ailesinin eşsiz sultânı, yuvasının ve yavrusunun yegâne koruyucusu bu kıymetli varlık en basit gazetelerde boy gösteren âdi bir duruma düşürülmüştür. Kadına; “ÖZGÜRLÜK” adı altında kocasına isyânı, büyüklere saygısızlığı, küçüklere merhametsizliği, akraba-arkadaş-komşuya nezâketsiz davranmayı öğrettiler.
• İslam düşmanlarının “KADIN HAKLARI” perdesi adı altında, kadını öz benliğinden uzaklaştırarak onu kandırıp doğru yoldan ayırdılar.
• BU SEBEPLE; EY MÜSLÜMAN KADINI; UYAN GAFLET UYKUSUNDAN
• İSLÂMIN SANA GETİRİP SUNDUĞU KURTARICI ESASLARA DAYAN.
• İŞTE O ZAMAN SANA BÜTÜN GERÇEKLER OLUR ÂYAN
Ey Müslüman kadını;
• Sen bu dünyâya boşuna gelmedin. Dünyâya gelişinde nice hikmet sebepleri var. Sen başıboş dolaşasın diye yaratılmadın. Yapacak olduğun birçok görev ve mesuliyetlerin var. Bunları yerine getirdiğinde, toplum içindeki mümtaz yerini almış olursun.
• İslâm'ın temel prensiplerini yerine getiren kadınları düşün. Onlar ne ağır şartlar altında yaşamışlar, bin bir türlü zorluk ve meşakkat içinde İslâm’ın çizdiği nurlu ve onurlu yoldan hiç ayrılmamışlardır. Haydi sende kalk ve artık onların yoluna revân ol.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi