Hal değişimi
İnsanlar bulundukları durum ve mekanlara göre farklı farklı haller sergileyebiliyorlar. Onların algı dünyâsına tesir eden hâdiseler ve kişiler insanlarda bireysel olarak da toplum olarak da davranışsal ve zihinsel sıçrayışlara sebep olabiliyor. Meselâ, 15 Temmuz darbe girişimi ânında insanlar, cumhurun bir çağrısıyla derhal sokakları doldurdular ve o günden bu yana müthiş bir vatan sevdâsıyla yüreklerden gelen his ve coşkuyla olağan dışı haller icra ettiler. Eskiden olsa belki işinden yorgun argın gelen bir memur evinde televizyonda haberlerin başında uyuyakalırken olağanüstü bir halle yirmi günü geçkin zamandır nerdeyse sabah namazlarına kadar meydanlarda yorgunluk nedir bilmeden büyük bir aşk ve heyecanla demokrasi nöbeti tuttular. Normal zamanda böylesi bir yorgunluğu göze alamazlardı. İnsanları bu hâle getiren bir önemli hâdise vuku buldu. Haller, davranışlar değişti. İnsanlar vatan-millet-bayrak aşkıyla büyük bir coşkuyla âdeta ölüme meydan okudular.
İnsanların hâdiseleri algılama durumları da birbirinden farklılık arz eder. Kiminde bir hâdise alçak bir ivmeyle karşılanırken kiminde yüksek bir frekans sergileyebilir. Yine normal bir olay kiminde belki arka planında onu etkileyen başka bir hâdiseyle bağlantılı olarak negatif bir seyir arz ederken kiminde pozitif bir seyir oluşturabilir. Farkında olunsun veya olunmasın bu hal değişimleri gün içerisinde mutlak yaşanır. Tabi bu hal değişimi stres, öfke, saldırganlık, endişe yanında sevinç, mutluluk hâlleri ortaya koyar.
Üzerimizdeki bu hal değişimini bizi etkileyen dış olaylar oluşturur. Şu son günlerdeki darbe girişiminin etkisi halkımızda günlerdir sürüyor daha da sürecek görünüyor. Bu doğaldır. Bunlara ilâveten farz edin, aile içinde bir kavga olsa eşler arası veya çocuklar arası bunun etkisi günlerce sürmez mi? Belki kırgınlıklar, küslükler, ayrılıklar olmaz mı? Yâni o kavga insanların olumlu davranışlarını olumsuza çevirir. Bu olumsuz haller devam ederse kişilerin ruhsal sağlığını etkileyecek hâle gelebilir. Başka örneklerle konuda ilerleyecek olursak bir bölgede (Hz. Allah korusun) yangın olsa kişilerin evleri yansa o bireyler eskisi neşelerini sürdüremezler. Veya zengin bir esnaf iflas etse eski hâli kalmaz. Hâdiseler pek tabî ki hal değişikliğine sebebiyet verir.
Ayni zamanda insanlar sürekli meşgul oldukları şeylerin etkisinde kalarak zaman içinde halleri değişerek o kalıba girerler. Bilhassa gençler gittikleri konserin etkisinden günlerce kurtulamazlar, dinledikleri müzikler, seyrettikleri filmler, sosyal medyada paylaştıkları son derece ahlak dışı paylaşımlarla gençler hal değişikliğine giderler. Hatta bu durum kılık-kıyâfetlerine, kestirdikleri saç şekillerine kadar yansır. Meselâ; ‘metal müzik’ dinleyen gençler çoğunlukla siyah giymeyi tercih ederler ve bunlarda karamsarlık ve saldırganlık duyguları oluşur ve gelişir. Başka bir misal alışveriş merkezlerinde dinlenen müziklerdeki ses tasarımı müşterilerin daha çok almasını tetikleyecek şekilde tüketimi artırıcı özellik taşır. Büyük AVM’ler devamlı insanlarda hep alarak mutlu olma hâli yaşarlar.
Hal değişimi meselesine bir de şu açıdan bakalım; insan hangi ortama girse sürekli olarak gözüne ve kulağına hitap eden şeylerin yoğunluğu ister istemez insanda bâzen baskı bâzen doyumsuzluk, bâzen yorgunluk bâzen strese sebebiyet verir. Bu bir hal değişimidir. Mesela, gündüzün yoğun çalışma hayâtı içinde devamlı duyduğumuz vapur sesi, radyo-tv sesi, trafikten gelen sesler, çocuk sesleri uzatabiliriz örnekleri bu sesler kişide gürültü kirliliğinden doğan bir hal değişikliği oluşturabilir. Böyle kişiler sessiz ve sâkin bir ortam isterler. Devamlı insanlarla berâber olanlar örneğin öğretmenler fazla sese tahammül edemezler genelde yalnız kalmak isterler. Bütün bunlar bireylerin davranışlarını etkileyen hallerdir.
Gelelim yazdıklarımızın neticesine… Şimdi içinde bulunduğumuz haller bizi mutlu da kılabilir mutsuz da, huzurlu da kılabilir huzursuz da ya da güzel bir insan olma yolunda Cenâbı Hakk’a kâmil ve sâlih bir kul olma noktasında ilerletebilir de geriletebilir de. Bu hususta kişiler kendilerini iyi tanıyıp, doğru tahliller yaparak hangi hususlarda eksiği varsa o husûsa yüklenip kendini o hususta doğruya yönlendirmeli. Öfke, stres, kızgınlık hallerinde kişi kendini tanıyıp duygularını kontrol ederek kendini çıkmazlara sürüklenmekten kurtarmalı. Bunu yaparken mânevi yönlerini geliştirerek, sünnet olan kâideleri pratik yaşantısına uygulayarak şifa bulabilir. Yoksa ilaç ve doktor bir tedâvi yöntemidir ama mânevi reçeteler en faydalı ve en doğru, güvenilir yoldur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.