Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Sen İçtenlikle Hakk’a Yönelirsen, Çözüm Ayağına Gelir

Sen İçtenlikle Hakk’a Yönelirsen, Çözüm Ayağına Gelir

Sen İçtenlikle Hakk’a Yönelirsen, Çözüm Ayağına Gelir

Bugünkü yazımıza da, yine ‘Selam duâsıyla başlayalım.
‘Aşk olsun. Aşkınız cemâl olsun. Cemâliniz nûr olsun. Nûrunuz ayn olsun.’
Efendim pâdişah-câriye kıssasına devam ediyoruz. Hakiki anlamda Hakk’a iltica eden pâdişah, kendini yalancı tabiplerden arındırınca, bakalım bundan sonra neler olacak? Başlayalım beyitlerimize;
“Ey ihtiyaçlarımıza dâima koruyucu ve sığınma yeri olan yüceler yücesi Hudâ Hazretleri! Biz yine yolumuzu kaybettik.”
“Lâkin Sen, ‘Her ne kadar, ey kulum, senin sırrını biliyorsam desen hemen dilinle sırrını meydana çıkar, söyle,’ buyurdun.”
İnsan dünyâda yaşarken, başına gelebilecek durumlarda yanılarak, şaşırarak, hata yapabilir. Rabb’ine karşı kusur edebilir. Kusur, hata, günah Hz. Âdem (A.S)’dan günümüze kadar gelir. Önemli olan kulun hatâsını anlayıp, tam bir teslimiyetle, büyük bir pişmanlık içinde tevbeler ederek Hakk’ın kapısına dönmektir. Burada da pâdişah hatâsını anlayıp Cenâbı Hakk’ın huzûrunda, O’ndan af ve merhamet diliyor. Rabbi Teâlâ, kendisine ihlasla yapılan yalvarış ve yakarışları duyan ve onlara icâbet edendir.
‘Gizli ve açık her şeyi bilen Allâhu Teâlâ, insanın kalbindeki sırları bilir. İşitmeye muhtaç değildir. Fakat insan diliyle söyleyerek hissiyâtını ve dileklerini Allâhu Teâlâ’nın huzûrunda arz ederse iki faydası olur: Birinci fayda: Kendi ağzından çıkan âcizliğinin ve temennilerinin mânâlarını daha iyi anlar. Aklı neye muhtaç olduğunu daha çok ayırt edebilir. Uyanık ve dikkatli olur. Zira mânalar yalnızca zihinde kalırsa vücûdun dışında gibi, benlikten ayrı kalır. İkinci fayda: Duâları, dilekleri, yalvarışları şâyet diğer insanlar işitirlerse onların kalbinde Hüdâ’nın korkusu ve sevgisi hâsıl olur, yüz gösterir. Özellikle âyeti kerime’de: “Bana dua ediniz, size icâbet edeyim” (Mü’min, 60) buyrulmuştur.’ (Abidin Paşa, Mesnevî Şerhi, Sadeleştiren Mehmet Said KARAÇORLU, İst, 2007, s.40)
“Pâdişah canının en içinden feryâda ve yalvarmaya başlayınca, Hüdâ hazretlerinin merhamet ve ihsan deryâsı kaynadı.”
“Ağlayıp dururken pâdişâhı uyku bastırdı. Rüyâsında kendisine bir pîr göründü.”
“O mânevî zat, ‘Ey pâdişah, müjdeler olsun. Duâ ve isteğin kabul olundu. Eğer yarın sana bir garip gelirse, o bizim tarafımızdandır.”
“O garip gelince bil ki, o gelen kişi hâzık (şifa veren) bir hekimdir. İyi bil ki o güvenilir ve sadıktır.”
Pâdişah teslimiyet içinde büyük bir içtenlikle Allah Teâlâ’ya yalvarıp yakarınca Cenâbı Hakk’ın merhameti tecelli etti. Çözümler tek tek gelmeye başladı. Sen O’na samimâne koşar ve coşarsan, O’ndaki ilâhî lütuflar da coşar. Demek ki, en sıkıntılı anlarında yöneleceğimiz ilk ve tek kapı, Hazreti Allah Teâlâ’nın kapısıdır. İşte tam bu yakarış sırasında padişâh’ı uyku bastırdı ve o esnâda bir rüya gördü. Kendisine mesaj niteliğinde olacak bu rüyâda, yarın kendisine pîri muhterem bir garip şahsın geleceğine işâret ediliyor, onun da padişâhın derdine derman olacağı bildiriliyordu.
Beyitte ‘eğer’ kelimesi geçiyor. Bundan maksat, insanı korku ve ümit arasında bırakma hikmeti vardır. Bilineceği üzere; korku çalışmayı, ümit ise kuvveti gerektirir. Gelecek tabibe ‘garip’ denmesi, rûhâniyet sâhibi mâneviyatlı insanların dünyâdayken garip görülmesi anlamındadır. Ayrıca padişahta onu tanımadığından ona göre o şahıs elbette garip bir kişidir. Ve bu şahıs, öncekiler gibi güvenilmeyen değil dürüst, sâdık, hünerli bir zâtı muhteremdir. Onda insanın muhtaç olduğu, ikna edici, etkili çârelerin olduğu bildirilmiştir.
Peygamberlerde sıdk, emânet, ismet, fetânet gibi ortak sıfatlar bulunur. Mevlânâ Hz.inin beytinde gönderildiği bahsedilen, Allah Teâlâ’nın ‘Şafii’ ismiyle donatılmış bu mübârek kişide, peygamberi sıfatlardan ikisi dile getiriliyor. Bunlar da, gelecek kişinin güvenilir ve sâdık olmasıdır. Dolayısıyla, sen Hakk’a yönelince, O Kâdiri Mutlak, senin derdine tam çözüm olacak dermânı ayağına gönderiyor.
Efendim burada kalalım nasipse, haftaya devam edelim. Hayırlı Cumâlarınız olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi