Sıra ayet inkârında
Kendilerine Kur’ancılar denilen sapık düşünceli güruhun baştan beridir Allah (cc) Rasulü (sav) Efendimize ait Sahih Sünnet ve Hadisleri inkâr ettikleri biliniyor olmasına rağmen işin bu raddeye geleceği pek düşünülmüyordu.
Her ne kadar Kur’ancılar denilen sapkın güruh inanmıyor olsa da Hz. Peygamberimizin (sav) Müslümanların zamanla yahudiler ve hristiyanları keler deliğine girinceye kadar taklit edeceklerine dair Hadisine inanan Müslümanlar bile Ku’ran Ayetlerinin bu zamanda inkar edileceğini beklemiyorlardı.
Diğer taraftan Hz. Rasulullah’ın (sav) Sahih Sünnetinin ve Hadislerinin inkârının dış kaynaklı emperyalist bir proje olduğunu ve git gide işin Kur’an ayetlerini inkâra kadar varacağını söyleyen âlimler olsa da inkâr eyleminin adı Müslüman olan ve İslam dinini savunduğunu iddia eden kişilerce yapılacağı beklenmiyordu.
Belki olayların bu aşamaya kadar gelmesinde genel olarak Müslümanların tamamının suçu olduğu gerçeğini tespit etmekle beraber asıl suçluların İmam Hatip, Diyanet ve Üniversitelerin İlahiyat Fakülteleri mensupları olduğunu düşünmek yanlış olmaz.
Çünkü Kur’an-ı Kerimle ilgili olarak veya Hz. Peygamberin (sav) Sahih Sünneti ve Hadisleri ile ilgili olarak Sahih İslam’a aykırı bir şey söylenildiğinde ilk karşı çıkması gereken kesimin yukarıda sayılanlar olması gerekirdi.
Özellikle Üniversitelerin İlahiyat Fakülteleri mensuplarının akademik özgürlük adı altında yenilen herzelere ses çıkar(a)mamış olmaları, belki de kendi içlerinden bu tür çatlak seslerin çıkmasından daha önemlidir.
Şimdiki durumda eline her kalem alanın gazete ve dergi köşelerinde veya televizyon mikrofonunu ele geçirenlerin kanallarda İslam Dini adına ahkâm kesiyor olmasının temel sebebi bu diyanet ve ilahiyat camiasındaki anlaşılmaz sessizlik olduğuna inanıyoruz.
Şimdilerde herkesin ağız dolusu küfür ve hakaretler yağdırdığı FETÖ’nün son 20 yıldır İslam Dini kisvesi altında yaptığı yanlışlıklara bu iki camia zamanında ve yeteri kadar gür bir sesle karşı çıksaydı FETÖ Diyanet ve Üniversitelerde bu kadar palazlanamazdı.
Hal böyle olduğu halde FETÖ’nün üzerine gidilmesi dolayısıyla meydana çıkan boşluktan faydalanmak isteyenlere karşı özellikle de Kur’ancılar/Meâlciler denen grubun bu günkü sapkın düşüncelerine karşı tıpkı FETÖ’de olduğu gibi yine sessiz kalınması hayra alamet olmadığı gibi insanın aklın farklı düşüncelerin gelmesine sebep oluyor.
İlahiyat Fakültelerindeki ve Diyanet camiasındaki sapık fikirli kişilerin kimler olduğunu bu kurumların idarecileri bilmiyorlarsa, internet ortamındaki sosyal medyaya bir bakıverseler yetecek.
İşin burasında birisi çıkıp sapıklık nedir veya Sahih İslam Düşüncesi nedir veya bu gün Türkiye’de Sahih İslam’ı kim temsil ediyor diye de sorabilir.
O zaman da bu kurumların varlık nedenini sorgulamaları gerektiğini hatırlatmak isteriz.
1400 yıllık Ehli Sünnet düşüncesini Sahih İslam olarak görmeyen kişilerin “Namaz Bu Milletin başına bela edilmiştir” veya “Bir Kur’an var bir de Sünnet, yok böyle bir şey dedik” tarzında başlayıp kendi sapkın düşüncelerini Kur’an-ı Kerim’e söyletmek için “Kur’an bunu söylüyor” a varıncaya kadar yedikleri herzeler mi sahih İslam görülüyor diye sormak hakkımızdır.
Geçmişte sadece Hadis uyduran ahlaksızlar vardı. Sonraları Sahih Sünnet ve Hadisleri inkâr eden ahlaksızlar ortaya çıktı. Şimdilerde ise bir basamak daha alçalarak Ayeti Kerime uyduran ahlaksızlarında türediği görülür oldu.
Maide Suresi 35. Ayetindeki “Allah'tan sakının! Ona ulaşmak için yol arayın.” Kısmını “Beni bulmak isterseniz Beni bulmuş kullarımın eteğine yapışın, Onlar size vesile olup sizi bana ulaştırırlar” buyrulmuştur diyecek kadar heva ve heveslerini din yapanları görmelerine rağmen suskun kalanlara sözümüz şudur:
Susun bakalım, sizler sustukça onlar daha ne kadar azacaklar?
Bu suskunluk sonucunda fayda mı zarar mı göreceksiniz hep beraber göreceğiz bakalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.