Türkiye’nin bu günkü hali şudur veya budur, bu sebeple Türkiye’nin kurtuluşu için şöyle veya böyle idare edilmesi gerekir veya şu ya da bu sisteme geçilmesi gerekir diyenleri hep duymuşunuzdur.

Mubarek Ramazan Ayı geldiğinde ise insanların daha bir dikkatli ve rikkatli olmaları sebebiyle, Türkiye’nin geçmişte olduğu gibi İslam ile kurtulacağını ve yükseleceğini söyleyenler çoğalır.

Türkiye nasıl bir düzenle veya sistemle kurtulur, huzura kavuşur, ilerler diyenler, bu soruları soranlar ve cevap verenler her zaman olacaktır.

İslami bir sistemle kurtulur diyenlerin yanında, demokrasi ve diğer dünyevi sistemlerle kurtulur diyenler de olacaktır.

Bizim muhataplarımız, Türkiye’nin kurtulmasına kafa yoran Müslümanlar olsun ve onlara sormuş olalım:

Türkiye’de İslami sistemi getirecek ve yürütecek vasıfta ve sayıda Müslümanlar var mıdır?

Cevap olarak vardır diyenler olabilir, ama çoğunluğa göre yoktur.

Son 25 yıllık döneme baktığımızda, yani Müslümanların bugünkü kültürü, ahlâkı, adaleti ve ticari uygulamaları söz konusu olduğunda, İslam’ın insanlara alternatif olarak sunulmasını sağlayacak bir uygulama görülmemektedir.

Gerçi bizim tatlı su Müslümanları böyle bir değerlendirme söz konusu olduğunda sözü Osmanlının son 100 yılına getirerek kendilerini suçsuz göstermek gibi bir davranış içine girerler.

Suçsuzluk psikolojisine girip kendilerini sorumluluktan müstağni gören Müslümanlar eliyle İslam gelmez, gelemez.

Diğer taraftan Asrı Saadet veya Sahabe Neslinin yaşadığı gerçek bir İslami sistemi esasen günümüzün zamane Müslümanları kaldıramaz.

Bu zamanda Müslümanım diyenlerin bu günkü konforlarından vazgeçmeye niyetlerinin olmadığı söz ve davranışlarından belli olmaktadır.

Yaşadığı hayat standartlarından vaz geçmeyi kabul eden veya bu konuda ikna edilebilecek Müslüman varsa buyurun ortaya çıksın görelim.

Elbette şairin dediği gibi “sağına ve soluna bakmadan ben varım” diyenler olacaktır.

Ama unutulmamalı ki kavramlar umumi olarak tarif edilen mefhumun en üst noktasını ifade eder.

Hz. Rasulullah(sav) ve İslam’ın kurucu nesli olan Sahabe Efendilerimizin(ra) yaşadıkları dönemi örnek gösterirken bazı farklılıklar yaşayacağımızı biliyoruz.

Ancak İslami hayat söz konusu olduğunda Müslümanların bu günkü davranışlarının, taşıdıkları sıfatla örtüşmediğini de biliyoruz.

Bu nedenle bizi 49. Hucurât suresi 14. Ayette bedevilerin üzerinden örneklendirildiği şekilde İslam’dan İmana götürecek yegâne kılavuzun Hz. Rasulullah’ın(sav)Sahih Sünneti olduğunu ifade ediyoruz.

İslam, İman ve İhsan üçlüsü sayesinde yaratılış gayesine mutabık hale gelebilmemiz için ahlak ve adaleti hayatımıza ikame edip etmediğimizden başlayabiliriz İslam’dan İmana geçiş sürecimizi kontrol etmeye.

Mubarek Ramazan Ayının son 10 günü içinde kendimizi yokladığımızda bizlere güzel ahlakın başının kişinin, başkalarına eziyet verecek tutumlardan kaçınması olduğunu ifade eden Hz. Peygamber(sav)in ayak izlerini takip edip etmediğimizden başlayarak özellikle İftara yakın saatlerdeki davranışlarımızdan dolayı kendi kendimizi hesaba çekebiliriz

Çünkü bizim dışımızda kim olursa olsun başka birinin eziyet görmesine sebebiyet veren her tutum ve davranışımız bizim için kötü ahlak kapsamında olmalıdır.

Bu düşüncenin nedeni kişinin başkasına zarar vermesinin, kendisine zarar vermesinden daha büyük bir yanlış olmasıdır.

Bunun aksi olan kendisinden önce başkasını düşünüp kendisi ihtiyaç içerisinde iken din kardeşini kendi nefsine tercih ederek onların ihtiyacını öncelikle düşünüp gidermesi halidir ki buna dini terminolojide “İSAR” denir ve nafile ibadetlere göre önceliği olan haldir.

Ramazan Ayı bize bu hali kazandırmalıdır.

FARKINDA MIYIZ?

Her zaman olduğu gibi bu Mubarek Ayda da kendimizi iyi insan olarak tanımladık ve davranışlarımızı bildiğimiz iyi insanların davranışlarına benzetmeye çalıştık.

Peki, ya toplumumuz iyi insanların oluşturduğu Haşr Suresi 9. Ayet ile İnşan Suresi 8. Ayette belirtildiği üzere “İSAR” yapabilen iyi bir topluma benziyor mu?

Çünkü bulunduğumuz konum ve bakış açımızın önemli olduğu kadar Müslümanların bizim hakkımızdaki düşünceleri de çok önemlidir.