Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Sen Müslüman

Sen Müslüman

Cenab-ı Allah’ın (cc) lütuf ve keremiyle çoğunlukla şükrüne eda etmekten aciz kaldığımız bir Mubarek Ramazan ayına daha kavuştuk.

Evimiz, şehrimiz, ülkemiz ve milletimizin kavuştuğu Ramazan coşkusunu Müslümanlara çok görenler var hala.

Tanzimat’tan ve özellikle cumhuriyetin ilanından bu günlere kadar Türkiye’nin siyasi, hukuki, toplumsal ve kültürel alanlarında İslâm’ın rolü meselesi tartışmaların, hatta çatışmaların konusu olagelmiş ve olmaya devam etmektedir.

Müslümanlar açısında sadece Ramazan günlerinde değil son 200 yılı aşkın zamandır Türk milletinin çoğunluğunun ve bu arada Türkiye dışındaki Müslümanların da toplumsal ve kültürel hayatlarında en temel rolü oynamış olması bakımından İslâm’ın yerinin tartışılmaz olduğuna şüphe yoktur.

Ancak; İslam’ın Müslümanların hayatlarında çok önemli bir yer tuttuğunu söylemek kolay da, bu yerin yaşanan hayatta ne olduğunu söylemek çok kolay değildir.

Bu sorunun cevabını bugüne kadar herkes ve her kesim kendi açısından vermeye çalışmış, fakat bu güne kadar herkesin kabul edebileceği ortak bir noktada buluşmak mümkün olamamıştır.

Çünkü bu gün Müslümanların inandıkları din Sahih İslam olsa da, yaşadıkları ve yaşattıkları din Sahih İslam olmaktan oldukça uzaktır.

Bu anlamda Müslümanların gündelik hayattan siyasete, hukuktan kültüre kadar birçok alanda zaman zaman yaptıkları ateşli tartışmaların, zaman zamansa çatışmalara kadar varan farklılıkların konusu olan Sahih İslâm’ın ne olduğu net bir şekilde ortaya konamamıştır.

Sahih ve İslam’ın hayattaki rolünün ne olduğu net bir şekilde ortaya konamadığı için Türk milletinin inandığı ve yaşadığı İslam Ortodoks İslam, heterodoks İslam, halk İslam’ı ya da fundamentalist İslam gibi isimlerle tarif edilmiştir.

Her tarif kendisinden öncekiler gibi tartışmayı bitirmek yerine daha da derinleştirmiştir.

İslâmiyet kavramına açıklık getirmeyi amaçlayan ve tarihsel süreç içinde oluşan bir Türk Müslümanlığı vakıasından bahsetmek mümkün müdür?

Ya da Sahih İslam dururken “Türk İslam’ı” veya “Anadolu İslam’ı” gibi bir tarife gerek var mıdır?

Böyle bir tanımlamaya gerek var diyenlerin en başta bu Türk Müslümanlığının genel karakteristiklerin neler olduğunu ve Kuran ve Sünnet ile belirlenmiş olan Sahih İslam’dan farklılıklarının neler olduğunu ortaya koymaları gerekmektedir.

Eğer Türk Müslümanlığı başka coğrafyalardaki Müslümanlıktan farklı olarak toplumun en alt tabakası olarak kabul edilen ve çoğunluğu okuma yazma bilmeyen insanların oluşturduğu bir “halk dini” olarak tarif ediyorsa o zaman İslâm Dinini Türk milleti arasında aldığı biçim değişikliklerinin de neler olduğu net bir şekilde ortaya konmalıdır.

Türk Müslümanlığı ve Anadolu irfanı olarak tarif edilen bu günkü durumun tarihsel süreç içinde nasıl, hangi şartlarda ve hangi faktörlerin etkisiyle oluştuğu da ilahiyatçısından cemaatçisine bu tarifi yapan kişiler tarafından açıklanmalıdır.

Çünkü ilahiyatçısından cemaatçisine, şehirlisinden köylüsüne, okumuşundan okumamışına kadar toplumun bütün kesimlerinin Kuran Sünneti Seniyyenin belirlediği Sahih İslam’ın ne olduğu ve ne olmadığı konularında inanılmaz bir biçimde temel ve gerçek bilgilerden bütünüyle yoksun bulundukları görülmektedir.

Dini fert planında vicdanlara, toplum planında ise sadece camilere mahkûm eden bu yeni İslam anlayışıyla Müslümanlara kötülüklerin toplama egemen olmaması için yapmaları gereken tek şeyin, elleriyle o kötülüğe engel olmaları emri unutturulmuş veya bu görevin sadece başkalarına ait olduğuna dair bir düşünceye inandırılmışlardır.

FARKINDA MIYIZ?

Kötülüklere engel olma konusunda iyilerin elleriyle o kötülüğe engel olma konusunda bir şey yapmamaları sonucunda diğer iyiler veya iyi gibi görünenler de, kötülüklere, zulümlere karşı sessiz kalmakta ve kötü kişilerden olma tehlikesinin farkında olamıyorlar.

Hâlbuki Müslümanlar “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır!” emrinin muhatabı olarak kötülüklere şahit olurken hiçbir şey yapmamak suretiyle sessiz şeytan olmayacak bir inanca sahiptirler.

Ramazan Ayı bu inancın tavizsiz bir şekilde hayata geçirildiği ayların başında gelir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi