Ayşe Aslı Duruk

Ayşe Aslı Duruk

On'suz Kasım

On'suz Kasım

Annen sana hamileyken ne yemiş ne içmiş? Ya da, hangi kutlu ayın hangi uğurlu gününde oldun ya da doğdun ki bu olağan dışı ve olağan üstü vasıfları iliklerine kadar taşıyabildin, tüm hayatın boyunca? Senin deyiminle, hepi topu 'naçiz bir vücudun' içinde?

Gerçi kişisel ömrün çoktan tükenip son bulmuş olsa da, yüreğimizde yaşamaya devam ediyorsun ya, bizim 10 Kasım dediğimiz, sadece bir tarih, yalnızca bir lafın gelişi, lafı güzaf, o kadar...

E düşünsenize, içinde yaşadığı alışılagelmiş düzene, öngörülebilir gidişata ve insanın idrak ve karar mekanizmasını büyük ölçüde sekteye uğratan o sarhoş edici ve zehirleyici sürü psikolojisine baş kaldıracak cesaretin, dirayetin ve kahramanlık duygusunun vücuda gelmiş hali olan bir kurtarıcımız, yiğidimiz, atamız; Mustafa Kemal'imiz var bizim. Ne kadar övünsek, gurur duysak ve örnek alsak az.

Bireysel ihtiyaçlardan, özlemlerden ve arzulardan feragat edip, ömrünü önce karşı gelme, sonra koruma ve kurtarma, ardından da bir devlet kurup yüce Türk milletini küllerinden doğurmaya adamış olan bir liderden söz ediyoruz. Öylesi bir adanmışlık, kendi nefsi olan herkese yani her insana zor gelmez miydi? Yine bizim ata ve ana devletimiz olan Osmanlı İmparatorluğu artık hasta yatağında ölümü bekleyen bir 'hasta adam' olarak görülüp betimlenmişken üstelik. Dedim ya, annesi ne yemiş ve ne içmiş ona hamileyken acaba? Ya da damarlarındaki asil kan, nasıl o kadar saf ve bozulmamış kalabilmiş?

Gerci o asil kanın, her Türk tarafından taşındığını söylemiş. Gelin görün ki, o kanın asalet derecesinin ve kalitesinin son derece düşmüş olduğu, kendilerine, soytarılığı, dalkavukluğu ya da ibrikçibaşılığı layık görmüş olanların niteliksel degil ama niceliksel çokluğu, hepimizi derinden üzüp yaralıyor... Olsun. Er geç, hak yerini bulur nasılsa!

Alparslan, Oğuz Han, Cengizhan, Timur, Fatih Sultan Mehmet gibi büyüklerimizin öncülüğünü yaptıği Türklük bilincinden, Mustafa Kemalimizi gayrı tutacak kadar bir cehalete ve gaflete düşmüş olanlara son sözü yine o söylesin:

Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."

*Bu yazının 10 Kasım'da değil de başka bir tarihte yazılmış ve yayınlanmış olması, onun o tarihte öldüğüne değil, yılın 365 gününde kalbimizde yaşıyor olduğu gerçeğine bir atıf olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ayşe Aslı Duruk Arşivi