Çok İyisiniz
'İyilik etmek' ya da 'kötülük etmek' eylemlerinin akla getirdikleri, hep bir başkaşıyla, başkalarıyla, onlar için ve onlara doğru yapılan işlerdir, öyle değil mi? Hani mesela "Bugün ne iyilik/kötülük ettin?" sorusunu cevaplandırmak için illa başkalarının -görebildiğimiz kadarıyla- hayrının ya da şerrinin müsebbibi olacak olan 'yapılanlar ve edilenler' gelir akla...
Peki. Bunu eleştirmeyeceğim şimdi. O iyiliği/kötülüğü aslında(!) kendinize ve kendiniz için yaptınız, tadında cümleler kurmayacağım. Daha ziyade, sıklıkla kabul edilmiş olan düşünce şeklinden yola çıkacağım, ilk başta bahsettiğim.
Üzerinde uzun uzadıya düşünülmüş ve dikkatlice planlanmış olan bir kötülük ya da iyilik mi, yoksa, anlık bir refleksle bünyemizden hasıl olmuş olan bir iyilik ya da kötülük mü daha anlamlı, evla ya da şeytanidir, diye soracağım. Kaldı ki, o anlık ve refleksif -gibi görünen- tepkilerin, yerleşmiş ve kemikleşmiş bir zeminin üzerine inşa edilmiş olan yapılar olduğu, pekala söylenebilir.
'An'ı okumak', diye bir tabir vardır... Anlık olarak perdeleri açılan bir sahneye hesapsızca; hiç düşünmeden atlayıp, doğaçlama bir şekilde senaryoya dahil olmak... Öz güven mi dersiniz, cesaret mi, gözü kararmışlık mı? Ve bunları yazarken, ani bir sinirle katil olan kişiden değil; göklerde alkış kopartacak olan, beklenmedik ve iyicil refleksler veren kişiyi düşlüyor ve bu minvalde ilerliyorum. Belirteyim.
Aylar boyunca, ramazan ayında verilecek olan zekat miktarını planlayıp hesaplamak, hatta bunu yaparken, parmağı cömert bir halde terazinin 'diğer' kefesine basarak yapmak da gayet ve gayet hoş eylemlerdir evet ama o, anı okuyan, duyargaları açık ve keskin olan kişinin kahramanlık dolu reflekslerine hayranım, daha çok. Ve ince elenip sık dokunmuş olan güzelim bir zekat miktarı hesabının ve planının mukabelesi olarak örneğin, ('önceden planlanmış bir iyilik hareketi' konusuna misal getirmek için bu örneği seçtim. Bunun yerine, başkaca bir yardım, bağış, iyilik örneği de düşünülebilir.) aniden kopan bir yardım feryadına ve imdat çığlığına karşı gösterilen anlık ve yiğitçe reflekslerin nurlu ışığıyla aydınlanmış olan yoldan alamıyorum gözlerimi, daha çok. Akşama kendinize çekeceğiniz ziyafet için yaptığınız leziz ve pahalı mutfak alış verişini, eve dönüş yolunda rastladığınız muhtaç ve düşkün kişiyle paylaşma cesaretini ve kahramanlığını mesela, kaçımızdan kaçımız gösterebilir? Gibi...
Sonuçta, planlanmış olan kötücül bir eyleminin mi, yoksa ani bir tepkiyle elimizden, dilimizden ya da herhangi başka bir uzvumuzdan ortaya çıkan kötücül bir fiilin mi daha şeytani olduğuna değil de, bunun tam zıddı olan aydınlık tarafa bakılarak yazılan bu yazıda... İyilik etmek kavramının anlık olanının mı, yoksa planlanmış olanının mı daha evla olduğuna bakmaya çalıştık. Ve o planlanmış olan iyiliklerin ışığına gölge düşürmemek adına, anlık kahramanlıkları pek fazla övemedim, istediğim gibi. Fakat anladığınızdan eminim yine de: o anlık gibi görünen iyicil reflekslerin doğup geldiği geniş topraklar ve yerleşik diyarlar var... Failin aslında 'oralı' olduğu, oranın vatandaşı olduğu diyarlar. Hatta konuyu "Testinin içinde ve varsa, dışarıya o sızar." diyerek bağlamayalım mı şimdi, Hz. Mevlana'nın deyişiyle? Bağlayalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.