Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Sahte İlahların Tasfiyesi

Sahte İlahların Tasfiyesi

İslam’ın, insanlık tarihi boyunca devam eden serüveninin en kısa şekilde anlatılması, yeryüzü ilahlarının tasfiye edilişinin anlatılmasıdır.”

Bunu hiç unutmamak ve hayatın her safhasında uygulamak gerekiyor.

Çünkü Müslümanların şahsi ve toplum hayatlarında var olan sahte ilahların tasfiye edilmesinden hemen sonra, yeni ilahlar peyda etmeye kalkışanlar olmuştur.

Üstelik bu kişiler, en yakınlarındaki ve Müslümanlıklarına gıpta ettikleri kişiler olur.

Her defasında bu sahte ilahlar, eski sahte ilahlarını tasfiye eden ideolojilerin/dinlerin kisvesine bürünerek, yine onların arasında ortaya çıkar.

Müslümanlar her seferinde sahte ilahları tasfiye etmeye çabalarlar ve hikâye böyle devam eder gider.

Kuran tarihi, İslam tarihi ve Peygamberler tarihi, tam olarak bu sahte ilahların tasfiyesinin tarihidir.

Çünkü tevhid mücadelesinin temeli, insanları yeryüzü ilahlarının kulluğundan kurtararak, yalnız Allah’a(cc) kulluk eder hale getirmektir.

İnsanların sahte ilahların kulluğundan özgürlüğe taşımaktan asıl maksat, aynı zamanda insanları en büyük düşmanı olan, kendi nefislerinin kulluğundan da kurtarmaktır.

Herkesi sahte ilahların kulluğundan kurtarırken birilerinden, yani aynı zamanda kulun kula kulluğunu da engellenmesi gerekmektedir.

Güç kullanmak ilahlık taslamanın nesnel koşulu olduğu için, birileri ancak iktidara sahip oldukları zaman, iktidarın maddi varlık ve zorlayıcı gücünü kullanarak ilahlık taslayabilir ve başkalarını kul haline getirebilir.

Müslümanlar, Kuran ve Sahih Sünnet uygulamalarında olduğu gibi İslam inancının toplumsal boyutu gereği, ilahlık taslama kapasitesine sahip iktidarları alaşağı etmekle görevli olduğunu unutmamalıdır.

Böylece, hiç kimsenin ilahlık taslayacak kadar güçlü olmadığı, bir siyasi ve ekonomik hayat tarzı için öncelikle mevcut yeryüzü ilahlarını, sonra da toplumsal, siyasal, kültürel, ideolojik ve bilgisizliğe dayalı iktidarları, hep belirli bir seviyenin altında tutması mümkün olabilecektir.

Bu, batıl ideolojilerin ifade etmeye çalıştığı, tam eşitlik fikrinin hayata uygulanmasını yok etmek değildir.

Bu gayrı İslam, güç ve iktidarların engellenmesi kavramını hayatının içine taşıyan Müslümanlar, Tevhidin toplumsal yönünün kişisel yönden daha önemli görerek içinde bulundukları şartları değerlendirmeleri demektir.

Bugün toplumlarımızda egemen olan iktidar çeşitleri hakkında bir değerlendirme yaparak, siyasi ve ekonomik gücü elinde tutan, yöneten ve insanları kendine kul veya köle haline getiren, iktidar sistemlerini kategorize ederler.

Bu değerlendirme sonucunda tevhidin toplumsal boyutunun gereği olarak, tevhidi ortadan kaldıran rejim ve sistemleri ortadan kaldırmak ve tevhidi önce kişisel, sonrada toplumsal hayata hâkim kılmaya gayret ederler.

Tevhid inancının zorunlu olarak Müslümanlar, birbiriyle bağlantılı iki kavram olan iman ve hâkimiyeti sadece Allah’a(cc) has kıldığı için sebeplere sarılır, tevekkül eder ve gayri meşru yollara tevessül etmez ve harama da tenezzül etmezler.

Müslümanlar sadece Allah’ın(cc) mutlak kudretine inanır, teslim olur, O'na(cc) iltica eder, O'na(cc) yönelir, O'na(cc) sığınırlar.

Kâmil tevhid ve İhlas budur.

İhlas, sadece ihlas süresini okumaktan ibaret değildir.

İhlâs, Allah(cc) merkezli bir hayat sürmektir.

Rızasına ve kazasına razı olup, zararı ve faydayı ondan bilmektir.

"O(cc) görüyor, O(cc)biliyorsa yeter diyebilmektir"

FARKINDA MIYIZ?

Bu gün artık tek kutuplu bir hale getirilen dünya da, tevhidi küresel ölçekte ortadan kaldıran iktidar sistemlerinin en önde geleninin, siyonizmin icadı olan kapitalizm olduğunu, unutmamak gerekiyor.

Çünkü küresel saldırgan kapitalizm, toplumlardaki tüm mal ve hizmetlerin üretimi ve satışını, büyük sermaye şirketleri aracılığıyla mutlak kontrolü altına almak istemektedir.

İnsanlardan emeklerini ve ürünlerini ticari kurum ve iktisadi oyunlarla çalarak, yerel kaynakların tamamını kontrolü altında tutarken, diğer taraftan kimyevi ürünlerle insanların büyük kısmının bedenlerinin de kontrolünü de ele geçirmek istemektedir.

Siyasi ve iktisadi gücü ele geçirmeyi, seçimler aracılığıyla demokratik bir çerçeve içinde ve insanlığını lehine imiş gibi göstermeye çalışılıyor olsalar da, sonuçta egemenlikleri altına aldıkları devletler için karşı konulmaz yeryüzü ilahı haline dönüşüveriyorlar.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR