Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Evlilikte geçmişe takılı kalmak

Evlilikte geçmişe takılı kalmak

Sağlıklı bir ailede sevgi, saygı, hoşgörü, sabır ve sadâkat olur. Ailenin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için eşlerin ahlâkî ilkelere sâhip olabilmesi ve karşılaşabilecekleri problemleri çözebilecek yeterlilikte bulunmaları aileye huzur bahşeder.

Sıkıntı ve problemsiz aile yoktur. Eşlerin ayrı karakterde olması pek tabîdir. Ayni ailenin üyeleri olan kardeşler bile birbirinden farklı karakterde olabiliyor. Bir de kadın-erkek fıtratından gelen farklılıklar da var. Bunların hepsini topladığınız zaman bir aileyi oluşturan eşler arasında anlaşmazlıkların olması çok doğaldır. Önemli olan bunları aşabilecek ortak çözümler bulabilmektir.

Evliliğin ilk yılları, genelde eşlerin birbirlerini tanıma süreçlerinin yoğun yaşandığı bir zaman dilimi olduğundan çoğunlukla ilk çatışmalar bu dönemde başlar. Yuvayı oluşturan kadın ve erkek, herhangi bir konuda birbirinden farklı düşünebilirler. Herkes illa da tıpa tıp birbiriyle ayni düşünmek zorunda değildir. Zâten bu imkansızdır. Yüzde yüz uyumun mümkünü yoktur. Eşler fiziken birbirlerine benzeyebilir ama karakter olarak ayrı olduklarını kabul etmeleri gerekir.

Bâzen sinirlerin gerildiği ortamlarda eşler birbirlerini kırabilir, karşılıklı ölçüsüz tepkiler verebilir, istenmeyen hâdiseler yaşanabilir. Bu tür vakalar her ailede olağan şeylerdir. Önemli olan yaşanan tatsızlıkların sona erdirmek için gösterilen çabadır. Yoksa kızgınlık ânında hemen öfkeyle duruma en son nihâi noktayı koymak, yanlış bir adımdır. En uygun çözüm, kızgınlık ânında bir tarafın olayı büyütmemek için susup başka bir odaya geçmesi, öfke geçince hâdiseyi daha aklı başında olarak konuşup çözüm üretmek, barışmak ve berâberliğe kaldığı yerden devam etmektir. Bu hususta affetmek, tahammül göstermek, dua etmek güzel ahlâka yakışan erdemli davranışlardır.

Ancak bâzı ailelerde eşler sürekli geçmişte olmuş bitmiş hâdiseleri bir türlü zihinlerinden çıkartmazlar. Tâbiri çâizse;’onlarla yatar, onlarla kalkarlar.’ ‘Sen bana filan târihte şöyle şöyle yapmıştın’ veya; ‘Annen bana şunu şunu demişti. Bunlar hiç aklımdan çıkmıyor.’ Gibi vakaları devamlı hatırda tutarlar. Bu şekilde hayatlarını zindana çevirirler. Böyle kişiler duygularına çok ehemmiyet atfeden, çabuk kırılmaya meyilli kişiliklerdir. Bâzen de eşler konuşarak problemlerini çözemezler, illa bir taraf kendini haklı kabul eder karşı tarafı dinlemek istemez. Kendisinin sözleri dinlenmeyen taraf, duygularının önemsiz olduğunu düşündüğünden içine kapanır, hislerini, acılarını içine gömer. Zaman içinde içte biriken bu sınıktılar öyle olmadık bir zamanda patlak verir ki, o zaman belki olanlar içinden çıkılamaz hâle gelebilir. Kendini ifâde edememek hakikaten ciddi bir problemdir.

Çoğunlukla geçmişte yaşanan acı hâtıralara, eşler takılı kalarak yaşadığı ânı kendilerine sıkıntılı yapabiliyorlar. Bu aslında bir çeşit kinciliktir. Geçmişe takılıp kalmak, eskileri sürekli sürekli gündeme getirmek, yuvaya huzur vermez, bilakis hiç yoktan evin mutluluk ve huzûrunun devâmını engeller. Yenilerde cereyan etmiş olumsuz bir problemi eşler halletmeye çalışırken birden; ‘zâten sen hep böylesin eskiden de, şunları yapmıştın, hatırladın mı?’ dendiğinde eski sinirler tekrar uyanacak olay daha çözümlenmeden bitecektir. En iyisi eskiyi hiç karıştırmadan yeni cereyan eden hâdiseye yeni çözümler üretmektir. Ama tabi geçmişten ders alarak, aynı hatâları tekrar etmemek adına içimizden geçmiş deneyimlere göre tavır belirlemekte iyidir.

Eşler arası yaşanan olumsuz hâdiseleri çözümlerken içe atılarak bastırılmış duyguların olmaması ve geçmişe takılı kalmamak hem beden hem ruh sağlımız için gereklidir. Bunun tersinde eşlerin psikolojileri bozulabilir, ruhsal dünyâlarında yıkımlar yaşanabilir hatta daha ilerlerse pek çok travmatik vaka yaşanabilir. Hastaneler böyle kişilerle dolu.

O zaman evlilikte problemler yaşanabileceği gerçeğini idrak ederek önce problemi en zararsız nasıl çözebilirim konusuna odaklanmak sonra da her iki tarafın da birbirlerinin hassâsiyetlerine göre davranış ortaya koymaları gerekiyor. O an olayı çözerken eskiye takılı kalmadan yeni olayı çözümlemek en akıllıca yoldur. Aksi takdirde eşler birbirlerini yıpratmaktan öte geçemezler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi