Mustafa Ateş

Mustafa Ateş

Ekolleşemeyen Bir Neslin Dramı - 4-

Ekolleşemeyen Bir Neslin Dramı - 4-

Türkiye’de, problemsiz olarak eğitime devam eden bu okulların fütursuzca kıyıma uğratılması, sadece vatandaşın vicdanını değil, buralarda okuyup istikbale hazırlanan nice masum yavruların da geleceğini ve güvenlerini sarsmıştır. Mesleki gelecekleri sınırlanan ve önleri kesilen, tek tip yüksek okula mahkûm ve mecbur bırakılan bu çocuklara, maruz kaldıkları keyfiliğin izahını yapamazsınız. Şimdilerde bu uygulamaya karşı bir tavır alınmıyorsa veya vatandaş bunu kabullenmiş görünüyorsa ilerdeki gelişmeler de bu okulların eski hüviyetiyle kendisine iade edileceği inancını taşımasındandır. Sağduyu sahibi olan halkımız geleceğin böyle şekillenmesine intizar etmektedir.

İlk kuruluş yıllarında bu okullara devam eden öğrencilerin ve velilerin hiç bir gelecek endişesi yoktu. İstikbalin ne getirip ne götüreceği hiç belli değildi. Buna rağmen vatandaş, daha çok kırsal kesimden olan vatandaş, bu belirsizliklere aldırış etmeden, yokluk ve yoksulluk içinde çocuğunu bu meçhullere emanet etmekten çekinmiyordu. Bu, onun için manevi bir yatırımdı. O yıllarda bir kaç güzide talebe, idareye ve öğretmene ihtiyaç kalmadan bütün bir öğrenci kitlesini sürükleyebiliyordu. Saf ve temiz duygular, içinde yaşanan dini atmosfer, bir kaç serdengeçti hocanın manevi himayesi bu okulların ve öğrencilerinin en büyük geleceğiydi. Onlara göre ilerisi parlak ve berraktı. İlerde durum daha da netleşecekti. Ve nitekim bize göre gelecek böyle şekillendi. Ama ilkler, okuldaki sürükleyici durumlarını, ekmek kavgasına yenik düşerek sürdüremediler, dolayısıyla mesleğin ağırlığıyla mütenasip bir fikri atmosfer yakalanamadı. Bana göre de ekolleşemeyen bir neslin dramı başladı, nerde başlayıp nerde biteceği ve ne kadar süreceği de tamamen meçhulümüzdür. İnşaallah idarecilerimiz bu dramın uzamasına müsaade etmezler.

Ülkemizde dini hayatın normal tezahürünü rejim için tehdit unsuru saymak kanaatimce yanlıştır. Bu anlayış böyle devam ederse manevi buhran giderek ağırlaşabilir. Ve önemli hiç bir problemimizi halledemeyiz. Hürriyetler de insanlara din kadar lazımdır. Zannedildiği gibi, hürriyet, yalnız din karşıtı görüş yanlıları için değil, herkes içindir. En çok da dine ve dindara lazımdır. Çünkü gerçek din de hürriyet ortamında gelişip serpilebilir. Hürriyetlerin dine ihtiyacından çok, dinin ve dini tezahürlerin hürriyete ihtiyacı vardır. Onun için din, kendisine serbest ifade imkânı sağlayacak olan hürriyetin kan damarlarını kurutmaz. Dindarlar bazen aşırı uca kaymış olabilir. Bunu bahane ederek bütün dini tezahürleri frenlemeye çalışmak, başka bir aşırı uçta bulunanlara pirim vermektir ve bu, ülkemizde maalesef çoktan beri yapılmaktadır.

Devam Edecek

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Ateş Arşivi