Mustafa Ateş

Mustafa Ateş

Ekolleşemeyen Bir Neslin Dramı - 2-

Ekolleşemeyen Bir Neslin Dramı - 2-

Aslında, bu masum ve mağdur nesil içerisinde, böyle çarpık ilişki içinde olanlara rastlanmamıştır. Bunların hiçbiri -ekmek kavgasının dışında- rejime tehdit oluşturdukları falan yoktur. Ne var ki bazı kendini bilmez kişiler, öğrencilerin masumiyet ve mağduriyetlerinden istifade etmeyi tasarlamış olabilirler. Ancak okumak ve aydınlanmak için buralara sığınan yavruların bu su-i niyette taksiratları olamaz. Sekiz yıllık mecburi eğitim (28 Şubat) sürecinin budadığı din yuvalarından biri de Kur'an kurslarıdır. Beş-on yıl öncesine kadar bu kurslar üzerinde, Diyanete rağmen, vesayet iddiasında bulunanlar, sahneyi çoktan terk etmişler, işi özel okula, yurtçuluğa ve pansiyonculuğa dönüştürmüşler, işin ticaretini yaparak eğitim ve öğretimi paraya döndürmenin tadını çıkarmaya başlamışlar fakat milletin cebinden ellerini çekmemişlerdir. Ve bunların politik zeminde haklarını koruyacak bir yığın da adamları vardır. Ama gerçek manada fakir halk çocuklarının okuduğu İmam Hatip Okullarıyla bunların hazırlık aşamasını oluşturan Kur'an Kurslarının bu manada bir hamisi yok... Garip bir tecelli...

Ahlaki değerlerin gitgide yozlaştığı bir dünyada insanların kutsal değerlere sığınma ve ruhi çöküntünün bu değerler sayesinde önleneceği fikri çok eskidir ve giderek bu kanaat kökleşmektedir. Ve bu kanaatin alternatifi de yoktur. Toplumun bütün sapmalara karşı demir atacağı son liman yine kutsal değerlerdir. Bu kutsal değerlerin -kâmil manada olmasa da- şöyle veya böyle öğretildiği yuvalar, elbette mekteplerdir. Bunların başında da meslek okulu hüviyetiyle toplumun bağrına bastığı İmam Hatip Okulları gelir. Camiyi de bir yaygın eğitim kurumu olarak buna ekleyebilirsiniz. Ancak İmam Hatip Okullarının ve Kur'an Kurslarının şimdi maruz kaldığı bu durum, ilerde Camiye de etki edecek, cemaat azalacak... Bunun neticesi ahlaki çöküntü daha da hızlanacak demektir. Mafyanın, uyuşturucunun, fuhşun, kumarın, ve medyada gittikçe dozu kaçırılan seviyesiz, pespaye anaforunun yutmak üzere olduğu bir toplum ve bunların kıskacında eritilmek istenen bir gençlik...İşte Türk Milli Eğitiminin bilançosu!..

Memleket evladının karşı karşıya kaldığı bu utanç verici manzara karşısında ilgililerden beklenen şey, bu okulların ipini çekmek değil, inkişaf etmelerine zemin hazırlamaktı. Veya en azından eski statülerini muhafaza etmekti. Ama bu basiret gösterilemedi..."Çocuklarımızın, beş yıl yerine sekiz yıl okumasında ne kötülük var..." gibi hedef saptırıcı beyanlarla iş oldu bittiye getirilmiş ve bazı çevrelere kendilerine göre önemli mesajlar verilmiştir. Bu beyanlar ve bu mesajlar, toplum vicdanını yaralamış, fakat millet şikâyet mercii bulmakta zorlanmıştır.

Devam Edecek

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Ateş Arşivi