Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Bugün Receb ayının son günü

Bugün Receb ayının son günü

Efendim gün itibârıyla bugün Receb ayının son günündeyiz. Yarın nasip olursa Şaban ayına erişeceğiz. Şaban ayı sevgili Rasûlümüzün ayı İnşaALLAH. Şaban ayında kâinâtın eşsiz Nebi’sini satırlarımıza dolayısıyla da sizlerin sadırlarınıza konuk edeceğiz.

 

Gündem yoğun ve sancılı mübârek üç aylarda dikkat ettiyseniz gündeme girmiyorum. Diğer yazar arkadaşlar, basın-yayın ve medya ordusu sizlere genel mânâda pek çok haber duyuruyorlar. Biz istiyoruz ki meselelerin mânâ cihetine değinelim zira eli boş gidilmez gidilecek yere… Bizler ahret yolcularıyız. Her ne kadar şu ölümlü dünyâda yolcu gibi değil de hiç ölmeyecek kalıcılar gibi yaşıyorsak da, ahretin unutturulmaya çalışıldığı bir dünyâda bizler sizlere ahreti hatırlatmaya devam edeceğiz efendim. Bu kanaatteyiz. İki günlük dünyâda iş ahreti yâni ebedi aünyâyı kazanmak yoksa dünya bir şekilde kazanılıyor.

Evet, işte Receb ayı da bitiyor. Bugün son gün... Başlarken demiştik ki, Cenâbı Hakk’ın ayında O’nu memnun edelim, O’na yakınlaşalım, O’nu râzı edelim. Elimizden geldiğince taat ve ibâdetlerle, zikir ve dualarla, tevbe ve istiğfarlarla O’na yakın olmaya çalıştık. Memleket olarak sâdece Ramazan ayında ellere alınan Kur’an geleneğini değiştirerek kendi çapımızda sırf yüce Rabb adına takdim edilmek üzere bir hatip yaptık nasipse bugün dualayacağım. 

Biz Rabb’imizden râzıyız ama bakalım O bizden râzı mı, değil mi?

İsrailoğulları benzer bir suali Musa aleyhisselâm’a sorarlar. Cenâbı Hakk’da, ‘onlar benden râzı olurlarsa ben de onlardan râzı olurum’ buyurur. Ama tabi bu râzı olmak nasıl bir rızâlık? Konuyu biraz açalım isteriz. Başımıza gelen belâ ve sıkıntılara râzı olmalı, sağa-sola şikâyet etmemeli. (Bunu derken gücümüz yettiğince mücâdele etmeli değiştiremiyorsak sabretmeli esâsına göre hareket etmeli.) Meselâ Rabb’imizden isteyeceklerimizin her zaman hayırlısını dilemeli, isteğimiz olursa ne âlâ olmayınca ona râzı olmalı. ‘Demek ki hakkımda hayırlı olan buymuş’ diyebilmeli, gereksiz yorum yapmamalıyız.

Bir başka husus, mümin kişiye ibâdetü taat, namazlar, oruçlar, zekatlar, iyilikler tatlı geliyorsa onlardan haz alıyorsa Cenâbı Hak o kişiyi seviyor ve ondan râzıdır, demektir. Yine sevap işlemek kişiye huzur veriyor, günahlar acı geliyor ise Cenâbı Hak o kişiyi seviyor ve ondan râzıdır. Kötülükler, zulümler insanı üzüyor, perişan ediyor, güzellikler ve güzel davranışlar insanı sevindiriyorsa Cenâbı Hak o kişiyi seviyor ve ondan râzıdır. Mümin Rabb’inin emirlerine elinden geldiğince uyuyor, dîni vecibelerini yerine getiriyor, Hz. Allah Teâlâ’nın sevdiği işleri yapıyor ise Cenâbı Hak o kişiyi seviyor ve ondan râzıdır. Kişinin Hakk’ı anan, hakikati anlatan ve seven dostları varsa Cenâbı Hak o kişiyi seviyor ve ondan râzıdır demektir.

Âyet kerime ve hadisi şeriflerde bildirildiği üzere Cenâbı Hakk şöyle Müslümanları sever?

Cenâbı Hak tektir, teke riâyet edenleri sever. O affedicidir, affedenleri sever. Cömerttir cömertleri sever. Güzeldir, güzel işleri sever. Ana-babaya saygı-hürmet ve iyilikle, âileye şefkat ve muhabbetle davrananları sever. Temizdir, maddi ve mânevî olarak temizleri sever. Allah Teâla güler yüzlü olanları, yumuşak davrananları, iyilik edenleri sever. Mevla Teâla tövbekarları, kendine isyan etmeyenleri, gözyaşlarıyla ısrarla dua edenleri sever. Mesleğinde ehil olanları, işlerine maharet katanları sever. Eski dostluklarını devam ettirip vefa gösterenleri sever. Mazlumun, mağdurun yanında olanları, yetim başı okşayanları, ihtiyaçlıların ihtiyaçlarını görenleri sever.

İşte bu güzel özellikler Rabb’imizin sevdiği kişilerde bulunması gereken vasıflardır. Bunların yerine gelmemesi adına tek bir engel vardır, o da nefistir. Nefis bu güzellikleri istemez, kendisi dururken başkalarına vermek istemez, başına gelene hemen itiraz eder, daha olmadı etrâfına şikâyet eder. Kendisini sevmeyenlere güler yüz göstermez, cimrilik eder. Misalleri çoğaltabiliriz. Mesele anlaşılmıştır. Dolayısıyla Allah Teâlâ’yı ciddi anlamda sevebilmek için nefsin aradan çıkması gerekiyor. Elbette bu iş mücâdele gerektirir. Bütün tasavvuf büyükleri nefsi eğitmek için değişik metotlar uygulamışlardır. Bu zorlu mücâdele kişinin kendi başına başarabileceği bir hâdise değildir. Rabb’im kolay getire…

Rabb’imizin ayında O’nun katında sevilen ve râzı olanlardan olmamız dileğiyle sizi O en güzele emânet ediyoruz efendim. Şaban ayında nasipse tekrar yazışmak üzere şimdilik ve dâimen hayırla kalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi