AFGANİSTAN GERÇEĞİ
Sevgili okurlar bugünkü yazımız Afganistan ile ilgili olacak. Bilindiği gibi, ABD’nin çekilmesi üzerine, 15 Ağustos itibâriyla, Taliban Kâbil’e girdi. Böylece yıllar sonra Taliban tekrar iktidara gelmiş oldu. Tabi bu husus çerçevesinde herkesler medyada kendi görüşleri doğrultusunda haklı-haksız, doğru-yanlış pek çok şeyler beyan ediyorlar. Bu veçhile ile biz de Afganistan gerçeğini, bölge üzerinden değerlendirmek istiyoruz efendim. Buyurun başlayalım.
Evvela şunu belirtelim, Afganistan târih boyunca ülkemiz için hep ehemmiyetli olmuş bir ülkedir. Bugün için de bu böyledir. Biz birbirimizi seven ve birbirimize yardım etmekten haz duyan iki kardeş ülkeyiz. Dayandığımız mânevî birikimlerimiz, yaslandığımız kültürel dayanaklarımız bir ve ortaktır. Ne yazık ki güzelim Afganistan, son 150 sene içinde tam üç kez düşman işgâline uğradı. İlk olarak 1839-1919 seneleri arasında İngilizler tarafından işgal edildi. Ancak yüz binlerce Afganlı vatan evlâdı, bu işgâle direndi canları pahasına ülkelerini 1919 da bu işgalden kurtardı. Sonra 1979-1989 arası Afganistan’da soysuz, satılmış devlet başkanı Babrak Karmal zamânında, ülke Rus işgâline uğramış ve bu seferde iki milyona yakın Afganlı şehid olmuştur. Yiğit Afganlılar dünyânın bu büyük gücünü, çok az imkanları olmasına rağmen Cenâbı Hakk’ın yardımlarıyla ülkelerinden kovmayı başarmışlardır. Fakat ilerleyen senelerde bu güçlü yiğit mücâhidleri işgalci, zâlim, tuzakçı Amerika maalesef birbirlerine düşürmeyi başarmıştır… Neyse biz devam edelim;
Üçüncü işgal ise, 11 Eylül saldırılarını bahane eden Amerika tarafından 2001-2021 arasında dünyânın sözüm ona (!) jandarmalığına üstlenenlerin işgâline uğramıştır. Bu hiçbir güç dengesinin olmadığı savaşta zâten yeni Rus işgâlinden kurtulmuş biçâre, fakir, işsiz Afgan halkını vurmuştu. Ama onlar yine direndiler ve bu işgalde de ne yazık ki, yüz binlerce Afganlı hayâtını kaybetti. Ancak şurası bir gerçek ki, neredeyse 200 senedir Afganlılar dünyânın en büyük süper güçlerine rağmen ülke savunmasında imanlarıyla hep savaştılar ve yenilmez sanılan ülkeleri yendiler. Peki; Afganistan neden İngiliz, Rus ve ABD gibi devletlerin işgâline mâruz kalıyor?
Taliban’ın tekrardan iktidâra geldiği Afganistan, târihsel süreç içerisinde, hep Orta Asya odaklı güç gösterilerinin merkezinde bulunan bir ülke olmuştur. Dünden bugüne, geçmişte birçok kadim imparatorluklar bu bölgeye seferler düzenlemişlerdir. Fakat Afgan halkı savaşçı özellikleriyle, vatanlarını savunmuşlar, her seferinde işgalcilere ülkeyi mezar etmişlerdir. Meselâ, Büyük İskender ordularıyla Afganistan’a kadar gelmiş ama bir türlü ilerleyememiştir. Türkler târihsel seyir içinde, Afganistan’a büyük önem verdi. Bugün Anadolu’da çoğu kişinin soyu, kadim Horasan’a dayanır. Afganistan’da epeyce Türk nüfûsu vardır. Afganlıların çoğunu Peştunlar oluşturur. Peştunlar Türkleri kendilerinden bir parça olarak görürler. ‘Gazneliler Devleti’, Afganistan’da kurulmuştur. Kurucusu, Gazneli Mahmud bir Türk’tür.
İngilizlere karşı büyük mücâdele veren Afganlılara Osmanlılar çok ehemmiyet vermiştir. Afganistan’a -bugünkü tâbirle- ilk konsolosu Osmanlı atamıştır. O zamanlar Türkiye Cumhûriyeti kurulduğunda ilk tanıyan Afganistan olmuştur. Buraya atanan ilk büyükelçimiz meşhur Medine müdafii ‘Fahreddin Paşa’dır. I.Dünya Savaşında, Balkan Savaşlarına Afganlılar Osmanlıyı hep desteklemişlerdir.
İslam medeniyetinin önemli gelişim merkezi olan ‘Horasan’, Afganistan’dadır. İslâmî ilimlerden fennî ilimlere, felsefeden müziğe kadar tıp-fizik-kimya-coğrafya gibi sahalarda yüzlerce bilim adamı ve düşünür bu mekanlardan çıkmıştır. Mevlâna Celâleddin-i Rûmî’den, Fahruddîni Râzî’ye varıncaya değin binlerce mânâ ve ilim sultanları bu bölgede neş’et etmiştir. Belh, Herat, Gazne, Kandehar, Mezâr-ı Şerif şehirleri Afganistan’dadır. Bu şehirler İslam medeniyetinin önemli şehirlerindendir. İşte bu mânâ birikimi olan yerlere olan işgâlin gerekçeleri… Batılı Müslümanların ne kadar târihsel hafızası varsa hem insanlarını hem birikimlerini yerle bir ediyor. Suriye’de, Irak’ta bir târih yok edildi. Veyl olsun onlara!
Bu târihsel gerçekleri belirttikten sonra dönelim ABD işgâline; Amerika’nın 2001 de Afganistan’a girdiğinden bu yana tam yirmi sene geçti. Bu zaman zarfında ülkede güçlü bir hükümet, güçlü bir ordu oluşturulup bir türlü istikrar temin edilemedi. ABD ve Nato ittifâkı içindeki 36 ülke koalisyon kuvvetleri, Afganistan’da güvenliği sağlayamadı. Amerika destekli hükümetler yolsuzluklarıyla tanındılar. ABD ve Batıdan gelen milyar dolarla asla ülkeye ve halka harcanmadı. Pis işlere karışan idâreciler, yöneticiler dünyâca ünlü şehirlerde eğlencelerle vakit geçirdiler, ülkeleri için kayda değer bir çalışma yapmadılar.
Amerika işgal ettiği ülkeler içinde en uzun Afganistan’da kaldı ve burada pek çok katliam gerçekleştirdi. Ancak dünya medyasına bunlar hiç yansımadı çünkü ölen Müslüman’dı ve onların tavuk kadar değeri yoktu. Ama bir Yahudi’ye zarar gelse dünya ayağa kalkardı. Bu sürede Amerika, milyarlarca dolar para döktüğü Afganistan’da istediğini sağlayamadı. Hezimete uğradı, bir tahliye işinde bile dünyâya rezil oldu.
Amerika 11 Eylül saldırı sonrası, 7 Ekim’de tıpkı aynısını Irak’ta yaptığı gibi, uluslar arası hukukta hiçbir gerekli kabul görecek husus ortaya koymadan Afganistan’a girdi. Güya 11 Eylül saldırısının misillemesiydi yaptığı hukuksuzluklar… Bu arada zor durumda kalan Taliban (Taliban, öğrenciler demektir) büyük şehirlerden daha farklı bölgelere geçti. 2002 de geçici Afgan hükümeti kuruldu. Ancak istikrar sağlanamadı. Bugüne gelinceye kadar ABD ülkede pek çok katliamlar gerçekleştirdi. Saldırılar hep devam ederek bugünlere gelindi.
Bugün Taliban Afganistan’da tekrar iktidâra geldi. Süreç çok hızlı gelişti. Taliban’ın eskiden çizdiği menfi bir imajı vardı. Taliban bu imajı silmek için pek çok olumlu açıklamalarda bulunuyor. Suça ve yolsuzluğa bulaşmamış eski yönetim görevlileriyle çalışabileceğini duyurdu. Taliban eskiden Peştun hareketi olarak bilinirdi ama şimdi ülke içindeki bütün ırk ve gurupların yönetime katılabileceğini bildirdi. Hatta Tacik, Türkmen, Özbek birçok âlim şura heyetine girdi. Eskiden Şiilerle ilgili problemi olan Taliban, artık Şiilerin de toplumun bir parçası olduğunu kabul etti. Muharrem ayında onların törenlerine dahi iştirak etti. Bunlar güzel, kayda değer gelişmeler…
Yeni kurulan ‘Afganistan İslam Emirliği’ ülke güvenliği için Rusya, İran, Çin, Pakistan, Özbekistan, Türkmenistan gibi komşu ülkelerle pek tabi ki görüşmeler yapmaktadır. Ülkede istikrar için bunlar şarttır. Bu görüşmeler onların oyunlarına düşeceği anlamına gelmez. Bugün Afganistan’da 37 milyar nüfus yaşamaktadır. Medyada sâdece Taliban’a karşı olanlar yansıtılıyor. Halbuki Taliban’a destek olan milyonlar göz ardı ediliyor. Yoksa iç savaş çıkardı. Zâten İslam düşmanlarının istediği de, bu değil mi? Fransa Türkmen asıllı Ahmed Şah’ı kışkırtarak destekliyor. ABD daha önceden dünyânın gözü önünde Sûriye’den kamyonlarla tahliye ettiği DAEŞ-lıları (Horosânilerini) iç savaş çıkartma aparatı olarak kullanıyor. İngilizler ise boş durmuyor. Bütün dünya bekliyor ki, bir iç savaş çıksın Müslüman Müslüman’ı öldürsün. Amerika yoksa onca silah ve mühimmatı boşa mı orada bıraktı? Onlar için dünyâdan ne kadar Müslüman eksilirse o kadar sevinçtir. Bu sevinç için o silahlar da ne ki??? Rabbim dünyânın bu menfi gidişâtını hayra çıkarsın. İyilikler hâkim olsun, kötülükleri dinsin insaALLAH.
Cumânız mübârek olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.