Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Vatan sana canım feda

Vatan sana canım feda

İnsan yaşadığı hayattan zevk alıyorsa, alt yapıda vatanını sevmesinin izleri yatar. Vatanı olmayan, hayatta her şeye sâhip olsa dahi onun için bir ehemmiyeti olmaz. Bugün vatanlarından kopmuş mültecileri düşünelim. Her şeyleri olsa bile –ki pek çok şeyden mahrumlar- mutlu ve huzurlu değiller, onlar için yaşadığı hayatın hakikaten bir kıymeti yoktur. Zira hayattan lezzet almak için illa vatan şarttır. Yâni nerdeyse varlığın teminâtı vatandır desek abartı olmaz. İnsan doğar, ilk defa gözünü vatan topraklarında açar, güler, ağlar, sevinir, hüzünlenir, vatanın her köşesinde kişilerin geçmişlerine âit hâtıraları vardır onları unutamaz, kopamaz o sebeple vatanın her karış toprağı ülke insanı için paha biçilmez değerdedir. 

Hürriyet, bağımsızlık, hâkimiyet, asil hayat, mâziye hürmet, âileye muhabbet, kardeşlik, değerlere bağlılık, birlik-berâberlik rûhu, dayanışma, paylaşma gibi seçkin hasletlerin bir arada bulunmasının adıdır vatan. Aziz vatan için ne yazılsa azdır. Huzur ve güven içinde yaşamak, namus ve şerefimizi muhafaza etmek, dîni inançlarımızı yaşamak ancak vatanımızda mümkündür. Yüce dînimiz bu sebeple, vatan sevgisini imandan bilmiştir. Vatanı korumak, milli bir görev olduğu gibi, aynı zamanda dîni bir görevdir. Kişi hak ve hürriyetlerinin korunması, baskı altına alınmaması, insanların ezilmemesi şerefli dinimizde temel esastır. Bu temel esas bozulduğunda düşmanla mücâdeleye izin verilir. Yoksa barış esastır.

Ancak ortada toplumsal hak ve hürriyetlerin ihlâli varsa, adâlet ve barış istenmiyorsa bunların temini için İslamiyet’te savaşa izin vardır. Allah Teâlâ Kur’ân-ı Hâkîm’inde buyuruyor ki: “Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez.” (Bakara, 190) Dolayısıyla vatanımızı korumak Cenâbı Hakk’ın emridir. Hatta zorunlu durumlarda savaş, ibâdet olarak görülmüştür. Ancak savaşta aşırılıklardan da kaçınılması istenmiştir. Müslümanlar hâricinde hiçbir millet hem savaşlarda hem sâir zamanlarda insan hak ve hukûkuna saygı göstermemiştir.

Peygamber aleyhissalâtu vesselam’ın vatan savunmasının önemine dâir pek çok hadisleri vardır. İşte bunlardan biri; ‘Allah rızâsı için düşman karşısında bir gece nöbet beklemek, gecesi namaz, gündüzü oruçla geçen bir geceden daha hayırlıdır. Bir gün hudut boyunda Allah rızâsı için nöbet beklemek, bir ay oruç tutup namaz kılmaktan hayırlıdır. Eğer nöbette iken ölürse, kıyâmete kadar hudutta beklemiş gibi sevap kazanır; şehitlere vâ’d edilen rızık, kıyâmete kadar kendisine de verilir; kabir azâbından kurtulur, sorguya çekilmez; kıyâmet günü kabrinden şehit olarak kalkar.’ (Tirmîzî, Fedailü’t-Cihad, 12/ Riyâzus Salihiyn, 11/544) Demek ki vatan savunması adına, yüce dînimizce ne kadar mükafaat vardır.

Vatanımızı seveceğiz derken, milletimizi de sevmemiz, kişisel ve toplumsal huzur, esenlik ve güvencemiz için gereklidir. Savaş zamânı vatan savunması çerçevesinde nasıl bir ve berâber olunuyorsa, barış zamânında da, dinîmizin gösterdiği insânî ve ahlâkî prensipler dâhilinde birbirimizi sevmemiz, dayanışma içinde olmamız, karşılıklı hak ve hukuk esaslarına uygun davranmamız herkesin faydasınadır. Biz ancak kardeşiz. Aynı vatanı paylaşan insanlar insâni kurallar dâiresinde milletlerine, vatanlarına bağlı olarak birbirleriyle iyi geçinmeliler. Birlikten kuvvet doğar. Bölünme ve ayrışma ancak düşmanların işine yarar. Bilhassa aralarında din, millet, dil, târih, kültür birliği bulunan insanların büyük bir dayanışma ile kardeşlik çizgisinde olması vatan selâmeti açısından son derece ehemmiyetlidir vesselam.  

O halde netice olarak diyelim ki, vatan bize emânettir, vatan bizim kutsalımızdır, onu candan öte sever ve deriz ki, ‘Vatan sana canım feda.’ Hayırlı Cumâlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi