Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Toprak ve düşündürdükleri

Toprak ve düşündürdükleri

Geçen ki yazımızda toprak dedik ondaki sırlardan bahsederken insanın bitmek tükenmek bilmeyen hırs-arzu ve heveslerine dikkat çekmiştik. Bugünkü yazımızda da aynı husûsa devam edelim istiyoruz. Bu sefer de farklı bir ahlâkî erdem ile toprağı bağdaştıracağız. Bakalım neler ortaya çıkacak. Hadi başlayalım vira bismillah:

Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’de insanın topraktan yaratıldığına dâir pek çok ilâhî beyânı (âyeti) vardır. Onlardan sâdece bir tânesini buraya almak istiyorum efendim: “Sizi topraktan yaratması O'nun varlığının belgelerindendir. Sonra hemen birer insan olup yeryüzüne yayılırsınız.” (1) (Bu konuyla ilgili diğer âyeti kerimeler: Âlî İmran, 59/ Kehf, 37/ Hac, 5/ Fâtır, 11/ Mümin, 67/ Necm, 32) İnsanın aslının toprak olduğunu belgeleyen bu âyetlerin yanı sıra farklı durumlara ait topraktan bahseden âyetlerin de bulunduğunu belirtmek isteriz.

Büyük mutassavvuf Mevlânâ Hazretleri; “‘Sizi topraktan yarattık’ âyetini duydun, işittin. Demek ki; ‘Allah da senin toprak (gibi) olmanı istiyor, ilâhî emre karşı gelme.’ Yine; Allah buyurdu ki: ‘Ey insan, dikkatle bak da gör, senin topraktan yaratılmış bedenine, rûhumdan bir tohum ektim, seni yücelttim. Sen bu toprağın tozu iken, seni üstün bir varlık yaptım. Sana akıl verdim, aşk verdim.’ Devamla; ‘Sen bir hamle daha yap da, topraklığı, yâni tevâzûyu kendine sıfat, huy edin. Ben de seni bütün yaratıklarımdan üstün kılayım.’” Der.

  Tevâzulu olmanın büyüklenmemenin güzelliklerinden bahisle Mevlânâ Hazretleri; ‘Bahar mevsiminde bir taş yeşerir mi? Toprak gibi mütevâzı ol ki, senden renk renk güller ve çiçekler yetişsin!..’ buyururlar. Şeyh Sâdî’de bu hususta; ‘Ey kardeş, sonunda toprak olacaksın! Toprak olmadan önce, toprak gibi mütevâzı olmaya bak!..’ diye hakikat adına fikirlerini serdederken tabi bizlere yine bir ibretlik hayat erdemini kulaklarımıza fısıldıyorlar. Eğer ki; ‘aslımız toprak ise övünme, böbürlenme, kibirlenme yok’ deniyor âdeta insanoğluna.

  Hacı Bayrâmî Velî Hazretleri; ‘Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne uçulur.’ Buyururlar. Dolayısıyla bugün, başkalarını hor ve hakir görme bedbahtlığına düşen pek çok insanın, bu İslam büyüklerinin kıymetli tavsiyelerini dikkate almak durumundadırlar. Günümüzde insanlar Allah Teâlâ’nın kendilerine ikrâm ettikleri akıl, zekâ, güzellik, zenginlik gibi hasletlerle övünerek diğer insanlara karşı kendilerinde bir üstünlük görüyorlar. Halbuki bugün kendinin gibi görünen o hasletler aslında yüce Yaratıcı tarafından insana imtihan edilmek üzere verilmiş emânetler olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Elbette bu yanlış hasletler, insanın dünyâsını huzursuz kılar yanı sıra kişi için ahrette de azap tecellisi olur.

Topraktan bahsediyorduk yine konumuza dönelim, denir ki şiirde insana;

‘Bastığın bu yerleri toprak deyip geçme tanı.

Düşün altında yatan milyonlarca atanı.’ Burada da farklı bir toprak hatırlatılır size-bize. O hatırlatılan toprak parçası, “vatan”dır. Toprak, her türlü verimliliğinin yanı sıra bir diğer konumda, insana vatandır ki, onun uğruna canlar fedâ edilir. Târihimiz bunun sayısız misalleriyle doludur. ‘Ey vatan (toprak), canım sana kurban’ der, bir karış toprak için canları yoluna sereriz. O zaman toprak= vatan bizim kutsalımızdır. Hâsılı;

  Aslımız toprak, neslimiz toprak, atamız toprak. Biz de; Su gibi aziz ol’ sözü vardır ya son olarak diyelim ki; Ey insan! Toprak gibi mütevâzı ol, asil ol, verimli ol vesselam.

-----------------

1- Rum, 20

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi