Nazmiye Gülbaş

Nazmiye Gülbaş

Referandum süresince hoşgörülü olalım

Referandum süresince hoşgörülü olalım

Yıllar önceydi, hangi kanaldı hatırlayamıyorum uzmanlar bir programda  ABD ile Türk seçmeninin tercih eğilimlerinin aşağı yukarı aynı olduğunu söylemekteydiler. O dönem biraz şaşırmakla birlikte şimdilerde bu tespitin doğru olabileceğini müşahede ediyorum.

Misalen Barak Obama'nın ilk seçim kampanyasını hatırlarsak, yıllardır ezilmiş, horlanmış bir halkı temsil ediyor şeklinde propagandalar yapılmış, siyahların da yönetime gelebileceği mesajı verilmişti böylece. İslam Alemi’ne verilen mesajlarda ise Obama'nın isimlerinden birinin Hüseyin olduğu, dolayısıyla Müslüman olduğu algısı oluşturulmuştu. Tam da aynı zamanlarda  Ak Parti'nin iktidara yeni geldiği yıllardı. Türkiye'de de o dönemde ezilen horlanan Müslümanlar vardı ve üzerlerinden bir de 28 Şubat geçmişti. Türkiye'de ve ABD'de ezilen, aşağılanan kitleleri yönlendirmek suretiyle üç aşağı beş yukarı aynı propaganda malzemeleri kullanıldı.

Donalt Trump'ın ABD'de seçim propagandası sırasında kullandığı seçim stratejisi ise B. Obama'dan farklı olarak ötekileştiren ve Müslümanları ve diğer göçmenleri dışlayan ve dahası Müslümanları ülkeye dahi sokmayacağını söyleyen sert bir dil kullanıldı. Aslını isterseniz kullandıkları seçim propagandası ne olursa olsun uyguladıkları politik stratejileri hep aynı oluyor ABD Başkanlarının.

Seçim propagandalarına bakarsak Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın ve Ak Parti'nin son seçimlerde ve bilhassa son iki seçim olan 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde kullandıkları politik dil ne yazık ki öncekilere nazaran daha da ötekileştiren, dışlayan bir ûsluptu.

Referandum sürecine toplumsal olarak tam manasıyla girememiş olsak da  maalesef Ak Partililerin yine aynı dili kullanma eğiliminde olduklarını gözlemlemekteyiz.  Kutuplaştıran, ötekileştiren, dışlayan ve sert bir dil kullanacaklarına dair bir strateji takip edeceğe benziyorlar. Hele ki son bir kaç haftadır kimi Ak Partili milletvekillerinin, savcıların, il, ilçe başkanlarının, Başbakan'ın hatta Cumhurbaşkanı'nın açıklamaları bunun emarelerini gösteriyor.

Seçmenin tercihine karşı tehditkâr bir dil ile ''evet' demeyenler haindir. PKK, FETÖ ile aynı görüştedir.'' demektir ötekileştirmenin adı.

Madem ki demokrasi var deniyorsa o vakit bunun gereğini yapmak dururken, sizin gibi düşünmeyen  insanları dışlamak demokrasinin neresinde yer alıyor?

Toplumsal bir sorunla karşılaşınca dayanışmadan bahsedilirken seçim ve referandum zamanlarında kullanılan bu ûslup neyin ve kimin politik stratejisidir?

''Hayır'' diyenler de ''evet'' diyenler de bu ülkenin vatandaşıdır ve en az diğeri kadar ülkesini seviyor. Ülkesini sevme noktasında kimsenin diğerini eleştirmeye, hele hele de ''hain'' damgası vurmaya hakkı var mıdır?

Farz edilim ''Hayır'' oyu fazla çıktı referandumda ve o vakit bu kadar 'hain' ne olacak peki?

Seçimlerde gelir geçer, referandumlarda... İnsansa baki değildir bu dünyada.

Allah c.c insanı  eşrefi mahluk olarak yarattı. Birbirimize hakaret ederek, dışlayarak, ötekileştirerek bir yere varamayız, hiç bir şey kazanamayız.

Zaten referandumun kazananları şimdiden belli:

- Kimseyi hain ilan etmeyenler

- "Evet" ya da "hayır"cı olup da fikrini zorla dayatmayanlar

- Propaganda esnasında kimsenin kalbini kırmayanlar - Yalan, dolan, desiseye tevessül etmeyenler

-  Sonuç ne olursa olsun olgunlukta karşılayıp "olanda hayır vardır'' diyerek Hakk'a tevekkül edenler...

İşte bunlar referandumun kazananları olacaklardır.

Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nazmiye Gülbaş Arşivi