Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Sahih ve doğru din anlayışı

Sahih ve doğru din anlayışı

Efendim bu yazımızı üzülerek belirtelim ki yeniden yayınlayacağız. Zira devam ettirecektik ama o gün Rebi’ül-Evvel ayına girdiğimizden devâmını yazamamıştık. Konu bütünlüğü açısından tekrarlayarak yayınlamak durumundayız. Bu sebeple öncelikle özürlerimizi bildirmek isteriz. Eski yazı şöyle:

Toplumumuzda sağlıklı bir din anlayışının yaşaması ve gelişmesinde Diyânet, İmam Hatip Okulları, İlâhiyat Fakültelerinin rolü büyüktür. Senelerdir ülkemizde din adına görev yapan kurumlarımızın yetersiz, eksik ve yanlı çalışmaları sonucu dînî konuları istismar eden guruplar çıkabilmiştir. Hatta son yıllarda memleketimiz mâruz kaldığı darbe girişimi ne yazık ki din adına faaliyet gösterdiğini iddia eden (!!!!) ama halkı her hususta istismar eden ve devleti ele geçirmeye çalışan hâin bir örgüt türemiştir. 250 vatan evlâdının şehid edilmesine ve binlerce gâzimizin oluşmasına sebep olan böylesi menfur hâdiselerin bir daha yaşanmaması için bu hususta yetkili kurumların çok çalışması elzemdir.

Son haftalarda Diyânet tarafından gerçekleştirilen 35. İl Müftüleri Toplantısı’nda değinilen başlıklar son derece ehemmiyetliydi. Sizlere orada tartışılan hususları ve alınan kararları duyurmak boynumuzun borcu ola diye yazımıza başlayalım efendim.

Dört gün süren toplantıda; Din İstismârı ile mücâdele, Âile ve Gençliğe yönelik Tehditlerle Mücâdele, Din Hizmeti Çeşitliliği Açısından Nitelikli Personel İhtiyâcı, Din görevlileri ve İlâhiyat Öğrencilerinin Yeterlilikleri, Dînî Hayâta Rehberlik Etme Sorumluluğu, Diyânet-İlâhiyat Perspektifinin Hayâta Yansıması, İrşad Faaliyetlerinin Etkinliği ve Verimliliği, Dînî Hayâta Etkisi Bakımından İslam Dünyâsından içinden geçtiği süreçlerle ilgili konular tartışıldı ve neticede çıkan bildirgede günümüzde vâr olan önemli gerçekler açıklandı, yapılması gereken tespitler ortaya kondu. İşte o bildirgede şunlar var:

Kitle iletişim araçlarının kullanımının her geçen gün arttığı bir dönemde, din ve irşad dili, anlam ve zerâfet boyutuyla daha önemli hâle gelmiştir. Din adına sorumsuzca sarf edilen kaba ve gelişigüzel söylemler dîne dâir farklılıkları örselemektedir. Bu açıdan, dînî konularda konuşan herkesin sahih kaynaklara dayalı bilginin yanında yapıcı, birleştirici ve kucaklayıcı bir söylemi kuşanması gerekir. Aksi takdirde, müspet hiçbir dînî içerik arz etmeyen, tekelci, yargılayıcı ve baskılayıcı bir uslûbun Müslümanlardan ziyâde İslâm’a mâl edilen bir anlayışı beslediği dikkat çekmektedir. Bu itibarla, Nebevî metodu ilke edinerek akli selim ve kalbî selime uygun güzel ahlak merkezli, yalın, saygın, hassas ve bütüncül bir üslup, dînin insanlarla doğrudan buluşmasında oldukça önem arz etmektedir. Bunun için de İslâm’ın yüce hakikatlerinin tutum, tavır ve eylem olarak aktarılmasında sorumluluk sâhibi herkese büyük görevler düşmektedir.

Modern yaşam pratiklerinin küresel etkiyle hayâtı kuşattığı, maddiyat düşkünlüğü, güç ve çıkar tutkusu, tüketim iştahı ve aşırı dünyevileşmeyle bütün insanlığın madde ve mânâ boyutunda ciddi savrulmalara mâruz kaldığı günümüzde örselenen en önemli alanlardan biri din ve dindarlık olmuştur. Şeklî dînî tezahürlerin arttığı, ibâdetlerin Allâh’a karşı sorumluluk ve kulluk bilincinin bir gereği olmaktan ziyâde, alışılmış eylemlerde bilgiyi, ihlâsı, samimiyeti, etik, estetik ve takvâyı merkeze alan güzel ahlâka dayalı bir dindarlığın ikâme edilmesi için yoğun çaba sarf etmek önemli bir şuur ve sorumluluk ödevidir.

Müslümanların inanç, ibâdet ve ahlak esaslarını, dünya görüşlerini, hayat tarzlarını ve değer yargılarını belirleme noktasında Kur’ânı Kerim’den sonra dînin ikinci temel kaynağı olan Sünnet, Müslümanların varlık, bilgi ve değer tasavvuruna esas teşkil etmektedir. Hal böyleyken bugün, Sünnet’in teşrîdeki yerini hafife alarak dînin bekâsının yapı taşı olan Kur’an-Sünnet bütünlüğü göz ardı eden, gereksiz ve faydasız tartışmalarla zihinleri meşgul ederek hikmet ve maslahatı öteleyen yaklaşımların önemli bir problem olduğu özellikle genç kuşaklarda dînin ana kaynaklarına karşı bir güvensizlik oluşturarak itikâdî savrulmalara sebebiyet verdiği ortadadır.

Bu noktada doğru dînî bilginin üretilmesi, en güzel yöntemle sunulması ve nebevî bir örneklikle hayâta rehberlik edilmesi konusunda iki önemli kurum olan Diyânet İşleri Başkanlığı ve İlâhiyet/İslâmî İlimler Fakültelerinin işbirliği neticesinde tebârüz edecek gayret ve çalışmaların, söz konusu tutarsız ve kategorik yaklaşımı bertaraf edip toplumu sahih bir tasavvur ve ortak sağduyu ile kucaklayacağı âşikardır.

Bu konuya diğer yazımızda da devam edeceğiz şimdilik hayırla kalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi
SON YAZILAR