Üç ayların ilki olan ve Rabb’i Teâlâ’nın ayı olarak anılan Receb ayının ilk haftasını geride bıraktık sevgili okurlar. Önümüzde Receb ayına yönelik üç haftamız var. Sonrası Rasûlümüzün ayı olan Şaban ayı teşrif edecek neticesinde ise ümmetin ayı Ramazan’a erişeceğiz Cenâb-ı Hak kavuşturursa. Tabi bu ayların içerisinde de elbette biz Müslümanlar için sevap ve mükâfatları bolca olan kutsal gün ve gecelerimiz var. Meselâ; Receb ayında iki kutsî kandilimiz var ki birini Cuma günü inşaALLAH idrak ettik Regâib Gecesi idi. Diğeri, 13 Nisan Cuma günü erişeceğimiz Miraç Kandili’dir. Şaban ayında ise nasipse Berat Gecesi’ni idrak edeceğiz. Ardından Ramazan ayında mübârek mi mübârek Kadir Gecesi var. 

Ne mutlu bize böylesi güzel günlerimiz var. İnşaALLAH. Bulunmaz sevap zeminleri olan bu güzel günler ve gecelerden lâyıkıyla istifâde edenlerden oluruz. Bu güzel günler tüm Müslümanların günah kirlerinden kurtulmasına ve yeniden dirilişimize sebep olsun. Bilindiği gibi üç aylar, müminlerin yüce Yaratıcı’ya en yakın olduğu bir kutsî iklimdir. Kendimizi var sayalım ki, üç aylık bir mânevî kampa giriyoruz. Bu kampta tahribâta uğrayan iç âlemimiz ihya olacak, rûhumuz dirilecek. Böylece bizi yaratan Allah Teâlâ’ya kul olma noktasında daha iyi bir kul, dünya hayâtını yaşarken de daha erdemli bir insan olacağız inşaALLAH. Gayret bizden tevfik Hz. Allah’tan. Yoksa hep söyleriz ya, emeksiz yemek, zahmetsiz rahmet olmaz. Çalışmadan, emek etmeden güzellikler elde edilemez..

Eğer Cenâb-ı Hakk’ın ayı olan Receb ayının hayırlarından faydalanmak istiyorsak ki müminsek istememiz lâzım, o zaman onlara bakmak gerekiyor. Efendim geçen hafta burada (Yozgat)  1990 senesinden bu yana Regâib gününde, “binbir hatim” merâsimi düzenleniyor câmilerde. (Ne güzel!) Günün anlam ve önemi üzerinde konuşan hoca hanım alışılmışın dışında güzel şeyler söyledi. Onların kendimce önemli gördüğüm bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum. Diyor ki; ‘Ramazana kadar Müslümanlar olarak bir arınma mevsimi var önümüzde ve 8 haftalık bir süre bizi bekliyor. Bu haftaların her birinde kendimizi Ramazana hazırlama, ahlâkımızı düzeltme ve yaşadığımız Müslümanlığımızı sorgulama adına çalışmalar yapalım. Her hafta kendimize göre belirli ölçüler koyalım ve bu hedeflere yönelik çalışalım.’ Diyor Gerçekten çok güzel ve faydalı tavsiyeler bunlar. Hz. Allah Teâlâ kendisinden râzı olsun. Bakın sevgili okurlar, Müslümanlık ne güzel o kardeşimi tanımam, bilmem ama arkasından dua ettim. İşte bizler böylesi muhteşem ölçülere sâhip bir dînin mensuplarıyız çok şükür.

Geçen sene de sizlere üniversiteleri öğrencilerimizin üç aylar münâsebetiyle hazırladıkları “zikir reçetesi”ni takdim etmiştim. Ondaki güzel tesbihatları sizlere paylaşmıştım hatırlarsanız. Zira ‘sene boyu günahlarla bunalan kalbi ancak zikru tesbihat rahatlatır’ demiştik. Onları yine diyoruz. Zikrimizi, fikrimizi, tefekkürümüzü artırarak ulu Yezdân’ın kapısına dayanalım, af ve mağfiret isteyelim. Dilimiz devamlı zikirle ıslak olsun, yüreklerimiz af ile temizlensin, ruhlarımız huzur bulsun. Şu mübârek üç aylarda şâd olsun gönüller, şenlensin kalpler inşaALLAH.

Hadi o zaman bu haftaya bir ölçü koyalım. Meselâ, bu ölçü; “niyet” olsun. Bu hafta niyetlerimizi sorgulayalım ve bozuk niyetlerimiz düzeltelim. Sabah yatağımızdan kalkarken daha başlayalım, doğru bir niyetle uyanalım yeni güne ‘euzu besmele’ ile hemen abdest alarak; ‘Ya Rabbi Sen’in ayın olan Recebin bugününü doğru değerlendirmemi bana nasip et’ diyerek başlayalım. Gün içinde icra ettiğimiz her işimizde her davranışımızda bu niyetimizi hep zihnimizde canlı tutalım ve yaptığımız her iş niyetimizle güzelleşsin, ibâdet hâline gelsin. Ne dersiniz? Bakın günün sonunda işlerimiz nasıl da bereketlenecek!