Oyy hemşire
Türkiye çirkin iğrenç, “Biz bu hale nasıl düştük” dediğimiz olaylarla her gün çalkalanıyor. Öğretmenler, doktorlar, din adamları, anneler, babalar, kokuşmuş aile manzaraları… Her kesimden, elim bir yozlaşmanın, kirlenmenin dehşeti, şoklamasını yaşıyoruz.
Komadaki hastaların mahrem fotoğraflarını çekip, sosyal medya hesaplarından paylaşan hemşire olayı da, izah ve kabul etmekte, algılamakta zorlandığımız böyle hadiselerden.
“Gençmiş, cahilmiş”. Sanırsınız beş yaşında çocuk. Gençlik mazereti her şeyi affettirmez, aklamaz.
Duyguların en yoğun olduğu, körlenmediği, sevdaya tutulabildiği, yani “hissedilebildiği” bir dönem değil midir gençlik.
Cehaletse nasıl cahillik. Mesleğin A’sını bile öğrenememiş demek ki.
“Ölmeye ramak kalanlardan bir minicik tablo” da ne demek.
Genç ve kalbi “öteki” için çarpan nice soylu meslektaşınız varken, neden bu kadar kavruk, erdemden habersizsiniz hemşire. Güçsüzlere, düşmüşlere hep bu tarz mı muameleyi müstahak görürsünüz.
Hastalar; marazlı ruhlara kesinlikle teslim edilmemelidir. Sevgi, şefkat, ille de merhamet yoksa, diğerkâm değilse nasıl vazifesini ifa edecek. Herhalde gönül(lü) olanların işidir hemşirelik.
Sergilediklerine, davranışlarına bakarsanız; kişiliksizdir bir defa. Ahlâka, insanî değerlere karşı lakaydisi son derece fazladır. Hastayı koruma, sahip çıkma, yardım, hizmet vs. görev ve sorumluluk alanına giren işlerden habersizdir.
Acımazsızca, yıkar geçer kaideleri. Kendini yasalardan muaf tutar, azâdedir, özgürdür.
Hasta, ölü, diri, beden, ruh araçtır sadece; arzu nesneleridir; hevesine eşref saatlerine sunulmuş piyonlardır, oyun taşlarıdır. Atık malzeme kadar kıymeti yoktur.
Din, ahlâk, manevî değerler, tıbbî kurallar, hiç biri, hatta kanun koyucu Tanrı, “keyfinin kâhyası” değildir.
İzleyicilerinin, şok görüntülerden uzak kalması asıl faciadır, esas günahtır. Onun için de en sarsıcı, akıl dışı, çarpık tablolar, kaygısızca kararlı ve bilinçli bir tutumla görsel iştihaya sunulmalıdır.
Vazifesini iyi yapmak değil, facebook ahalisinin beğenisini toplamak önemlidir.
İnsaniyet, güzellik paylaşımları değil; bütün suçu hastaneye düşmek olan biçarelerin en mahrem anlarının servis edildiği; fotoğrafı çeken Görkemli ve Kudretli(!) Ele mahkûm edildiği, süflî bakışlara karşı adak taşına yatırılarak karikatürize edilip, didiklendiği sefil halet-i ruhiye önemlidir.
Elsiz, ayaksız, dilsiz zavallı hastaların içinde; tamamen savunmasız baygın, kendi sorumluluğuna verilmiş, “insaniyetine(!) meslek terbiyesine ve hatta kadınlığına emanet edilmiş hemcinsleri de vardır. Erkek olsa bir derece, anlarım. Bir kadın, kadına böylesi bir zulmü, gaddarca hareketi reva görür mü?
Kendimizden pay biçelim. Mesela yoğun bakımdaki annenizin o çaresiz, himayeye sevgiye aç haliyle çıplak uzuvlarının resmini çekip, yayınlayabilir misiniz? En azından alay ve eğlence konusu yapar mısınız?
Sağlığını kaybetmiş, bakıma muhtaç yakınlarınızın insafsızca; şeref ve haysiyetini, şahsiyetini, namusunu oyuncak haline getirir misiniz? Hoşunuza gider mi?
Ortaya getirilen “çürümenin resmi” ve o gariban kişilerin, zavallıların fotoğrafları üzerinden bazı rezillerin, sapkın nazarların yaptığı pespaye yorumlar, yaşlılıktan olacak hakikaten içimi kanattı.
Senin sızlamadı mı? Allah aşkına söyle bana kimsin sen ey Hemşire!
Madem gençsin; hangi iblis tohumu yeşerdi sende; neyin filizisin evvelemirde.
Neyle düşünürsün; merkezin, hassas çizgin nerededir.
Bana yüreğinin yerini gösterebilir misin?
İstersen vicdanının fotoğrafını çek de yayınla. Gösterebilir misin ne âlemdedir, nerededir; ruhun hangi mezbelede seni bırakıp, boynu bükük terk etmiştir.
Söyle bana Hemşire! Anlat bana. İkna et Beni!
Biliyor musunuz; aslında biz o selfiede, utanç içindeki resimlerde sağlıksız kişileri değil; insanlığını kalbini keyifle yiyen ve kendini teşhir eden, ölmeye durmuş, can çekişen bir Yamyam suretini de seyretmiştik.
Lekeli fotoğraflar, günahkâr gözyaşlarına gömülsün.
Ağlayalım gel beraber kana kana ağlayalım; suda boğulalım biz, ölelim hemşire!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.