Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Nedendir Duyulmaz Mahyaların Çığlığı

Nedendir Duyulmaz Mahyaların Çığlığı

Ramazan’ın çehresine yakışan bir hususiyet de kurulan mahyalardır.

Mahyacılığın “başlı başına bir sanat, tam manasıyla bir Türk sanatı olduğunu ifade eden Selim Nüzhet Gerçek “Mahyalara Dair” yazısında bize şu bilgileri verir:

“…Evvela iki minarenin arasına birbirlerine bağlı halkalar geçirilmiş kalın bir halat veya tel gerilir. Bu halatın altında karşı minaredeki büyücek bir halkaya geçirildikten sonra uçları, birbirine bağlanmış ince bir yedek halat daha vardır(…)

Yazılacak yazı veya yapılacak şekil evvelce murabba(dikdörtgen ya da kare şeklinde) bir kâğıda yazılmış veya resmedilmiştir. Murabbalar sayesinde kandillerin yerleri tespit olunarak yukarıdan aşağıya düşen kandiller, boşluk nispetleri de muhafaza edilmek suretiyle, bir ipe yapılan ve kâğıttaki murabbalara tekabül eden düğümlere dizilir. Yedek halat çekildikçe ilerleyen halkalar, üstü kapaklı küçük tahta birer kutu içinde bulunan kandillerin asılı olduğu bu düğümlü ipleri de birer birer yürütürler. Böylece yazı veya resim kaç halkaya göre yazılmışsa o kadar halka ve kandil asılı düğümlü ip iki minarenin arasını doldurur. Yazı ve şekil vücuda gelmiş olur. Kandillerin kutuları onların kırılmasına mani olmak, kapaklar da sönmelerini temin etmek içindir.(…)

Mahyaların, hariçte kurulamayacak kadar yağmurlu ve rüzgârlı günlerde, camilerin içinde de kurulduğu vaki idi.(…) Mahyalarda evvelceleri hep dinî ibareler yazılır ve muhtelif resimler yapılırdı. Meşhur hattatların yazılarının da aynen kullanıldığı vakidir. Sonraları vecizelerden de istifade edildi. Hilal-i Ahmer ve Tayyare Cemiyetleri mahyalara mevzu teşkil ettiler. Bugün de Türk harfleriyle kurulan mahyalar umumi olarak içtimai hayatımızı ilgilendiren vecizelerden istifade etmektedirler.”(Selim Nüzhet Gerçek, Geçmiş Zamanlara Dair, Büyüyen Ay Yayınları, 2018, S.255-258)

***

Şimdi nefis bir şiirle Ramazan’ı selamlayalım.

Murat Mahya Gürses’ten “Yüreğimize Damlayan Mahyalar”

“Asıldım ben mahyalar arasında,

Zikrolundum.

Kimdim ben? neydim...

Nasıl bir şeydim...

Astılar beni mahyalara,

Asıldım, yandım, kül oldum...

Vardı bir kaç kelebek,

zde ziyama yaklaşan,

Yanacağı bile bile kanat çırpan,

Neydi bendeki bu ışık,

Bu ziya nerden geldi,

Neden mahyalarda bir hamak yalnızlığı

gerildi,

Beni kim yazdı, kim sevdi,

Kim bana göl verdi.

Asıldım mahyalar arasında,

Haşrolundum.

Ramazanlarda doğdum,

Neydi sebebim, neydi doğum.

Ben hicran dolu kayboluştum,

Kim yad etti beni,

Neydi ki bu iftar vakitleri,

Neydi sahur seherleri,

Kimdi beni oruç niyetine açan,

Kimdi kubbede bu hoş sadayı rakan,

Zakkum yalnızlığı kim farketti,

Ben değilim ki

Bir ermişin müridi.

Ya da değilim ki

Koskoca harputlu seyyid mahmud semani...

Kim beni buldu,

Kim beni mahyalara mürledi...

Asıldım ben mahyalar arasında,

Sabrolundum.

Yine okundu akşam ezanları,

Kasvet doldu içime,

lamak istiyorum,

Engel oluyor birileri,

Nedendir duyulmaz mahyaların çığlığı,

Nedendir sorulmaz

Bu yanan ışık mır,

Yoksa aşk mır,

Yanan aşık mır,

Mecnun mudur,

Leyla mır...

Dağları delen Ferhat mır,

Elbiseyi diken İdris midir,

Testereye giden Zekeriyya,

Nemrut’ta, korlara giren İbrahim midir,

Kuyulara giren Yusuf mudur,

Tecelliye gark olan Musa mır,

Beni neden astız mahyalara,

Ah mahyalar,

İftarlarda,ezanlarda,

Sabrın sonunda mahyalar...

Ben kimdim,beni kim astı mahyalara,

Beni kim halk eyledi,

Kim yükledi sırtıma bu yükleri,

Bu dağları kim verdi...

Kim dedirtti elest meclisinde

Kalu bela...

Asıldım mahyalar arasında,

Farkolundum.

Zehir zıkkım yediğim,

ları kim verdi,

Kim bol taama,

Ahsen rızka,

Şürsüz şür dedirtti...

Zemherilerde beni kim kavurdu,

Kim yüzdü derilerimi,

Kamçı kamçı kim büttü

Kasvetleri.

Yakut suda mahyalar boğuldu,

Annesiz arılara,

Boş kovanlar sunuldu...

Asıldım mahyalar arasında

Keşfolundum...

Ellerim gitmedi mi

Rahlelere,

Sonra girmedi mi

Binlerce kıymık beynime,

Kimdim ben neydim,

ffar mıydım Babil’de,

Harut muydum sihirde,

Savrulan yel miydim seherde,

Akrepler kıskacında eritti

Gerçi,

Nefesler maverasında kanattı

Hançeri...

Ben kimdim, kim astı beni mahyalara

Beni kim fehmetti,

Kardelenler içinde saklar duası,

Avuçlarında gizler

En onulmaz günahı...

Asıldım mahyalar arasında

Setrolundum...”

(Hüzeyme Yeşim Koçak, Murat Mahya Gürses; Kırgın Mağara Şarkıları, Romantik Kitap, 2014)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi