Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Proje dini oluşturmak

Proje dini oluşturmak

Türkiye’de devrim kanunları ile din red edildikten ve Halifelik ile Şeyhülislamlık makamı kaldırıldıktan sonra başıboş kalacağı zannedilen 1400 yıllık sahih İslam inancını yok etmek amacıyla iç ve dış mihraklar tarafından proje dinler üretilmeye başlanmıştır.

En son örneğini FETÖ ile gördüğümüz proje dini çalışmaları dün başlamadığı gibi bu gün de sona ermiş değildir.

Bu ülkede proje dini üretimine başlangıç maalesef devlete hâkim olan tek parti yönetimi tarafından Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluşu ile başlamıştır diyebiliriz.

Devletin dini ve dini yapıları kontrol amacıyla tekke ve zaviyeleri kapatması ile tarikatların ve cemaatların da bir süre sonra kendiliğinden kapanacağı düşüncesiyle çıkarılan kanun tüm baskı ve zulüm derecesine varan uygulamalara rağmen tam anlamı ile uygulanamamıştır.

Keza İmam Hatip Okulları ile İlahiyat Fakültelerin açılmasının altında da aynı gayeye matuf düşünceler yatmaktadır.

Devletin Dini kontrol amacıyla yaptığı düzenlemeler bir yana oluşan kısa süreli boşluklar Müslümanlar üzerinde emelleri olan iç ve dış mihrakları harekete geçirmiş ve ortalığı kerameti kendinden menkul bir sürü yapı ile doldurmaya çalışmışlardır.

Milletimizin yüz yıllardır uya geldiği sahih İslam inancından kaynaklanan feraseti üzerinde oynanan tüm oyunları geçmişte boşa çıkarmış, şimdi de boşa çıkarmaktadır.

ABD ve İngiliz kaynaklı batı emperyalizmi ve bu emperyalizmin kaynağı saldırgan Hristiyanlık öğretisini

Dünyaya hâkim kılmak isteyen evanjelist yapılar ülkemizde hemen her dönemde kendilerine hizmet edecek yapılar oluştura gelmişlerdir.

Türkiye de özellikle kanunla kendisine verilen vatandaşların dini konulardaki ihtiyaçlarını giderme ve eğitim eksikliğini giderme görevini hakkıyla yerine getiremeyen Diyanet İşleri başta olmak üzere İlahiyat Fakülteleri ve İmam Hatip camiası yurt dışı kaynaklı bu yapılara karşı gerekli dik duruşu ve tavrı gösterememişlerdir.

Bu dik duruşu gösterememe neticesinde bir taraftan toplum nazarında kabul görmeye çalışan FETÖ tipi yapılar eliyle, diğer taraftan ise özellikle İlahiyat Fakültelerinde boy gösteren Hadis ve Sünnet düşmanı kişiler tarafından Milletimizin dini duyguları yok edilmeye çalışılmıştır.

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yok edilmeye çalışılan FETÖ yapılanmasına alternatif olarak Diyanet İşleri başkanlığı eliyle ve iyi niyetle camilerde oluşturulmaya başlanacak olan gençlik yapılanması da korkarız ki aynı yapılar tarafından olumsuz yönlere sevk edilmeye çalışılacaktır.

Diyanet İşleri Başkanlığının bunca geçen zamana rağmen kendi imam ve müezzinlerini bile eğitememiş olması bir yana mezhep ve meşrep düşmanı vahhabi zihniyetli kişilerin son zamanlarda mihraplarda görevlendirilmeye başladığını gördükçe, gençlerimizin geleceği adına çokta umutlu olamıyoruz.

Diğer taraftan ise İlahiyat Fakültelerine çöreklenen Sahih Sünnet ve Hadis düşmanları ile Mezhep ve meşrep münkirlerinin camilere davet edilen gençlere yönelik bir takım girişimlerinin olmayacağını da söylemek saf dillik olur.

Başka bir açıdan ise FETÖ üzerinden yapılan tartışmaların FETÖ ye münhasır olması gerekirken bir noktadan emir almışçasına Türkiye’deki tüm cemaatlere sirayet edecek şekilde yapılması yeni bir algı yönetimi olarak alınmalıdır.

Bu yeni algı yönetiminin tabir caiz ise geçmiştekiler gibi ıskalanmaması gerektiğini düşünüyoruz.

Aksi durumda FETÖ’nün ikinci veya üçüncü dalgası gelecek derken yeni algı yönetimleri ile çok daha farklı savrulmalar yaşamamız kaçınılmaz olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi