Oruç sevdâsı, bambaşka bir sevdâdır
Yine mübârek bir Ramazan ayının, sevâbı bol bir Cumâ gününde, Hz. Mevlânâ’dan güzel fikirlerle sizlere seslenmek istiyoruz efendim. Sene boyu özlemle beklediğimiz değerine paha biçilmez Ramazan ayımızı yarıladık. İçimiz biraz hüzün dolu ama üstad diyor ki, ‘Oruç bambaşka bir sevda;
‘Artık, ekmeğe karşı ağzını kapa, tatlı oruç geldi. Şimdiye kadar, yemenin, içmenin hünerini gördün. Şimdi de orucun hünerini seyret!
Oruç, Meryem oğlu İsa’ya zemzem oldu. Oruç yolculuğuna çıktı da dördüncü kat göğe yükseldi.
Kuşların kanat çırpmaları nerede, meleklerin kanat çırpmaları nerede? Kuşlar yem için kanat çırparlar, melekler ise oruca doğru uçarlar.
Orucun bazı zorlukları varsa da, yüzlerce çeşit hüneri de vardır. Oruç sevdâsı bambaşka bir sevdâdır.
Oruç, çarşafa girmiş, kendini gizlemiş bir güzeldir. Çarşafını aç da onu seyret; o ne kadar güzelmiş!
Boynunu inceltir ama, seni ölümden emin eder. Mide dolgunluğu, rahatsızlığı, fazla yiyip içmeden meydana gelir. Oruç ise seni mânen mest eder.
Otuz gün ramazan denizinde bir baştan bir başa, bir uçtan bir uca yüzer durursun. Sonunda oruç incisi elde edersin.
Şeytanın bütün hileleri, tedbirleri, bütün okları, oruç kalkanına çarpar, kırılır.’ (Divân-ı Kebir"den Seçmeler, cilt: III, gazel no: 1155)
İzahat kısmına geçelim;
‘Yemeğe ağzını kapa.’ Şimdiye kadar ne kadar hata-kusur işlediysen, hepsine bir tövbe ile giriş yap ve artık o günah yollarını kapat. Bugüne kadar o günahlar, sana bir şey kazandırmadı, aksine kaybettirdi. Peki ya, yemek sana gafletten başka ne verdi? Gafletten kurtulmak için yemeği bırak, azaptan kurtulmak için günahı bırak. Eğer ki yalnızsan, yalnızlıktan kurtulmak için insanları bırak.
‘Oruç, Meryem oğlu İsâ’ya zemzem oldu.’ Meryem’in oğlu doğdu, oruç annesine farz oldu. Bu çocuk neyin, nesi? Diyenlere, İsâ’yı gösterdi. İnsanlar dediler ki, ‘Sen bizimle alay mı ediyorsun, o çocuk nasıl konuşsun?’ Halbuki İsâ zemzem gibi akarak, gönüllere hitap etti. Ve oruç yolculuğuna annesiyle berâber çıktı, bu yolculuk, 4.kat semâda son buldu.
‘Kuşların kanat çırpmaları nerede?’ Herkesin meyli neye ise, ona göre kanat çırpar. Kuşların meyli yeme iken, meleklerin meyli sevap olabilecek her türlü şeyedir. Peki, senin meylin neye? Eğer sen oruç yolunu tutarsan, meleklerin sana doğru kanat çırptığını görürsün. Lâkin dikkat et, oruç derken yemekten kesilmek değildir istenen. Asıl yalan, gıybet, kin ve öfkeye oruçlu olmak gerektir. Dikkat sakın günaha kanat çırpma, meleklerin sana olan meylini kesme.
‘Oruç sevdâsı başkadır.’ Pek tabi her işin zorluğu vardır. Ancak her zorlukta bir huzur ve sekînet vardır. Sen oruçtaki zorluklardan sızlanırsın, ama o bak ki seni, ‘ahseni takvim’ yâni ‘en güzel kıvam’a getirdi. Sen de ‘ahseni takvim’ olunca, oruçta ne güzellikler varmış diye ona sevdâlandın. Unutma sevdâya düşene, yemek-içmek yoktur. Sevdân mübârek olsun.
‘Oruç, çarşafa girmiş bir güzeldir.’ Oruç, örtünün altında gizlidir. Onu bulabilmek için örtüyü açman gerek, lâkin o kapı açlık ile açılır. Sen bedenini doyurup, rûhunu aç bırakırsan, o örtü açılmaz. O halde örtüyü açmak için bedenini aç bırak, rûhunu doyur ki, çarşafın altındaki târifi imkansız güzellikleri görebilesin.
‘Oruç, senin boynunu inceltir ama seni ölümden emîn eder.’ Oruç, senin tâbirinle yok oluş, bitiş değildir. O oruç, seni ölümden emin kılar. Sen diri iken, seni öldü bilseler, ne olur? Sen mânevî ölümden emin olmuşsun. Mânevî ölüm olmasın diye mideni boşaltmışsın.
‘Otuz gün Ramazan denizinde yüzersin, sonunda oruç incisini elde edersin.’ Hiçbir inci bir günde bulunup, gün yüzüne çıkmaz, incinin çıkarılması emek ve gayret ister. Eğer açlığa sabredersen, kim bilir içinde ne inciler ortaya çıkıp saçılacak. Önce denize gir, yüzmeyi öğren sonra inciyi aramaya başla. Deniz İslam’dır, yüzmek ise ibâdetler, namaz, oruç, zekat, hac gibi. İnci de, cemâle ermektir. İbâdet denizinde yüz ki, inciyi bulasın.
‘Şeytanın hileleri oruç kalkanına çarpar.’ Sen oruç tutarken, nasıl tutacağım, nasıl bir yol izleyeceğim diye, sakın korkma. Sen yeter ki, niyet et. Rahman seni korumasına alıp, şeytanın her türlü hilesinden korur, Çünkü sen, oruç gibi bir kalkan ile yoluna devam etmektesin. Oruç öyle bir kalkandır ki, hiçbir kurşun yâni vesveseler, günahlar ona işlemez, erişemez. Erişse bile o kalkanı delmeye gücü yetmez, hatta kendisi kırılır.
Efendim bugün de, derin mânâlara hâiz bu güzel dizelerin sonuna geldik. Hayırlı Ramazanlar, Cumânız mübârek olsun.
Not: Mesnevi dizelerinin şerhinde kıymetli hocam Yasemin Yazgan’ın anlatılarından istifâde edilmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.