Efendim güzel günler içersindeyiz. Önce 86 yıllık rüyâmız gerçekleşti hamdolsun, Ayasofya’nın açılış gününü gördük. Doğrusu târihi bir gündü. Ne mutlu bizlere! Tabi karşıt sesler de çıktı hem içerden hem dışarıdan. Onlar homurdanadursunlar; ‘Atı alan Üsküdar’ı geçiyor. Bu saatten sonra Türkiye’miz âdeta şahlanan bir at gibi, durdurabilene aşk olsun. Devletimizi, milletimizi böylesi onurlu kılan devlet büyüklerimizden Rabb’im ededen, dâimen râzı ve hoşnut olsun.

İkinci husus güzel günler içindeyiz dedik, işte Zilhicce ayının her biri birbirinden değerli günlerindeyiz. Bilhassa ilk on gün sanki, ‘küçük bir Ramazan’ gibi. Bugünlerde yapılan her hayırlı iş çok kıymetli. Zilhicce günlerinin ehemmiyetini geçen yazımızda belirtmiştik. Önümüzde perşembe günü Arefe günü, değerli bir gün olarak bizi bekliyor. Senenin en faziletli günüdür Arefe günü. Peygamber aleyhissalâtu vesselam bu günü oruç tutmayı tavsiye etmiştir. ‘Arefe günü tutulan oruç, geçmiş ve gelecek senenin günahlarının affına vesiledir.’ Buyuruyorlar. (Buhârî, Ebû Dâvud, Tirmîzî, Müslim) İnşaALLAH bizler de tutma çabasında olalım.

Diğer bir husus bu mübârek günlerde Müslümanlar için kutsal ‘Hac’ ve ‘Kurban’ ibâdet günleri ifâ edilmesi görevi bizleri bekliyor. Hac, âdeta bir ‘mahşer provası’ olan Müslümanlar için farz bir ibâdettir. Bu güzel ve aynı zamanda zorlu ibâdet mümini ahretteki diriliş ve toplanmaya hazırlar. Dünyânın dört bir yanından akın akın gelen Müslümanlar Kabe’de ve diğer kutsal mekanlarda cem olurlar, toplanırlar, hep berâber ‘ben’likten çıkıp ‘biz’ olurlar. Makam ve rütbesi ne olursa olsun o kutsal mekanlarda herkes sâde bir kul’dur. Bu ne muhteşem bir duruştur!

Cenâbı Hak kutsal kitâbında: “Yoluna gücü yetenlerin evi (Kâbe’yi) Hac ve ziyâret etmeleri, insanlar üzerinde Allâh’ın bir hakkıdır.” (Âli İmran, 97) buyuruyor. Dolayısıyla Müslüman olmanın beş esâsından biri olan Haccın İslam’da önemi büyüktür. Nasıl yapılacağını dînimizin rehberi Peygamber aleyhisselam bizlere bildirmiştir. Bu konuda Rasûlullah aleyhissalâtu vesselam; ‘Kim Allah için hacceder de (bu esnâda, Allâh’ın rızâsına uymayan) kötü söz ve davranışlardan sakınırsa, (kul hakkı müstesna) annesinin onu doğurduğu günkü gibi (günahlardan arınmış olarak hacdan) döner.’ (Buhârî, 4) buyururlar. Ne mutlu bize!

Bir başka konu, yine bu güzel günlerde Müslümanların diğer esaslarından biri olan ‘kurban’ ibâdetinin ifâsıdır. Bilindiği üzere kurban, belirli vakitlerde, belirli şartları taşıyan hayvanları usûlüne uygun olarak sırf Allah Teâlâ’ya yaklaşmak ve O’nun emrine uymak maksadıyla boğazlanarak yerine getirilen bir ibâdettir. İnsanlık târihi buyunca bütün dinlerde mevcut olan bu ibâdet bizde de vâciptir. (Mâide, 27/ Hac, 34/ Kevser, 2 ) Rasûlî Ekrem Efendimiz aleyhisselam’da; ‘Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse, bizim mescidimize yaklaşmasın’ buyurmuşlar ve kendileri de bu ibâdeti hiç terk etmemişlerdir. Kurban ibâdeti insanı cimrilikten kurtarır, paylaşma zevkini tattırır, kardeşlik bilincini diri tutar. Tabi söyleyecek çok şey var, sâdece bu kadarla iktifa edelim.

Son olarak da ‘Bayram’ husûsuna değinmek isteriz. Yüce Allah Azze ve Celle’nin verdiklerine şükür ve hamdin neticesi olan sevinç ve neşe günleri olan bayramlar biz Müslümanlar için ne mutlu günlerdir! Bütün Müslümanlar derin huzur ve huşû içinde birbirleriyle bayramlaşırlar. Mezarlıklar ziyâret edilir, büyüklerin elleri öpülür, fakir ve düşkünler görüp gözetilir, sadakalar verilir, küçüklerin gönlü hoş edilir. Bu arada Arefe günü sabah namazından, bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar tam 23 vakit farz namazların arkasında ‘teşrik tekbirleri’ getirilir. Bu huşû dolu ibâdetler hep biz Müslümanlar için… Güzel dînimizle ne kadar öğünsek azdır.

Sevgili okurlar şimdiden önümüzdeki bütün kutsî günlerimizi en kâmil şekilde ifâ etmenizi, en âlî kazançlarla bu günleri değerlendirmemizi Kâinâtı Eşsiz Sâhibinden niyaz ediyor ve ‘Kurban Bayramı’nızı mübârek ediyoruz, efendim.

Nurten Selma ÇEVİKOĞLU