Nişan
Aynada gördüğü; erdemini, mefkûresini, vatanını, milletini, üst düzey devlet adamlarını satan bir casus değildir.
Kan dökülmesini önleyecek, barış havarisi olacaktır. Babası, Filistin ileri gelenleri hep yanlış hareket etmektedir. Giderek İslâm dini, Kur’an mesajları sorgulanır ve hadiselerden, kaderden, kem talihten sorumlu tutulur.
İsrailliler güler yüzlüdür, medeni, sevecendir. En azından temas kurduğu insanlar böyledir.
En gizli sırları ortaya dökerken, İsrail’e hizmet ederken, düşmanın değil Filistin’in hâdimidir. Vampirlerden halkının hayatını kurtarmaktadır. Ve kurtarıcı edası taşır.
İsrail’e verdiği her isim, adrese sevinmektedir. Hıristiyanların Allah’ı, Müslümanların ki gibi şiddet yanlısı, sorgulayıcı değildir. Yumuşak bir Tanrı’dır.
Düşünceleriyle birlikte inancı da değişir. Artık hızlı bir Hıristiyan’dır. Kendi halkının liderlerini kıyasıya eleştirir. Hıristiyanların, Yahudilerin yaptığı katliamlardan habersiz gibidir. Bütün kötülükleri İslâm’ın hanesine yazar.
Bir kitap yazdırılır ve ödül verilir kendisine. Bizdeki ödüller gibi. Kendi değerlerinizin en hızlı düşmanı olacaksınız. En şiddetli, usturuplu söven göze girecek, bedeli tez vakitte ödenecektir.
Düşman namına planlar yapıp, lider babasının yanına yaklaşıp, onu korur görünür, başkaları namına veri toplarken hiç utanmaz.
Halkı bir bir öldürülürken, “barış geleceği” teselliyle susturur vicdanını. Bir yandan da Hz. İsa’ya övgüler düzer. “Bir karış toprak uğruna” diyerek şehitlerini, toprakları uğruna dökülen teri, emeği ve akan kanı küçümser.
İntihar eylemcilerine karşı çıkmak, bazı hataları tenkit etmek, yürütülen siyasete muhalif olmak, eleştirmek başkadır. Halkına en ağır hakaretleri, zulmü reva görenlerin tekliflerini kabul edip, en iğrenç şekilde milletini, en sevdiklerini kandırarak, bilgi satmak, iki yüzlülük, döneklik ve ihanet etmek ayrıdır.
Gafletimizi, manevî kayıplarımızı gösteren hazin bir örnektir ve ne yazık ki İslâm Âleminde “madalyalı, nişanlı” niceleri vardır.
…
24 Şubat, 2010 tarihli dikenli bir haber, ntvmsnbc’den:
“Tel Aviv- İsrail’in Haaretz gazetesi, Hamas’ın kurucularından ve önde gelen isimlerinden Şeyh Hasan Yusuf’un oğlunun yıllarca, İsrail’in iç güvenlik servisi Şin Bet (Şabak) için çalıştığını yazdı.
Haaretz, Batı Şeria’daki Hamas liderlerinden Şeyh Hasan Yusuf’un, Hıristiyanlığı seçen oğlu Musab Hasan Yusuf’un, örgüt içindeki en önemli kaynaklarından biri olarak ve 10 yıldan fazla süreyle Şin Bet’e hizmette bulunduğunu öne sürdü.
Musab Hasan Yusuf’un, İsrail’e verdiği istihbaratla birçok hücrenin ortaya çıkarılmasını sağladığı, ayrıca onlarca intihar eylemiyle suikast girişiminin de önlendiği ifade ediliyor. (…)
Halen 32 yaşındaki Musab, 10 yıl kadar önce Hıristiyanlığa yöneldikten sonra, 2007 yılında Batı Şeria’yı terk ederek ABD’ye gitmişti. Musab halen Kaliforniya’da yaşıyor.
Hatıralarına göre Musab Hasan Yusuf, Şin Bet’in Hamas liderliği içindeki en önemli kaynaklarından biri olarak değerlendirildi ve kod adı da “Yeşil Prens” oldu.
İkinci intifada döneminde, Musab Yusuf’un Şin Bet’e sağladığı istihbaratla, İsrailli hedeflere yönelik intihar eylemleri planlamaktan sorumlu görülen birçok üst düzey Filistinli’nin tutuklanmasının sağlandığı; bunlar arasında Hamas’ın Batı Şeria’daki askeri komutanlarından İbrahim Hamid, El Fetihli Tanzim lideri, halen İsrail’de cezaevinde bulunan Mervan Barguti, yine Hamas’ın önde gelen isimlerinden, cezaevindeki Abdullah Barguti’nin de yer aldığı belirtildi. (…)
Musab Hasan Yusuf, Kaliforniya’dan telefonla Haaretz’e yaptığı açıklamada, “Keşke şimdi Gazze’de olsaydım. Üniforma giyerek, Gilad Şalit’i kurtarmak için İsrail’in özel kuvvetleri arasına katılırdım” dedi.
Musab Hasan Yusuf, “Orada olsaydım yardımcı olabilirdim. Önde gelen teröristleri yakalamak için tutuklamalarla ve soruşturmalarla çok vakit yitirdik. O yakalananların hepsi şimdi Şalit karşılığında serbest bırakılmak istiyor. Bu yapılmamalıydı” ifadesini kullandı.
Yusuf’un 1996’da, Hamas’ın yönetimine sızmak için kendisini ele geçirmek isteyen Şin Bet ajanları tarafından yakalandığı, Şin Bet’in bu konudaki çabalarının başarılı sonuç verip, Yusuf’un 1997’de cezaevinden salıverildiği kaydedildi.
Yusuf’la ilgili olan, artık güvenlik hizmetinde bulunmayan görevlinin de “Yusuf’un, hayatları kurtarmak istediği için İsrail’le işbirliğine gittiğini” söylediği belirtildi.
Yusuf’un anılarının bulunduğu kitapta adı Yüzbaşı Luay olarak verilen görevli, “Birçok kişi hayatını Yusuf’a borçlu ve bundan haberleri de yok” derken, Yusuf’dan çok daha az şey yapanların İsrail güvenlik nişanı aldığını söyledi ve “O bunu kesinlikle hak ediyor” diye konuştu.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.