Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Kültür ve sanat

Kültür ve sanat

Senelerdir Batı’dan entegre edilen sistemlerle idâre ediliyoruz. Yetişen nesil ortada! Üretmeyen, çalışmayan, oturduğu yerden kalkmak istemeyen, bir tuşla emek etmeden her şeye ulaşan, alın teri dökerek istediğini alma gerçeğinden tamâmen uzak yaşayan bir nesil çıktı karşımıza. Yanı sıra bencillik, değer tanımazlık, sevgisizlik hat safhada. Kültürümüzden hızla uzaklaşma da sıkıntılı bir başka problem.

Ancak son yıllarda akıllı tahtalar, hazır kitaplar, tabletler en son imkanlar gençlerin önüne sunularak onlara âdeta; ‘Yeter ki siz çalışın hem kendinize ve ailenize hem de vatana-millete hayırlı bireyler olun’ deniyor. İnşaALLAH olsun diye ümitliyiz. Tabi eğitim uzun soluklu bir atılım zaman ve süreç istiyor.

Şurası bir gerçek ki, senelerdir peşinde koştuğumuz Batı ve değerlerinin bize bir şey vermediği kendi yetenek ve kâbiliyetlerimizi geliştirici bir çap sunamadığı gâyet açık ve nettir. Şimdiye kadar insanımıza; ‘sen bir şey yapamazsın buna ne zekân ne de imkânın müsait’ diyerek âdeta milletimizin çocuklarına bir ‘aşağılık kompleksi’ enjekte eden mevcut Batı eğitim sistemi mutlaka sil-baştan yenilenmelidir, diyoruz. Böyle bir girişten sonra;

Bugün biz ‘kültür ve sanat’ konularına değinmek istiyoruz efendim.

Kültür deyince ne anlamalıyız önce ona bakalım; kültür, bir milletin maddi ve mânevî değerlerinin bütünüdür. Biraz daha açacak olursak milletlerin târih boyunca geçmişte yaşayan din, dil, inanç, bilgi, düşünce ve töresel birikimleridir, diyebiliriz. Toplumda yaşayan değerler birikiminin yâni geçmiş mirâsın bozulmadan hatta geliştirerek bir sonraki kuşağa aktarılması olayı târihsel bir sorumluluktur. Bunda herkesin katkısı olmalıdır. Zira toplumlar kültürel değerleriyle varlıklarını devam ettirirler.

Sanat bunun neresinde o zaman? Yine önce sanatı târifle başlayarak ilerlersek konu daha net anlaşılacaktır kanaatindeyiz. Sanatın pek çok târifi yapılmıştır. Biz de araştırmaların gösterdiklerinden özetlediğimiz kadarıyla şöyle söyleyebiliriz; sanat, yaratıcılığın, hayal gücünün, değişik kâbiliyet ve yeteneklerin farklı biçimlerde kendine has yöntemlerle açığa vuruşlarıyla ortaya çıkanlardır. ‘Sanat, dünyâyı anlamanın çok yönlü ifâdelendiriliş biçimidir’ deniyor. Güzel bir tanımlama bize göre de. Yanı sıra sanatta güzellik, estetik ve görsellik hâkimdir. Pek tabiî ki bu kavram kişilere, toplumlara göre değişiklik gösterir. Sanatta duygusallık ve paylaşımcılık hâkimdir. Sanat eğer pozitif anlamda kullanıldığında insanlığın gelişimine olumlu katkı sağlar. Ayni zamanda sanat toplumlar arası iletişim kurmada hatta kültürel köprü olma vazifesi yapar, dersek abartı olmaz. Sanat ister istemez içinde yaşadığı çevrenin etkisinde olur.

Ancak günümüzde sanat tamâmen nefse hitap eden her türlü değer tanımanın dışında son derece yoz bir mantıkla icra ediliyor. Ve yine günümüz ağzıyla konuşulduğunda çağdaş sanat, modern sanat, soyut sanat, toplumsal sanat, görsel sanat, kavramsal sanat, soyut sanat gibi tanımlamaları mevcut. Son yıllarda bu tanımlamalara muhafazakar sanat ve siber sanatta eklendi. Maalesef bâzı şeylerin hakiki tanımları yapılamadığından böyle eklentiler yapmaya muhtaç kalınıyor.

Aldıkları eğitimi tüm gücüyle, kadim kültürel dinamizm varlığını elinde tutanları yıkmak için harcayan yeni nesil sanatçıları (!!!), ne yazık ki bugüne kadar Yunus Emre gibi, Itrî gibi, Sinan, Şeyh Gâlip gibi değerleri üretememiştir. Sözüm ona günümüzde sanatçı olduğunu iddia eden zavallılar, şimdiye kadar bütün zekâ ve enerjilerini öz değerlerine savaş açmakta tüketmişlerdir. Bu körü körüne bir gidiştir ve çıkmaz yoldur. Nitekim tıkandık işte gitmiyor, sanat alanında ilerlemiyoruz hani dünya çapında yetişen bir sanatçımız var mı?

O halde pek çok yerde sayısız hatâlar yapıldı. Bu tıkanıklığın önünün açılması gerekiyor.

Ekonomik ve teknolojik sahada Türkiye hızla ilerlerken ülke en ileri Avrupa ülkelerinin hayat standartlarını yakalama çabasındayken kendi silahlarımızı kendimiz yapabilecek konuma gelmişken maalesef, ‘kültür ve sanat’ yönüyle, ‘eğitim ve öğretim’ yönüyle maalesef mesafe kat ettiğimiz söylenemez. ‘Kültür ve sanat’ adına yüzleri güldüren ‘Diriliş, Filinta, Yunus Emre’ gibi dizilerin dışında bir adım ilerlenemedi. Bu inkar götürmez bir gerçektir. Bunun faturası da en çok gençlere çıkıyor. Nasıl mı? Onu da diğer yazımızda işlemek istiyoruz efendim müsâdenizle. Şimdilik kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi