Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Kötü Ahlaklı Kişilerle Mücâdele -1-

Kötü Ahlaklı Kişilerle Mücâdele -1-

İnsanların yanlış tutum ve davranışları neticesinde kötülükler gelişir. Kötülükleri genelde kötü ahlak sâhibi kişiler işler. Öz itibârıyla kişinin bizzat kendisini ve iletişimde olduğu diğer kişilerin haysiyetini zedeleyen, rûhi dengesini bozan, kişiye ve çevresine zarar veren, insanları acı, üzüntü, elem ve kedere sevk eden tüm davranışlar kötü diye bilinen yerilen davranışlardır.
Kötü ahlâkın içine neler girer diye düşünüldüğünde tüm iyi davranışların tersi olan davranışlardır diyebiliriz. Örneğin namuslu, âdil, dürüst olmak, sözünde durmak, tevâzu sâhibi ve alçak gönüllü olmak, emânete sâdık kalmak, hoşgörülü ve affedici olmak, güzel sözlü ve tebessümlü olmak vs. güzel ahlak özellikleri olarak sayılabilir. Bunların tersi işlendiğinde kötü ahlâki vasıflar ortaya çıkar. Örneğin başkalarını çekiştirmek(=gıybet), çekememezlik(=haset), gösteriş(=riya) sâhibi olmak, cimrilik, kovuculuk yapmak, iftira etmek, yalan konuşmak, insanları küçük görmek, kibirlenmek, zan yürütmek, bozgunculuk çıkarmak, savurganlık yapmak, başkalarını küçük düşürmek, yaptığı iyiliği başa kakmak, içki-kumar-fuhuş müptelâsı olmak vs. kötü ahlâki özelliklerdir. Bütün bu çirkin davranışlar kutsal kitap Kur’ânı Kerim’de yerilmiş ve yapılmaması için insanlar uyarılmıştır. Meselâ: “(Ey Rasûlüm!) Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği sürekli olarak önleyen, saldırgan, suç işleyen, çok yemin eden, aşağılık zorbaya, bütün bunların dışında bir de soysuzlukla damgalanmış hiçbir kimseye, malı ve oğulları vardır diye uymayasın.” (1) Âyette bahsedilen vasıflar yerilen, istenmeyen davranışlardır. Bunlar bizim yakınlarımızdan veya uzağımızdan her kimde varsa onlara uyulmaması isteniyor. Hem de bizzat peygamberin kendisine geliyor bu uyarı tabi ki ardından da bizlere.
İnsanlar etraflarında ilişki içinde bulunduğu kişilerden, bu en yakını olan eşten, çocuklardan, yakın akrabâlarından, dostlarından kötü, çirkin ve yerilen ahlâkî davranışlarla karşılaşabilir. Haksız bir davranışa mâruz kalabilir. Hiç sebepsiz yere insanlar sırf kendi bencilliklerinden kişinin üstüne gelebilir. Bu ve benzeri sebeplerden kişi zulme uğrayabilir, mazlum konuma düşebilir. Âdâletsiz tutumlarla karşılaşabilir. Sinirli, aksi, asabi, geçimsiz insanların tafralarına katlanmak durumunda kalabilir. İftiraya uğrayabilir, hakkında yalan-yanlış şeyler söylenebilir, hırsızlıkla suçlanabilir. Bu sıralamaya olabilecek birçok şey daha eklenebilir. Bahsedilen çirkin ve menfi davranışların biri yâhut birkaçı insanın başına gelebilir. İşte bunlar gerçekten kişi için üzüntü, huzursuzluk, elem ve keder sebebidir. En yakınından, en uzağına kişinin karşılaştığı kötü insanlar ve onların yaptığı kötü davranışlar insanların üzülmesine sebep olur bir de bu sıkıntılar insanların hiç beklemediği kişilerden gelirse, kişide üzüntünün de ötesinde yıkılmalar olabilir
Böyle durumlarla karşılaşan kişiler bilmeliler ki kötü söz ve kötü davranışlar ancak sâhibine aittir. Kişiler ortaya koydukları davranışlarla kendi kimliklerini sergilerler. Kişi neyse gösterdiği de, söylediği de odur. Yine kişi aynaya bakar kendini görür. Kendisi neyse karşısındakini de kendisi gibi sanır. Aslında çirkin davranışlarıyla kendini ortaya çıkarıp ne olduğunu belli eden kişi hiç belli etmeyenden daha iyidir. Böyleleri kötülerin iyisidir. Bâzıları gizlice fark ettirmeden can yakarlar. Sahtekarlık yaparlar. Neyi, ne zaman, nerde, ne yapacağı belli olmayan sinsi kişilerdir bunlar ve diğerlerine oranla daha tehlikelidir. Şirretliklerini hemen ortaya dökenler en azından net ve açıktırlar. Ona tedbir alabilirsin, uygun zaman ve zeminde uyarırsın baktın olmuyor susar, sessiz kalır, ‘selam’ der geçersin. Kutsal kitâbımız Kur’ânı Kerim’de: “Rahmânın kulları ki, yeryüzünde vakar ve tevâzu ile yürürler câhiller kendilerine (hoşa gitmeyecek) laflar attığı zaman ‘selam’ derler.(geçerler)” (2) âyette bahsedildiği gibi âdeta; ‘sen yoluna, ben yoluma’ der geçersin. Ama içindeki çirkinlikleri bastırıp gizleyenler, kişiler için daha zordur.
Hoşlanmadığımız davranışların benzerlerini biz de sergilersek aynen o yerilen kişilerin seviyesine düşmüş oluruz. Hz. Ali Efendimizin (r a) çok hoşa giden bir hakikatli sözü vardır; ‘Alçakça söylenen söze karşılık verme, onda onun niceleri vardır.’ Herhangi bir münakâşa hâlinde yakışıksız söylenen çirkin bir söze karşılık siz de ayniyle mukâbele ettiniz, farz edelim. Sonra o size, tekrar siz ona, o size yine siz ona, ne olur bu karşılıklı atışmanın sonu ancak kavgaya varır. Bu da tasvip edilen bir davranış modeli değildir. Toplumda yerleşik güzel bir söz vardır; ‘Edepli edebinden susar, edepsiz de benden korktu sanır.’ Çirkin konuşan kötü sözlü insana cevap vermeyip susmak, muhatap almamak, onun seviyesine düşmemek en doğru olandır. Varsın o nasıl anlamak istiyorsa öyle anlasın. İnanan kişi ‘selam’ der geçer ve ‘kâfirun’ sûresindeki gibi ‘senin fikrin sana benimki de bana’ der.
Devam edeceğiz efendim şimdilik hayırla kalın.
----------------------
1- Kalem, 10-14
2- Furkan, 63
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi