İslamofobi Üzerine -1-
Özellikle Avrupa ve ABD’de hızla yükselen ve dünyânın diğer ülkelerine de sıçrayacağından endişe edilen İSLAMOFOBİ (İslam korkusu) üzerinde yazalım diye istiyoruz bugün efendim. Özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra daha bir artan İslam düşmanlığının nasıl geliştiğini, nereye gittiğini, hangi ülkelerde ne gibi gelişmeler gösterdiği konularında, araştırmaya dayalı bilgileri sizlerle paylaşalım diye arzu ediyoruz.
Geçenlerde Kazakistan’ın başkenti Astana’da gerçekleşen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı (AGİT) toplantısında yaptığı konuşmasında tüm dünyâda yükselen İslamofobi’ ye dikkat çeken Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL şöyle dedi; ‘Demokrasinin korunması, hukûkun üstünlüğü, temel hak ve özgürlüklerin sürekli dikkate alınması gerektiğinin altını çizdi. Yabancı düşmanlığı, İslamafobi, anti-semitizim, ayrımcılık, ırkçılık, gibi konular toplumlar arası çatışmalara sebep oluyor. Bu sorunlar için hepimiz çalışmalıyız. Bu konunun çözümü için Türkiye özel önlemler alıyor. Diyaloğu her zaman öncelikli tutmalyız.’
Hakikaten de eskiden İslam düşmanlığı bu kadar yaygın değildi. Son günlerde Müslümanlara yapılan saldırılar, Câmi minârelerine yapılan müdâhaleler, Burka yasakları, Almanya’da yapılan ev kundaklamaları gibi çirkin fiiller çoğalmakta. Meselâ, tüm dünyâda özgürlükler ülkesi diye tanınan ve Avrupa demokrasisinin örnek ülkesi Hollanda İslamafobik düşüncelere sâhip bir parti meclise 20 sandalyeli vekil gönderdi. Zâten İslam düşmanlığıyla ünlü hele son günlerde ülkemize düşmanlığıyla da meşhur olan Fransa’da 5 milyonluk nüfus için sâdece 2 bin kadının giydiği burkanın yasaklanması için yasa çıkarıldı ardından ayni şeyi Belçika gerçekleştirdi. İsviçre’de sâdece 4 tane Câminin minâresi için referandum yapıldı ve orada da ırkçılar kazandı. Danimarka’da 1970’ten bu yana kurulu partilerin liderlerinde İslâm’a saldırıcı şu çok çirkin ifâdeler sarf edildi. ‘İslam bir din değil. Sâdece dünyâyı mahvetmek isteyen bir harekettir.’ Yine başka bir lider, ‘İslam Avrupa’nın yeni vebâsı ve terör dîni’ olmakla suçlanıyor. Avusturya’da partiler İslam karşıtlığına kayıyor. İsveç’te ırkçılar ilk kez meclise girdi. İşte bu şekilde artan İslamafobi Avrupa Konseyini de endişelendiriyor.
Selçuk Gültaşlı’nın yaptığı ‘Avrupa İslamafobi kıskacında’ isimli araştırmasında şu önemli bilgiler kaydediliyor: ‘Avrupa’da ırkçı partilerin asgari müştereği olan anti-semitizm yerini İslamafobiye bırakıyor. Neo-ırkçılar, Yahudileri çok sevdiklerini her fırsatta dile getiriyorlar. Artık ırkçı partilerin hedefinde İslam var. Geçen aylarda Avusturya’da yapılan “ırkçı partiler” zirvesinde olduğu gibi İslamafobik partilerin bir diğer “azâmi müştereği” Türkiye üyeliğine karşı çıkmak. AB, Türkiye’nin muhtemel üyelik tarihi ile ilgili târih vermeye yanaşmazken İslamafobik partiler, Ankara’nın kulübe girişi için bütün Avrupa’da referandum yapılması için mücâdele başlattı. İnsanlık târihinin en büyük zulümlerinden birine daha 65 yıl önce mâruz kalan Yahudi liderlerin İslamafobik faaliyetlere destek verdiği gözlemleniyor.
Şu an İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Danimarka, Macaristan, Letonya, Norveç, Slovakya, İsveç, İsviçre, Hollanda’da son derece faal ırkçı partiler var. Bu partiler Belçika, Hollanda, Avusturya, Fransa, Bulgaristan, Slovakya, Macaristan, İsveç ve Danimarka’da mecliste temsil ediliyorlar ve siyâset âleminin vazgeçilmez aktörleri olma yolunda hızla mesâfe kat ediyorlar. Bu partiler şu an olduğu gibi hükümetlere dışarıdan destek veriyorlar. Ve özellikle de Müslümanlar ve göçlerle ilgili kararlar aldırıyorlar.
“İslamafobi geçici mi, kalıcı mı?” tartışması önemli. Bazıları ekonomik kriz yüzünden halkın yabancı olan her şeyden korktuğunu ve sürü psikolojisiyle ırkçı partilere kaydığını savunurken, bazı gelişmeler İslamafobi’nin kalıcı olabileceğini gösteriyor. 11 Eylül saldırılarının ardından İslamafobik tavırların artmasından etkisini kabul etmekle birlikte faşizm, Nazizim, Stalinizm tecrübelerini yaşamış Avrupa’nın İslamafobi ile mücâdelede ciddi kararlar almaması durumunda Müslümanların endişeleri artacak gibi görünüyor.’
Dünyâda gelişen bu tür ırkçı faaliyetlerin büyümemesi için Müslümanların, ülke çapında her koldan etkili faaliyetler yapması elzemdir. Diğer yazımızda bu hususa devam edeceğiz inşallah. Hayırla kalın.
Geçenlerde Kazakistan’ın başkenti Astana’da gerçekleşen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı (AGİT) toplantısında yaptığı konuşmasında tüm dünyâda yükselen İslamofobi’ ye dikkat çeken Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL şöyle dedi; ‘Demokrasinin korunması, hukûkun üstünlüğü, temel hak ve özgürlüklerin sürekli dikkate alınması gerektiğinin altını çizdi. Yabancı düşmanlığı, İslamafobi, anti-semitizim, ayrımcılık, ırkçılık, gibi konular toplumlar arası çatışmalara sebep oluyor. Bu sorunlar için hepimiz çalışmalıyız. Bu konunun çözümü için Türkiye özel önlemler alıyor. Diyaloğu her zaman öncelikli tutmalyız.’
Hakikaten de eskiden İslam düşmanlığı bu kadar yaygın değildi. Son günlerde Müslümanlara yapılan saldırılar, Câmi minârelerine yapılan müdâhaleler, Burka yasakları, Almanya’da yapılan ev kundaklamaları gibi çirkin fiiller çoğalmakta. Meselâ, tüm dünyâda özgürlükler ülkesi diye tanınan ve Avrupa demokrasisinin örnek ülkesi Hollanda İslamafobik düşüncelere sâhip bir parti meclise 20 sandalyeli vekil gönderdi. Zâten İslam düşmanlığıyla ünlü hele son günlerde ülkemize düşmanlığıyla da meşhur olan Fransa’da 5 milyonluk nüfus için sâdece 2 bin kadının giydiği burkanın yasaklanması için yasa çıkarıldı ardından ayni şeyi Belçika gerçekleştirdi. İsviçre’de sâdece 4 tane Câminin minâresi için referandum yapıldı ve orada da ırkçılar kazandı. Danimarka’da 1970’ten bu yana kurulu partilerin liderlerinde İslâm’a saldırıcı şu çok çirkin ifâdeler sarf edildi. ‘İslam bir din değil. Sâdece dünyâyı mahvetmek isteyen bir harekettir.’ Yine başka bir lider, ‘İslam Avrupa’nın yeni vebâsı ve terör dîni’ olmakla suçlanıyor. Avusturya’da partiler İslam karşıtlığına kayıyor. İsveç’te ırkçılar ilk kez meclise girdi. İşte bu şekilde artan İslamafobi Avrupa Konseyini de endişelendiriyor.
Selçuk Gültaşlı’nın yaptığı ‘Avrupa İslamafobi kıskacında’ isimli araştırmasında şu önemli bilgiler kaydediliyor: ‘Avrupa’da ırkçı partilerin asgari müştereği olan anti-semitizm yerini İslamafobiye bırakıyor. Neo-ırkçılar, Yahudileri çok sevdiklerini her fırsatta dile getiriyorlar. Artık ırkçı partilerin hedefinde İslam var. Geçen aylarda Avusturya’da yapılan “ırkçı partiler” zirvesinde olduğu gibi İslamafobik partilerin bir diğer “azâmi müştereği” Türkiye üyeliğine karşı çıkmak. AB, Türkiye’nin muhtemel üyelik tarihi ile ilgili târih vermeye yanaşmazken İslamafobik partiler, Ankara’nın kulübe girişi için bütün Avrupa’da referandum yapılması için mücâdele başlattı. İnsanlık târihinin en büyük zulümlerinden birine daha 65 yıl önce mâruz kalan Yahudi liderlerin İslamafobik faaliyetlere destek verdiği gözlemleniyor.
Şu an İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Danimarka, Macaristan, Letonya, Norveç, Slovakya, İsveç, İsviçre, Hollanda’da son derece faal ırkçı partiler var. Bu partiler Belçika, Hollanda, Avusturya, Fransa, Bulgaristan, Slovakya, Macaristan, İsveç ve Danimarka’da mecliste temsil ediliyorlar ve siyâset âleminin vazgeçilmez aktörleri olma yolunda hızla mesâfe kat ediyorlar. Bu partiler şu an olduğu gibi hükümetlere dışarıdan destek veriyorlar. Ve özellikle de Müslümanlar ve göçlerle ilgili kararlar aldırıyorlar.
“İslamafobi geçici mi, kalıcı mı?” tartışması önemli. Bazıları ekonomik kriz yüzünden halkın yabancı olan her şeyden korktuğunu ve sürü psikolojisiyle ırkçı partilere kaydığını savunurken, bazı gelişmeler İslamafobi’nin kalıcı olabileceğini gösteriyor. 11 Eylül saldırılarının ardından İslamafobik tavırların artmasından etkisini kabul etmekle birlikte faşizm, Nazizim, Stalinizm tecrübelerini yaşamış Avrupa’nın İslamafobi ile mücâdelede ciddi kararlar almaması durumunda Müslümanların endişeleri artacak gibi görünüyor.’
Dünyâda gelişen bu tür ırkçı faaliyetlerin büyümemesi için Müslümanların, ülke çapında her koldan etkili faaliyetler yapması elzemdir. Diğer yazımızda bu hususa devam edeceğiz inşallah. Hayırla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.