Gençlik Kime Emânet (2)
İslam târihinde gençler altın sayfalarla târihe kazındı. Ammar bin Yâsirler, Mus’ab bin Umeyirler, Usâme bin Zeydler ve daha niceleri Allâh’ın emâneti olan bu yüce dînî korumak için siper ettiler göğüslerini, fedâ ettiler kendilerini. Hedefleri ve gâyeleri ebedî istikbal idi. Onlar emânete hiyânet etmeyen yılmaz kahraman gençlerdi. Hz.Yusuf kendisine emânet olarak verilen iffetini, ahlaksızlıktan muhafaza etti. Hak Teâlâ da Ashâbı Kehf gençlerini mağarada emânete aldı, sakladı, himâye etti her türlü çirkinlikten ve kötülükten. Ya bizler, bizlere emânet edilenlerin üzerine sâdık kaldık mı? Bak ne diyor şâir dinle!
Birecik istasyonunda yaşlı ana, oğlunu cepheye uğurlarken ona:
‘Oğlum, babanı Dimetoka’da, dayını Şipka’da, ağabeylerini Çanakkale’de kaybettim.
Sen benim son yongamsın, sen de dönmezsen ben Allâh’a emânet’ diyordu.
Ve ilâve ediyordu; ‘Git sen de git,
Minâreler ezansız, câmiler Kur’an’sız kalacaksa sen de git.’
Ezan, Kur’an, Vatan kime emânet?
Galiçyâ’da, Şipka’da, Dimetoka’da kalanların evlatları kime emânet?
Osmanlı târihi öyle bir gence sâhip oldu ki o genç daha 18 yaşında iken hayallerini İstanbul’un fethi süslüyordu. O genç çağ açıp çağ kapayan Fatih Sultan Mehmed idi ve o sâdece 21 yaşında İstanbul’u fetheden bir kumandan olmakla kalmayıp o yaşında kendi gönlünün iç fethini de gerçekleştirmişti. Kurtuluş savaşında 14, 17, 20 ve daha ileri yaşlarda nice gençlerle Çanakkale geçilemedi, Anadolu’ya erişilemedi. O gençler kutsal emânetlere Vatana, Kur’ân’a, bayrağa emânete son derece riâyet ettiler. Analar da evlatlarını, gençlerini vatana kurban ettiler.
‘Ben sağ dönseydim uğrunda öldüğüm Kur’ân’ı, canımdan çok sevdiğim
İslâm’ı yavruma öğretirdim.’diyen ve fakat şimdi mâbet yüzü görmeyen bu şehit
Evlatları kime emânet?
Câfer’i Tayyar şehit olmuştu, Hak Nebi geldi, yetimlerinin başını okşadı ve ağladı.
Baş okşayan kim? Gözyaşı kime emânet?
Emâneti korumak îtinâ ister, fedâkarlık ister, özveri ister. Fakat sonunda güzel neticeler alınır. Dünyâda onurlu ve erdemli bir hayat ebedî âlemde ise cennet. Ey şehit oğlu şehit sonsuz duâlar ve fâtihâlar sana. Şimdiki gençlerimize örnek olsa ahvâliniz!
‘Ben yaşadığım müddetçe vazifemi yaptım,
İnandığım mukaddesler uğruna can veriyorum.
Senden de bunun hakkını vermeni istiyorum.’ Dediğimi ilet,
Mukaddes kurşun kime emânet?
Sütçü imamım! İki bacımızın yaşmağını aldılar diye
Maraş’ı kana buladılar.
Senin şuurun kime, yaşmak kime emânet?
Ey genç insan vücut ve bu beden sana emânet. Her şeyin hesâbının tek tek verildiği o korkunç günde yanlış yerlerde kullandığın her bir âzânın hesâbını vereceğini asla unutma! Ancak unutmak insanın fıtratındandır bilirsin. Unutma emânete sâdık kal, emânetleri doğru yolda ve doğru yerlerde kullan. Asla tertemiz geçmişini unutma. Şerefli târihine şöyle bir göz at, geçmişten ders alarak emânetleri kötüye kullanma. Târih hep tekrar eder ama ibret almak içindir. Gel ey genç gül bahçesinde güller der. Gül Nebi hep seni özler.
Şâir Âmine’ye; ‘Ey Ebvâ’da yatan ölü, bahçende açtı dünyânın en güzel gülü’
Derken bahçe kime, gül kime emânet?
Bilaller, dem tutan bülbüller nerede?
Arkadaş; gül de bülbül de, bağ da, bahçıvan da
Bıçak altındaki İsmâiller, ateş içindeki İbrâhimler, kuyudaki Yusuflar,
Şu gerideki isimsiz kümbet,
Şu ilerideki ıssız mâbet,
Unutma hepsi hepsi sana EMÂNET / ( Cemil CÜNEYD)
Ey gönlü saf, duyguları coşkulu can nesil! Ecdâdını oku öğren ve onu örnek al. Elin conilerini, hippilerini, sanatçı bozuntularını örnek edinme, rûhûnu zararlı şeylerle örseleme. Ahlâkını kaybetme, değerlerini unutma, kendini boş işlerle meşgul etme. Silkin, toparlan bu vatanın umudu olduğunu sakın aklından çıkarma. Vatan, bayrak, dinin, bedenin, ailen, bacın sana emânet. Sense önce Allâh’a sonra bize emânetsin.
Emânetlerimize sâdık kalma ümidiyle hayırlı cumalar efendim.
Birecik istasyonunda yaşlı ana, oğlunu cepheye uğurlarken ona:
‘Oğlum, babanı Dimetoka’da, dayını Şipka’da, ağabeylerini Çanakkale’de kaybettim.
Sen benim son yongamsın, sen de dönmezsen ben Allâh’a emânet’ diyordu.
Ve ilâve ediyordu; ‘Git sen de git,
Minâreler ezansız, câmiler Kur’an’sız kalacaksa sen de git.’
Ezan, Kur’an, Vatan kime emânet?
Galiçyâ’da, Şipka’da, Dimetoka’da kalanların evlatları kime emânet?
Osmanlı târihi öyle bir gence sâhip oldu ki o genç daha 18 yaşında iken hayallerini İstanbul’un fethi süslüyordu. O genç çağ açıp çağ kapayan Fatih Sultan Mehmed idi ve o sâdece 21 yaşında İstanbul’u fetheden bir kumandan olmakla kalmayıp o yaşında kendi gönlünün iç fethini de gerçekleştirmişti. Kurtuluş savaşında 14, 17, 20 ve daha ileri yaşlarda nice gençlerle Çanakkale geçilemedi, Anadolu’ya erişilemedi. O gençler kutsal emânetlere Vatana, Kur’ân’a, bayrağa emânete son derece riâyet ettiler. Analar da evlatlarını, gençlerini vatana kurban ettiler.
‘Ben sağ dönseydim uğrunda öldüğüm Kur’ân’ı, canımdan çok sevdiğim
İslâm’ı yavruma öğretirdim.’diyen ve fakat şimdi mâbet yüzü görmeyen bu şehit
Evlatları kime emânet?
Câfer’i Tayyar şehit olmuştu, Hak Nebi geldi, yetimlerinin başını okşadı ve ağladı.
Baş okşayan kim? Gözyaşı kime emânet?
Emâneti korumak îtinâ ister, fedâkarlık ister, özveri ister. Fakat sonunda güzel neticeler alınır. Dünyâda onurlu ve erdemli bir hayat ebedî âlemde ise cennet. Ey şehit oğlu şehit sonsuz duâlar ve fâtihâlar sana. Şimdiki gençlerimize örnek olsa ahvâliniz!
‘Ben yaşadığım müddetçe vazifemi yaptım,
İnandığım mukaddesler uğruna can veriyorum.
Senden de bunun hakkını vermeni istiyorum.’ Dediğimi ilet,
Mukaddes kurşun kime emânet?
Sütçü imamım! İki bacımızın yaşmağını aldılar diye
Maraş’ı kana buladılar.
Senin şuurun kime, yaşmak kime emânet?
Ey genç insan vücut ve bu beden sana emânet. Her şeyin hesâbının tek tek verildiği o korkunç günde yanlış yerlerde kullandığın her bir âzânın hesâbını vereceğini asla unutma! Ancak unutmak insanın fıtratındandır bilirsin. Unutma emânete sâdık kal, emânetleri doğru yolda ve doğru yerlerde kullan. Asla tertemiz geçmişini unutma. Şerefli târihine şöyle bir göz at, geçmişten ders alarak emânetleri kötüye kullanma. Târih hep tekrar eder ama ibret almak içindir. Gel ey genç gül bahçesinde güller der. Gül Nebi hep seni özler.
Şâir Âmine’ye; ‘Ey Ebvâ’da yatan ölü, bahçende açtı dünyânın en güzel gülü’
Derken bahçe kime, gül kime emânet?
Bilaller, dem tutan bülbüller nerede?
Arkadaş; gül de bülbül de, bağ da, bahçıvan da
Bıçak altındaki İsmâiller, ateş içindeki İbrâhimler, kuyudaki Yusuflar,
Şu gerideki isimsiz kümbet,
Şu ilerideki ıssız mâbet,
Unutma hepsi hepsi sana EMÂNET / ( Cemil CÜNEYD)
Ey gönlü saf, duyguları coşkulu can nesil! Ecdâdını oku öğren ve onu örnek al. Elin conilerini, hippilerini, sanatçı bozuntularını örnek edinme, rûhûnu zararlı şeylerle örseleme. Ahlâkını kaybetme, değerlerini unutma, kendini boş işlerle meşgul etme. Silkin, toparlan bu vatanın umudu olduğunu sakın aklından çıkarma. Vatan, bayrak, dinin, bedenin, ailen, bacın sana emânet. Sense önce Allâh’a sonra bize emânetsin.
Emânetlerimize sâdık kalma ümidiyle hayırlı cumalar efendim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.