Gençlerin dini hayattan uzaklaşmasının sebepleri -1-
Ülkemizde uzun senelerdir, her yaştan insanımızda bilhassa gençlerimizde dîni yaşama husûsunda bir gevşeklik, dîni kuralları kulak ardı edip, onlara karşı bir umursamazlık görülüyor. Şu açık bir gerçek ki, insanlar iman ve amel bakımından, ne zamandır çok zayıflamışlardır. İnanç boşluk kabul etmez, imanlar zayıflayınca sözüm ona (!) yerini doldurucu, inancı sıfırlayan ateizim, deizm gibi pek çok akım ortaya çıkmıştır. Yanı sıra ahlâkî çöküşteki savruluşlar, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, psikolog kapılarından medet uman hatta intihara sürüklenerek hayatlarına son verenlerin acınası halleri, ülke insanı olarak bizi derinden yaralamaktadır. Ne yazık ki, dindar bir gençlik yetiştirilemedi. Esefle belirtelim ki, İmam-hatipliler de bu menfîliklerin dışında değil.
Nedir insanımızı, gençlerimizi dinden uzaklaştırıcı sebepler?
Biz konuyu yazımızda iki şekilde incelemek istiyoruz, müsâdenizle; Dış sebepler, İç sebepler
DIŞ SEBEPLER: Bilindiği üzere, çağ hızla akıyor. İletişim ağlarının geliştiği bir asırda elbette insanlar arası iletişim kaçınılmaz. Yeni gelişen teknolojik gelişmeler, onların menfi veya olumlu etkileri, bırakın gençleri, olgun insanları dahi etkiliyor. Ama gençler teknolojiye daha çabuk hâkim olduklarından, menfi oluşumlar pek tabi onlarda daha etkin durumda. Dijital iletişim araçlarının içindeki bilgiler, filmler, oyunlar vb. sosyal medya mecrâları, you tube kanalları, face-book ortamları, instagram hesapları ister istemez gençleri sarmalayarak hemen içine alıyor. Büyüklerin; ‘Bunlar zararlı, aman bu tür ortamlara girmeyin’ demesi, çözüm değil. Günümüz dünyâsında özellikle gençlerin, böylesi iletişim ortamlarından ayrı kalmalarının mümkünâtı yok. Eskiden tv. vasıtasıyla; ‘evlerimiz günah yuvası oldu’ derken, şimdi bu araçlar çok yönlü çeşitlenerek ceplerimize kadar girdi.
Peki, bu menfîlikler karşısında ne yapılabilir?
• O âletleri bilinçli kullanma tavsiye edilebilir. Bu amaçlı okullara; ‘Medya okur-yazarlığı’ dersi kondu. Ne kadar etkili orası tartışılır, fakat bu çalışma, sahanın menfîliklerini giderme adına bir tuğla koymaktır.
• Dijital aletlerin zararlarından korumak amaçlı filtre süzgeci getirilebilir. Ama bu da zaman zaman ters etki yapabiliyor.
• En akıllıca yapılacak çalışma, o mecrâlara Müslümanların da girmesidir. Elbette bu iş için büyük emek, gayret ve fadâkarlık sarf etmek gerekiyor. Popülist alanlarda dolaşan pek çok saçma ve sapkın görüşlere, derhal karşı cevaplar oluşturucu, zihinleri ikna edici, uygun ve doğru muhtevâya sâhip bilgileri, küçük çaplı filmleri, videoları sosyal medya ortamlarında, bilinçli olarak Müslümanlar da kullanmalıdır. Bu işe özel önem atfedilmelidir. Yapılan çalışmalar gençlerin dilini kullanarak, sıkmadan, bunaltmadan, hem eğlendirmeli hem düşündürücü olmalı. Bunun için, işin dertlileri oturup kafa yormalı, alın teri dökmeli. Kanaatimizce bu iş, devrin cihâdıdır. Çünkü geleceğimizin teminâtı gençlerimiz elimizden kaymamalı. Böylece gençlerin imânî ve itikâdî olarak savrulmalarının önüne geçilmiş olunur.
Diğer dış sebeplere de değinmek isteriz; gençlerle çok çabuk yakın temâsa geçen, onlarla hızlıca maddi ve rûhî bağlar kuran din tahripçisi misyonerler de, insanlarımızın dinden uzaklaşmasını temin ediyor. Çağdaşlık ve modernlik adına propaganda yapan, özellikle büyük şehirlerde kendini bu işe adamış kişiler var ve sahalarında oldukça başarılılar. Çünkü genç değişimi seviyor, yeni arayışlar istiyor, dinsiz, keyfi, özgür davranışlar hoşuna gidiyor.
• Sözde din adına gerçekleştirilen terör olayları (kafa-kol kesme hâdiseleri), kişilerin dinden soğumasına sebep oldu, oluyor. Kişi kendisi İslâm’ı bilmediğinden, güzel ve mükemmel dînimizi, yanlı mihrakların lanse ettiği gibi algılıyor. Zâten adamların tam da yapmak istedikleri bu.
• Bâzıları da, İslâm’da savaşın emredilmesinden duyduğu rahatsızlık üzere, dinden nefret ediyor. Oysaki kişi, her şeyi sorguladığı gibi bu konuyu da sorgulayıp, oradaki hikmeti kavrayabilir. Ama dinsizliğe kaymak daha işine geliyor.
• Kimi gençler de, düzgün bir rol-model bulamadığından, neye inanıp-neye inanmayacağı? Tespitini yapamıyor, neticede bunlar, ortam göre dîni tercih yapıyorlar.
• Kimileri insanların kader çizgisinde yaşadıklarına isyan ederek, dinden kopuyor. Halbuki bizim dînimizde, bir hidâyet inancı mevcuttur. Kâinâtın Tek Rehberi insanları en güzel dille İslâm’a dâvet ettiği halde, iman etmeyen pek çok muhatabı oldu.
• Bir de felsefi boyutta; ‘Allah vardır, yoktur’, –haşa- ‘öldükten sonra hayat var mı? tartışmaları, güya akıllı olduğunu iddia edenler (!) tarafından bu konuların çok konuşulması da, saf zihinleri ifsad ediyor. Oysaki bu uçuk nazariye, seneler öncesi çürütülmüştü. Ancak tabi yanlı takılmak isteyenler var. Bu tür kişiler hayâtı sâdece dünyâya indirgemiş kişilerdir.
• İnsanların bilhassa da gençlerin, dinden uzaklaşmasında din-bilim çatışmasının da, etkisi var. Bu düşünceye sâhip olanlar dîni, mistik bir mitoloji olarak ele alıyorlar. Dolayısıyla dîni akıl ve bilim dışı olarak görüyorlar. Oysa dinsiz bir hayat, insanlara bugün olduğu gibi bencillik ve başıboşluk telkin eder. Bu ise hem kişisel hem de toplum olarak insanlara felâket getirir.
Efendim şimdilik bu kadarla iktifa edelim diğer yazımızda bu hususa devam edeceğiz nasipse tabi. Cumânız mübârek olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.