Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Ehveni şer ve Ukrayna

Ehveni şer ve Ukrayna

Şu ara hemen herkesin “Savaşa Hayır” dediği zamanlarda birileri ezeli düşman olarak gördükleri Rusya ya karşı ehveni şer iddiasıyla Ukrayna’dan yana taraf oluvermiş görünüyor.

Herkesin fikri doğrultusunda konumlandırdığı kavramları özellikle de siyaset söz konusu olduğunda ya öncelikler ve tercihler arasında yer değiştiriyor, ya kavramlara hiç de münasip olmayacak şekilde takla attırılıyor veya kavram politik sonuçları elde etmek için tamamen buharlaştırıldığını görüyoruz.

Ehveni Şer kavramı bu kavramlardandır.

Daha doğrusu bu anlamda bizim memlekette belki de doğru dürüst anlatılmayan veya anlaşılmayan en başta gelen kavramdır ehveni şer.

Sözü buradan açmışken derdi ve davası İslam olanların bir kavramı olan ehveni şer kavramının karşısına konulabilecek “Küfür tek millettir” şeklinde bir başka İslami kavram daha var.

Bu iki kavram İslami konularda son zamanlarda fikrini açıklayanların hayli çoğaldığı bu günlerde İmanın artık bir ilahiyat bilgisi olduğunu telakki edenlerin akademik tarafsızlıklarına bile halel getirecek kadar önemli kavramlar olarak görülmektedir.

Küfrün ister iktidar da isterse de muhalefette olsun tek millet olduğunu bir türlü öğrenemediler daha doğrusu göremediler.

İslam Milletinin de ister iktidar da olsun isterse de muhalefette olsun bölük pörçük olduğunu göremedikleri gibi.

Bu sebeple de her Müslümanın ehveni şer anlayışı maalesef hep farklı olageldi.

Hâlbuki Müslümanlar istila edilmiş İslam topraklarında ehveni şer ayrılıklarını da terk ederek bir araya gelmeli, kendi şura heyetlerini oluşturmalı, içlerinden birisini emir tayin ederek Müslümanlardan biat istemeli ve sonunda da siyasî ve iktisadî hayatlarında şura kararları ile hareket etmeliydiler.

Olmadı ve bu gidişle de bir süre daha olmayacak gibi görünüyor.

Bunun önündeki en büyük engel de maalesef kendilerinde şura oluşturmaları beklenen Müslüman kanaat önderleridir.

Tek amaçları milletin çıkış yolunu açmak olması gereken kanaat önderi olarak görülen kişiler şimdilerde rahat bir hayat tarzını benimsemiş ve demokrasinin nimetlerinden faydalanarak sefasını sürüyor ve milletin çıkış yolunu kapatmaktan başka bir şey yapmıyorlar.

Tıpkı yol açmakta kullanılan dozer ve greyderlerin parçalarındaki bir arıza sebebiyle yol açmak bir tarafa yolu tıkadıkları gibi bir durumu yaşıyorlar.

Çünkü bu işin zorluğuna talip olacak ve bu bilinçle yaşayacak bir kafaya sahip değiller.

Ehveni şer iddialarıyla da hem Hz. Allah'ın(cc) dinine ve Hz. Peygamberimizin(sav) sahih sünnetine hem de dünyadaki tüm Müslümanlara ihanet ettiklerinin farkına varamıyorlar.

Çünkü kafaları sadece içinde yaşadıkları coğrafya ile sınırlı parlamenter seçimlerden öte bir şey düşünemiyor.

Hâlbuki iddia ettikleri Ehven-i şer kaidesinin parlamento seçimlerinde bir partiyi desteklemekle sorumluluktan kurtuldukları düşüncesi ile hiçbir alakası yoktur.

Bu fıkhi olduğu kadar imani de olan cinayete kapılanların maddi imkân elde etmekten başka bir düşünceleri olmadığı için olay psikolojik gibi görünse de aslında Allah’ın(cc) rızık taksimine karşı gelmeye davranmaları gibi itikadi bir sapma ile sonuçlanmıştır.

Bu güne kadarki verilen ehveni şer fetvaları ve buna bağlı olarak demokratik laik düzen uygulamaları İslam dinindeki başka bir imani ıstılah olan “İstilâ fıkhı” kavramını bilmedikleri veya anlamak istemedikleri için bizatihi şer olup çıkmıştır.

Ehveni Şer kavramında anlaşamadıkları gibi “Darül Harp” ve İstila fıkhında da anlaşamadıkları için Sahih Sünnet uygulamalarından kaynaklanan İslam fıkhını devreye sokmamışlardır.

Yani bir diğer fıkhi kavram olan “İkrah-ı mülcî” halinin bu ülkede en katı şekliyle geçmişte uygulandığı veya her an uygulanabilecek durumda olduğu gerçeğini kabul etmeden verilen ehveni şer fetvaları ile karşı olduklarını söyledikleri rejimlere destek çıkmaktan başka bir işe yaramamıştır.

Ukrayna’nın işgali projesinde yer alan Kadirov un askerleri olayında bir kez daha görülmüştür ki; Diğer Müslümanlarla Namaz kılmaktan başka ortak bir değer ve düşünceleri olmayanlar taguti düzenlerin askerleri olmaktan öte bir işe yaramazlar.

Cumhuriyetin ilk yıllarındaki tek parti rejiminin baskıları ve hukuksuz uygulamalarının çilesini çekmiş âlimlerin ehveni şer söylemlerde bulunuyorlar diye partilere reylerini vermiş olmalarını âlimlerin niyetleri iyi olsa da bunca yıllık tecrübenin Müslümanlar açısından bir kazanım olmadığını göstermiştir.

Bunca acı tecrübeye rağmen günümüz âlimlerinin eskilerin hatalarını aynen tekrar etmekten başka bir şey yapmamalarının yegâne sebebi şimdilerdeki rahatlarını bozmamak ve makamlarının sefasını sürmek olarak görmekteyiz.

Ukrayna'yı biraz olsun araştıranların karşısına çıkacak gerçek şu dur.

Tıpkı Türkiye gibi zengin maden rezervlerine, verimli topraklara ve kendine yetecek miktarda suya sahip bir buğday deposudur.

Milli geliri nüfusunun tamamına fazlasıyla yetecek durumda olmasına rağmen milli gelirin çok büyük bölümü bir avuç zenginin elinde bölüşülüyor ve neredeyse yüzde 50’si yoksulluk sınırında ve işsizlik oranı yüzde 12.

Vatandaşlarının bir numaralı gündem maddesi ise fiyat artışları.

Vatandaşlarının çoğunluğa yakını bir olumsuzlukta Rusya yı ehveni şer olarak görmeye devam ediyor.

Başka da benzerlik saymaya gerek yok.

Farkında mısınız?

Dini konularda şâz görüşleri akademik bağımsızlık olarak dile getirenlerin savaş söz konusu olduğunda akademik bağımsızlıklarını unutuvermelerinin farkında mısınız?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi