Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Doğru eğitim basamakları

Doğru eğitim basamakları

Son yazılarım eğitim üzerine oldu bu yazım da ayni doğrultuda olacak inşaALLAH. Câmilerin hayâtımızdaki yapıcı fonksiyonları ve gençlerimizin câmilerle buluşturulması hususlarına değindik. Diyânet’in başlatmış olduğu bir dizi faaliyetten bahsettik ardından hep belirttiğimiz gibi insanlarımıza bilhassa yeni yetişen nesle ‘değerler eğitimi’ mutlaka verilmeli dedik. Konya’da bu uygulamanın üç yıldır başarılı bir şekilde devam ettiğini vurguladık. Bugün yine yeni neslin eğitilmesinde en alt basamaktan olmak üzere gözetilmesi gereken ana temalara değinmeyi arzu ediyoruz efendim.

Çocuğun ilk gözünü açtığı birincil eğitim kurumu olan aile özellikle de anne ve babalar, biraz büyüdüğünde okullardaki eğitmenler, önlerindeki nesli; ‘nasıl en iyi bir şekilde yetiştirebilirim?’ endişesi ve isteği içinde olmalılar ki, topluma iyi bireyler armağan edebilsinler. Yoksa tâbiri câizse ‘çalakalem’ veya ‘ben yaptım oldu’ mantığıyla hareket edilemez, edilirse işte ortada hep şikâyetlendiğimiz bir nesil ile karşı karşıya kalırız.

‘Değer veren, değer görür’ ve ‘Ne ekersen onu biçersin’  prensiplerinden hareketle yetişme çağındaki çocuklara verdiklerinizin neticelerini alırsınız. Çocuklarımız ve bütün vatan evlatları bizim için her biri ayrı bir kıymete hâizdir. Sevdiklerimizin üzerine nasıl ihtimam edersek elimizde yetişen nesle de öyle hassasiyet göstermeliyiz ki arzuladığımız gençlere ulaşabilelim. Öncelikle çocuklara ideal bilinci verilip gaye ve hedef insanı olması yolunda çabalar gösterilmelidir ve bize göre bu şarttır. Çünkü bugünkü nesilde bir hedef ve gaye bilinci kalmamıştır. Her şeye çabucak ulaşabildiği için ne yapacağını bilmez bir vaziyette olan gençlik yaşadığı hayattan sıkkınlık ve yaptıklarından bıkkınlık içindedir. 

Genç belirlenen müspet hedeflere doğru koşmalı ki nefsi peşinde koşmasın, hislerinin peşinde felâketlere sürüklenmesin. Daha küçük yaşlardan onların önüne hedefler koymalıyız. Bireysel ufuklar ve memleket geleceği adına ulvi hedefleri olan, kutsî değerli idealleri bulunan, ilmi-kültürel-bilimsel gâyelere sâhip bir nesil yetişmeli. Hedefsizlik tembelliği, bencilliği, rahatlığı sevmeyi berâberinde getirir. Aileden aldığı doğru değerlere uygun bir insan olma bilinci bile bir hedeftir. Tabi bu hedefler herkese göre değişebilir, maddi ya da mânevi olabilir. Meselâ, ‘iyi bir Müslüman olma’, ‘iyi bir eğitmen olma’, ‘adâletli bir devlet başkanı olma’, ‘herkesin yardımına koşan bir birey olma’ gibi bunları çoğaltabiliriz.

Yeni yetişen evlatlarımıza anne-babalar ve eğitmenler iyiyi-güzeli-doğruyu, hak ve hakikati, insanı insan yapan değerleri, faziletli ahlâkî erdemleri bizzat kendileri yaşayarak, öğreterek, anlatarak benimsetmelidir. Bu kuralların onları ömür boyu mutlu edecek kâideler olduğu ve ebedi âlemde de kendisine faydalar ihsan edeceği bilinciyle bir eğitim metodu tâkip edilmelidir. Her çocuk yeteneklidir ve herkesin kabiliyetleri farklıdır. Bu sebeple küçük yaştan itibâren çocukların gelişme seyirleri dikkatle tâkip edilerek onların yetenekleri keşfedilmeli ve çocuk o sahada yetiştirilmeli, teşvik ve yardım görmeli, ilerletilmeli. Ancak eğitmenler kendi günlük telâşelerinden hep bu hususu ihmal ederler, önemsemezler. Hatta o vakitlerde ne revaçtaysa çocuğun ilgi ve alakası olmasa bile çocuklar, ebeveynler tarafından o revaçta olana yönlendirirler. Ondan sonra da islemediği sahada ilerletilmeye zorlanan bireyde başarısızlıklar görülür. Göz nuru olan yavrularımıza eğitmenler olarak iyi bir rehberlik hizmeti sunmalı, örnek modeller oluşturmalıyız.

Büyümekte olan çocuklara ‘neyi verirseniz onu alırsınız’ prensibi ile davranışlar titizlikle sergilenmelidir. Onların fıtratları tertemizdir. Lütfen eğitmenler olarak onlara her vakit iyi-doğru-güzel ve hayırlı şeyleri öğretiniz, öğrenmelerine yardımcı olunuz, bunları verirken de bağırıp-çağırarak, tartışarak değil bilakis yardımcı olarak, sevdirerek, doğru tavsiyelerde bulunarak sabırla ve özenle davranınız. Bu işe zaman ayırınız. Tabi bu kolay değil elbette ama eğitim işinde aceleye yer yok. Aynen bir dantela işler gibi adım adım, ilmek ilmek sabırla, azimle ve kararlılıkla insan yetiştirme yolunda ilerlemeliyiz. Onlarla hep yapıcı bir tarzda konuşarak, hareketlerini yakînen izleyerek, tatlı tatlı ufak sohbetlerle, sıkmayan nasihatlerle doğru davranışları yerleştirebiliriz. Hayâtı kurallar manzûmesine de boğmamak lazımdır.

Çocukların geliştirdikleri davranışlar tâkip edilmeli, yanlışlar müspet yönlendirmelerle, yapılacak alternatif tekliflerle fark ettirmeden düzeltilmeli. Fakat yanlış yapıyor diye her davranış da engellenmemeli, onun görüş ve fikirlerine kıymet vermeli, düşüncelerini ifâdesine imkan sağlamalıdır. Doğruları ve başarıları takdir görmeli, taltif edilmelidir. Yanlışlarda hemen bir karşı duruş sergilenmemeli, konuşarak o yanlışı birlikte gidermelidir. Zira hayâtın daha ilk basamaklarında olan küçükler pek tabidir ki deneyimsizliklerinden yanlış yapabilirler. Sonra hemen ceza gündeme gelmemeli zira bu kolaycılıktır. Gerek ana-babalar olsun gerek öğretmenler olsun çocuğun yaptığı her yanlışa derhal tepki vererek ya kızarlar ya öfkelenirler. Oysa büyükler tarafından geliştirilen böylesi yanlış davranışlar karşısında çoğu çocuk içine kapanık, pısırık, korkak, ürkek ve kendine güveni olmaz bir hâle geliyor. Çocuklarımızı her doğru davranışı karşısında yüreklendirmek onlara güven duygusu kazandırır. Tabi bütün bu söylediklerimiz sevgi mayasıyla yoğrularak icra edilmeli ki çocukda özgüven duygusu oluşsun ve gelişsin.

Unutulmasın ki eğitim hayat boyu devam eden uzun soluklu bir süreçtir. Yıllarca bin bir emek ve sabırla verdiğimiz doğrular, iyiler, güzeller seneler sonra meyvesini verir. Bunun için sabır, azim ve kararlılık şart.

Şimdilik hayırla kalınız efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi