Bugünün Gençliği
Eski gençliğe ‘hobileriniz nelerdir?’ diye sorulduğunda ‘kitap okumak, müzik dinlemek’ derlerdi. Ama şimdiki gençliğe ayni soru yöneltildiğinde ‘internette gezinmek, kafeler takılmak, alışveriş merkezlerini gezmek’ cevâbını veriyorlar. Okumayan, araştırmayan hayâtını hobilerini tatmine odaklamış bir gençlikle karşı karşıyayız.
Eskiden gençler (bizim devreler-1980’li yıllar) ülke meselelerinde ciddi şekilde kafa yorar, okullarda edebiyat derslerinde ateşli ‘münazaralar’ düzenlerlerdi. Şimdilerde gençler bırak kitap okumayı gazete dahi okumuyorlar. Onlar görsel medyanın anlattıklarıyla yetiniyorlar. Her şey eğlence ve magazin odaklı! Yaşamlarında ‘Hayâtını özgürce yaşa.’ Sloganı hâkim
Eskiden gençlerde kitap okuma, özetleme, seminer verme merâkı vardı. Onlar en son çıkan kitapları merakla tâkip ederler birbirleriyle kitap iletişimi yaparlardı. Şimdilerde gençler hep hazlarının ve modanın peşinde. Kaya’nın yeni kestirdiği saç sitili, Melis’in görüştüğü son delikanlı gündemlerinde.
Eskiden gençler etrâflarında cereyân edilen hâdiselere karşı daha duyarlıydılar. Ülke yönetiminde söz sâhibi olmak isterlerdi, vatanın bölünmezliğinde canlarını ortaya koyarlardı. Şimdiki gençler her olaya karamsar bir gözlükle bakarak iyiye gitmeyen bir dünya için mücâdele etmeyi anlamsız görüyorlar. Bunun neticesinde bencilce yalnızca kendi isteklerinin yerine getirildiği, meşru olsun, olmasın her türlü lezzeti ânında tatma sevdâsı onların temel görüşleri olmuş. Hem kimseyi beğenmiyorlar hem de kendileri kalkıp beğenmedikleri dünyâyı değiştirmek adına bir şey yapmıyorlar. Oturdukları yerden sâdece konuşuyorlar. Oysa bugün laf üretmek değil iş üretmek geçerli. Bu hâliyle bugünkü gençlik Batı’nın en Doğulusu, Doğu’nun da en Batılısı!
Eskiden gençlerde geleceğe ait sorumluluklar bulunurdu. Geçmişi hem irdeler hem de iyi taraflarını örnek alırlardı. Şimdilerin böyle bir kaygı yok. Şimdiki gençler ne geçmişin hesâbı ne de geleceğin endişesini taşıyorlar. Böyle bir şeye kafa yormak istemiyorlar. Onların tek isteği ‘günü en iyi yaşamak’ yahut ‘ânı en keyfi bir şekilde yaşamak’ yâni temel felsefe ‘günü kurtarmak.’ Bunlar her türlü bireysel, sosyal ve toplumsal görevlerini ifâ etmeyi bırakın reddediyorlar bile. Eskiden idealleri için savaşan canını ortaya koyan bir nesil vardı bugün hazları için yaşayan bir nesil var.
Gençlere çizilen doğru ‘rol model’ler olmadığı için bugünkü gençler medyatik unsurların önlerine sunduğu son derece niteliksiz ‘rol model’lere takılıyorlar. Üstelik onlara sunulan bu ‘rol model’ler her devre her şarta göre değişken olabiliyor. Zâten fıtrat olarak değişken olan gençlere bu yanlış empoze edilen ‘rol model’ler tekrarlana tekrarlana âdeta ruhlarına kazınıyor. Medyânın gençler adına öne çıkardığı âdeta ‘bunlar gibi ol’ mesajını verdiği ‘rol model’ler kasıtlı olarak pompalanan gençliği bozma operasyonunun bir parçasıdır. Halbuki bugünkü gençlik eskiye oranla birçok sahaya daha çabuk erişebiliyor. Kitaplara, araştırmalara, bilime, sanata, spora daha kolay ulaşabiliyorlar. İnternet vasıtasıyla dünyâyı ayaklarına getirebiliyorlar. Bu kadar geniş imkâna sâhip olmalarına rağmen o hayâtını sâdece şahsi keyiflere endekslemiş vaziyette.
Gençlikte olumsuz bir değişim yaşandığı tartışma götürmez bir gerçek. Bugüne kadar sık sık vurguladığımız gibi eğitim kurumlarında hep öğretim yapıldı, eğitim ihmal edildi. Bugünkü gençlerdeki bu bireysel ve sosyal menfîliğin sebebi onlara rûhî eğitim verilmemesinden kaynaklanan iç donanım eksikliğidir. İçi boş olan kuru kimliğiyle kalır. Kuru ağaçtan meyve alınmaz aynen bunun gibi iç âlemi doldurulmayandan dolu davranışlar, olgun tavırlar beklenemez. İçi dolu olmayan nesillerden elbette ki verim alınamıyor. Bu çerçevede ‘Ne ekersen onu biçersin.’ hakikati gerçekleşmiş oldu. Bugüne kadar öğrencilerimize ne yazık ki ahlâki eğitim verilmedi. Hızla verilen öğretim öze sinmedi, kabukta kaldı. Oysa öz ihmal edilemez. 1980-1990 lı yıllarda az çok derslerin yanı sıra ahlâki değerler de verilirdi. Her zaman vurguladığımız gibi ilkokuldan yüksek öğrenim kurumlarına kadar bilimsel değerlerle birlikte harmanlanarak çocuklarımıza, gençlerimize rûhi eğitim verilmeliydi. Bu eğitim ahlâkidir o da dînî ve kültürel değerlere dayanır. İşte bu değerler verilmeyince iç âlem ihmal edilmiş tamâmen maddeye odaklı bugünkü nesli ortaya çıkmıştır. İstikâmeti belli olmayan bugünkü neslin hâli teröristin eline kılıç verilmiş kişilerin hâli gibidir.
Gençliğin bu beğenilmeyen hâlinden kurtulması için doğru ‘Model Eğitim’lerle eğitilip doğru ‘Rol Model’lerle hitap edilerek ‘Model Gençlik’ oluşturulabilir. Pek tabidir ki bunlar eğitim politikası ister. Bu da fedâkarca ve cesurca adımlarla gerçekleşebilir. Sabırla ve azimle devam ister. Kesintiler hedefi sekteye uğratır. Ayrıca uzun bir süreç gerektirir. Ancak gençlik için mutlak en kısa zamanda çözüm odaklı tedbirler alınması şarttır. Zirâ bugünkü gençlik ‘alarm’ veriyor.
Eskiden gençler (bizim devreler-1980’li yıllar) ülke meselelerinde ciddi şekilde kafa yorar, okullarda edebiyat derslerinde ateşli ‘münazaralar’ düzenlerlerdi. Şimdilerde gençler bırak kitap okumayı gazete dahi okumuyorlar. Onlar görsel medyanın anlattıklarıyla yetiniyorlar. Her şey eğlence ve magazin odaklı! Yaşamlarında ‘Hayâtını özgürce yaşa.’ Sloganı hâkim
Eskiden gençlerde kitap okuma, özetleme, seminer verme merâkı vardı. Onlar en son çıkan kitapları merakla tâkip ederler birbirleriyle kitap iletişimi yaparlardı. Şimdilerde gençler hep hazlarının ve modanın peşinde. Kaya’nın yeni kestirdiği saç sitili, Melis’in görüştüğü son delikanlı gündemlerinde.
Eskiden gençler etrâflarında cereyân edilen hâdiselere karşı daha duyarlıydılar. Ülke yönetiminde söz sâhibi olmak isterlerdi, vatanın bölünmezliğinde canlarını ortaya koyarlardı. Şimdiki gençler her olaya karamsar bir gözlükle bakarak iyiye gitmeyen bir dünya için mücâdele etmeyi anlamsız görüyorlar. Bunun neticesinde bencilce yalnızca kendi isteklerinin yerine getirildiği, meşru olsun, olmasın her türlü lezzeti ânında tatma sevdâsı onların temel görüşleri olmuş. Hem kimseyi beğenmiyorlar hem de kendileri kalkıp beğenmedikleri dünyâyı değiştirmek adına bir şey yapmıyorlar. Oturdukları yerden sâdece konuşuyorlar. Oysa bugün laf üretmek değil iş üretmek geçerli. Bu hâliyle bugünkü gençlik Batı’nın en Doğulusu, Doğu’nun da en Batılısı!
Eskiden gençlerde geleceğe ait sorumluluklar bulunurdu. Geçmişi hem irdeler hem de iyi taraflarını örnek alırlardı. Şimdilerin böyle bir kaygı yok. Şimdiki gençler ne geçmişin hesâbı ne de geleceğin endişesini taşıyorlar. Böyle bir şeye kafa yormak istemiyorlar. Onların tek isteği ‘günü en iyi yaşamak’ yahut ‘ânı en keyfi bir şekilde yaşamak’ yâni temel felsefe ‘günü kurtarmak.’ Bunlar her türlü bireysel, sosyal ve toplumsal görevlerini ifâ etmeyi bırakın reddediyorlar bile. Eskiden idealleri için savaşan canını ortaya koyan bir nesil vardı bugün hazları için yaşayan bir nesil var.
Gençlere çizilen doğru ‘rol model’ler olmadığı için bugünkü gençler medyatik unsurların önlerine sunduğu son derece niteliksiz ‘rol model’lere takılıyorlar. Üstelik onlara sunulan bu ‘rol model’ler her devre her şarta göre değişken olabiliyor. Zâten fıtrat olarak değişken olan gençlere bu yanlış empoze edilen ‘rol model’ler tekrarlana tekrarlana âdeta ruhlarına kazınıyor. Medyânın gençler adına öne çıkardığı âdeta ‘bunlar gibi ol’ mesajını verdiği ‘rol model’ler kasıtlı olarak pompalanan gençliği bozma operasyonunun bir parçasıdır. Halbuki bugünkü gençlik eskiye oranla birçok sahaya daha çabuk erişebiliyor. Kitaplara, araştırmalara, bilime, sanata, spora daha kolay ulaşabiliyorlar. İnternet vasıtasıyla dünyâyı ayaklarına getirebiliyorlar. Bu kadar geniş imkâna sâhip olmalarına rağmen o hayâtını sâdece şahsi keyiflere endekslemiş vaziyette.
Gençlikte olumsuz bir değişim yaşandığı tartışma götürmez bir gerçek. Bugüne kadar sık sık vurguladığımız gibi eğitim kurumlarında hep öğretim yapıldı, eğitim ihmal edildi. Bugünkü gençlerdeki bu bireysel ve sosyal menfîliğin sebebi onlara rûhî eğitim verilmemesinden kaynaklanan iç donanım eksikliğidir. İçi boş olan kuru kimliğiyle kalır. Kuru ağaçtan meyve alınmaz aynen bunun gibi iç âlemi doldurulmayandan dolu davranışlar, olgun tavırlar beklenemez. İçi dolu olmayan nesillerden elbette ki verim alınamıyor. Bu çerçevede ‘Ne ekersen onu biçersin.’ hakikati gerçekleşmiş oldu. Bugüne kadar öğrencilerimize ne yazık ki ahlâki eğitim verilmedi. Hızla verilen öğretim öze sinmedi, kabukta kaldı. Oysa öz ihmal edilemez. 1980-1990 lı yıllarda az çok derslerin yanı sıra ahlâki değerler de verilirdi. Her zaman vurguladığımız gibi ilkokuldan yüksek öğrenim kurumlarına kadar bilimsel değerlerle birlikte harmanlanarak çocuklarımıza, gençlerimize rûhi eğitim verilmeliydi. Bu eğitim ahlâkidir o da dînî ve kültürel değerlere dayanır. İşte bu değerler verilmeyince iç âlem ihmal edilmiş tamâmen maddeye odaklı bugünkü nesli ortaya çıkmıştır. İstikâmeti belli olmayan bugünkü neslin hâli teröristin eline kılıç verilmiş kişilerin hâli gibidir.
Gençliğin bu beğenilmeyen hâlinden kurtulması için doğru ‘Model Eğitim’lerle eğitilip doğru ‘Rol Model’lerle hitap edilerek ‘Model Gençlik’ oluşturulabilir. Pek tabidir ki bunlar eğitim politikası ister. Bu da fedâkarca ve cesurca adımlarla gerçekleşebilir. Sabırla ve azimle devam ister. Kesintiler hedefi sekteye uğratır. Ayrıca uzun bir süreç gerektirir. Ancak gençlik için mutlak en kısa zamanda çözüm odaklı tedbirler alınması şarttır. Zirâ bugünkü gençlik ‘alarm’ veriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.