Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Basamaklar

Basamaklar

Göz önünde uzanmış, aslında şahsî, bize özgü merdivenlerde; paldır küldür bir telaşla adımlar atarız.

“Ağır ağır” değil, bazen hızlı bazen yavaş; kâh düşe kalka çıkarız. Mesafelerde yorulur, ıkıl ıkıl nefes alırız.

Çiğnenmiş, aşınmış, rehber basamaklardan; yürür koşar uçarız.

Kiminde merdiven altı, basamaklar sığınağımız, korunağımız...

Kar yağar, bora kopar. Güneşi özleriz. Yukarılar bizi cezbeder.

Rüzgârın uğultusu, fısıltılar; el ayak dudak izleri siner. Islak şarkılar, haykırışlar, saltanatlı firaklı ölümcül sözler işitilir.

Merdiven imgesi, ömrü, zamanı çağrıştırır genellikle. Hangi basamakta, hatta son basamağının hangisi olduğunu bilemediğimiz bir merdiven.

İlerleme gerileme; size bize göre, itibarî, maddî manevî.

 Önce irtifâ kazanır, sonra düşüşe geçeriz; hayatımızın sonunda, bazı kayıplara mahrumiyetlere bakıldığında.

Ama kazanımlarımızın ölçüsü tam açık, net değildir. Ayar(lama), meydan safahatı, hesap Kitap; inancımıza göre ötelerde belirecektir.

Basamakların niteliği, çürüklüğü sağlamlığı pek çok şeyi hatıra getirir.

Geçmemiz, durmamız, konaklamamız, görmezden gelme(me)miz gereken merdiven basamakları; toprak derinlikleri, aşağı(lık) basamaklar, kaygan zeminler. Yürüyüş merhaleleri.

Gizli basamaklar, hülyalı merdivenler, geçitler köprüler vardır; dışardakinin göremediği.  İstikametin önemli geldiği.

Neleri takip eder, kimlerle karşılaşırız.

Mevlâna Hazretleri, farklı bir merdiven tablosu çizer:

“Bütün zevkler ve meşguliyetlerin hepsi merdiven gibidir. Çünkü insan merdiven basamaklarına yerleşip yaşamaya kalkışmaz, geçicidir oraları; ne mutlu ona ki, bu gerçeğin farkına varmak için yeterince erken uyanır. Böyle biri için uzun yol kısalır ve hayatını merdiven basamaklarında boşuna harcamaz.”

Çıkış iniş, arayış buluş içindir zaten. Zirveye tırmandığımızı sanırız.  Oysa her basamakta nice tehlikeler sürprizler saklıdır.

Envaı çeşit merdivenlerde, yükseldiğimizi sanırken, dibe çeken bir asansör olur basamaklar bazen.

Basamakların içinde nice kuyular dağlar, bataklar, yangınlar pusudadır.

Duvar gibi önümüze dikilir. Tozu toprağı üzerimize silkilir.

Bazen bize kurtuluş merdiveni atılması gerekebilir ve kimi basamaklardan yukarı doğru süratlenmemiz.

Merdivenler belki sayısızdır, köprülerdir, yollardır.

Önemsemek, süpürmek, temizlemek icabeder.

Ayak bastığımız, durduğumuz,  vücudumuzun sabitlendiği, ruhumuzun, varlığımızın üzerinde titreştiği… Benliğimizin eğleştiği.

“Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak”

Eteklerimiz, solgun kuru ezik yaprakları süpürse de; çiçekli kalbimizin eli kolu, meyveli taze güzelliklerle yüklüdür yine de.

Umutlar tükenmez işte.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi