Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Bahar nefesleri

Bahar nefesleri

Değer verilip hatırlanmak, edebî çabalarınızın çeşitli kanallardan takdiri, yazarları hep mutlu kılmıştır. Okurla buluşmalar, ayrı zevkler verdiği gibi, okul ve öğrencilerle olan paylaşımlar da, mesleğimizin tatlı yanlarındandır. Elbette Türkçe Dersi Proje Ödevlerine konu olmakta.

Mareşal Mustafa Kemal Ortaokulu öğrencilerinden Ceren Akçan’ın “Hüzeyme Yeşim Koçak’la Röportaj ve Konyalı Kadın Yazarlar” isimli, benim için ayrı bir kıymet taşıyan çalışması da bu minvalde.

Kitapçık haline getirilen proje ödevi; iki bölümden meydana geliyor.

Birinci Kısımda Hayatım; bendenizle yapılan Söyleşi; “Eşinin, Ailesinin ve Bazı Yazarların Kaleminden Hüzeyme Yeşim Koçak”; Günlük Yazılarımdan örnekler; Sarılmak romanından En Beğendiğim Bölüm yer alıyor.

İkinci Bölüm ise; Konyalı Kadın Yazarlara ayrılmış.

Bu vesileyle Eğitimci Yazar Yönetmen Sayın Saffet Yurtsever’e ve Sevgili Ceren Akçan’a çok teşekkür ediyorum.

Bana ılık bir bahar esintisi, özel bir hediye gibi gelen kitapçıktaki söyleşiyi sizlere sunuyorum:

“SORU-1) Sizin hakkınızda internetten ve yazılarınızdan biraz olsun bilgi sahibi olmaya çalıştım. Biraz klasik bir soru olacak ama kendinizi kısaca tanıtabilir ve anlatabilir misiniz?

Tunçbilek(Kütahya) doğumlu; öykü, roman, deneme yazarıyım.

Başlıca kitaplarım: Öykü: Muhabbet Buyursun Gelsin,  Bekleyen, Havva Hanım’ın Gamzesi, Edebiyatçıysam Ne Olayım, Hicaz Yaprakları

Roman: Çoban Aşkın Çocuğuydu; Sarılmak(2010 Yılı İLESAM-AKÇAĞ Roman Yarışması Birincisi)

Deneme: Bana Gönülden Çalıp Söyle,  Ey Ruh(um) Geldinse Masaya Vur,  Ötede,  Edibâne Süz(ül)üşler, Şapkamın Altı.

 

SORU-2) Yazar olmayı neden seçtiniz, yazarlığa başlama süreciniz nasıl oldu ve sizi yazmaya iten sebepler var mıydı?

 Zannederim o beni seçti. Yazarlık hedefiniz olsa bile tam billûrlaşmayınca,  yeterince ortaya çıkamıyor veya inkıtalara uğruyor. Uzun bir ara, kesintiden sonra, edebiyat aşkının tekrar nüksetmesini, İlâhi Yazı’dan başka bir nedenle açıklayamıyorum. Temel sebep bu.  Daha sonra cüzi iradeyle, uygun ortam ve kişi(likler)le, edebî bir şuur oluştu ve size yol açıldı.

Gençken bazı denemelerim oldu. 1997, 2000, 2001’de girdiğim Ömer Seyfettin Hikâye Yarışmaları ve bir roman yarışmasında peşpeşe aldığım derecelerse, kalem(leşme) hevesini arttırdı.

Yazmanın  getirdiği yaşa(t)ma, hürriyet ve sanat duygusu, ruhî bir doyuma eriştirmesi, bir göz terbiyesi vermesi; seslendirip, şahsiyet kazandırması, hayatla yoğun bir akışı sağlaması, son derece cazipti.

Aklın, tefekkürün, sanatın değerini daha iyi kavrıyordunuz edebiyat nefesiyle. Okuma, yorumlama, biçimlendirme ve anlamlandırma duygusu harikaydı.

 Ve siz keşfedilmedik enfes sırlı doruk cümlelerin; yere göğe yazılanların peşine düşebilir; özge edebiyatınızı damıtabilirdiniz.   

SORU-3) Yazmaya karar verdiğiniz ilk günlerde acaba yapabilir miyim korkusu var mıydı? İlk kitabınızın yayın aşamasında ve yayınlandıktan sonra satış anlamında endişeye kapıldınız mı?

İlk defa ciddî olarak meydana çıkıyorsunuz. Neyle karşılaşacağını bilemediğiniz, görüşü açık olmayan bir alan. Fakat tutkunuz galip geliyor; işin heyecan ve sürprizleri de hoşunuza gidiyor.

Kitaplarımın ard arda yayınlanmasının benim için şans ve basamak olduğunu; hız kazandırdığını düşünüyorum.

İtiraf etmeli ki, satıştan ziyade; yazacaklarını mükemmel ifade edebilmek, istediği gibi edebiyat yapabilmek beni daha çok ilgilendirdi. Aksi takdirde farklı bir yazar piyasada arzı endam ederdi. Bu bakımdan akıntılardan, başına kalabalık yazıcıların toplandığı konu ve yönelişlerden kaç(ın)dım.

SORU-4) İlk yazınız ve ilk kitabınız yayınlandığında neler hissettiniz?

İlk kitabımın duygularını söyleyeyim. Müthiş, devasa bir sevinç. Defalarca elinize alıyor, yabancı gibi tekrar okuyorsunuz.  Belki hiç okumayacak kişilere dahi duyurma, dağıtma saçma hissiyatı.

“Hey! Saklı Değerler’in yazarı benim. İçinde tam üç tane ödüllü hikâyem var. Ayrıca ‘Hayriye’nin Düğünü’yle Urduca; ‘Yoksulların Annesi’yle de İngilizce antolojiye giren bir yazar...” deme ihtiyacı. Bir iç ses olarak tabii.

Yanı sıra gelgitli hisler. Mevcut yayım hataları sizi üzüyor. Kapağın rengi istediğiniz gibi çıkmamış mesela. Kitabın akıbeti endişelendiriyor.

Buna rağmen çok hoş bir düş görüyorsunuz; yüreğinizi sımsıcak saran. Bir konaklama yerinde, beş kitaplı bir yazar var karşınızda. O güya sizmişsiniz ve hayranlarınızdan teki huzurunuzda(!) isminizi heceliyor.

“Acaba şuur altı mıydı; O ben miydim? Bir arzunun yansıması mıydı yoksa inkâr edilmez gerçeğin müjdesi mi?”

Ruhunuz kıpır kıpır, yeni bir kitap yazabilecek miyim? İkinci bir kitabım yayınlanır mı dersiniz. Hele BEŞ KİTAP. Ovvvv!

İlk deneme kitabım Bırakın Güzel Konuşsun, sevinçle birlikte, “Güzel işler yapabilir miyim” kaygısını, telâşını getirdi.

Sinderella’nın Pabucu(İlk Romanım), roman yazabileceğimin ümitlerini verdi.      

SORU-5) Hayatta örnek aldığınız ve siz de iz bırakan yazarlar ve kitaplar var mı? Mutlaka okunması ve takip edilmesi gerekli dediğiniz yazarlar ve kitaplar var mı?

Görmezden gelemeyeceğimiz yazarların bir kısmını sayabilirim: Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Peyami Safa, Cengiz Aytmatov, Cemil Meriç, Arif Nihat Asya, Samiha Ayverdi, İsmet Özel, Sevinç Çokum, Mustafa Kutlu, Emine Işınsu, Tarık Buğra,  İsmet Özel, Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal, Mustafa Necati Sepetçioğlu. Klâsikleri, günümüzden örnekleriyle Batı Edebiyatı.

Özellikle Hz. Mevlâna gibi âbide ışıklı şahsiyetler mutlaka okunmalı. Seçkin(ci) bir zevk edinmeye bakmalı.

SORU-6) Yazılarınızda ilham kaynağınız ya da kaynaklarınız var mı? Yoksa içinizdeki sesinizle yani hislerinizle mi yazarsınız?

Çeşitli kitaplar ve yazarlardan, dokun(dur)malı hayattan, yani tüm kelimelerden bambaşka ilhamlar yakalayabilirsiniz.

Olayların tetiklemesinden, ruh halinize, düşünce dünyanıza uygun seçim, farklı bakış ve sayfalardan, kendi hesabınıza yaptığınız arzulu çalışmalardan yararlanırsınız.

Kalp hareketleri de önemlidir. Biraz da türe, yazacağınız mevzuya göre; kaleminizin yönü ve eğilimi şekillenir.

Zihnimi ve gönlümü toparlayıp, düzenlemek, sükûnete kavuşturmak için, bilgelerin asûde eserlerinden de istifade ederim.

 SORU-7) Aile kavramı ile ilgili görüşleriniz nelerdir? Yazarlığınızda ve başarılarınızda Ailenizin rolü nedir?

En kestirme tarifle, toplumun temel taşı olan kurumdur aile. Bağları ve bağlamının, kavramının eski kuvveti kalmasa da, -onca saldırıya rağmen- hâlâ önemli ve sağlamlığını koruyor.

Talihli olduğumu düşünüyorum. Ailemde çarpıcı, etkili örnekler vardı. Başta babam, değerlerimizi içselleştirmiş büyükler, naif zarif bir anne, İstiklâl Harbi kahramanı bir dede, fedakârlık sabır timsali bir nine. Olumlu eylemler, akisler, işlemeler. Zorluklara, acılara karşı direnç ve direnişler.

SORU-8) Genel olarak nasıl bir öğrenciydiniz? (ilkokul, ortaokul, lise vs.)

Vasat bir öğrenciydim. Bazı yönlerim öne çıksa bile, kapasitemi ortaya koyamamıştım. Okula tam manasıyla kendimi veremiyordum. Belki de tembelliğimi perdeleyecek sebepler peşindeydim.

 SORU-9) Hayalinde yazar olmak isteyen öğrencilere veya yeni yazmaya başlayan genç yazarlara tavsiyeleriniz var mı?

Onlardan millî ve manevî kıymetlerimizle yüklenmelerini; çağı, kendilerini insaniyetlerini iyi okumalarını, hazinelerinin farkına varıp, mazi-hâl-istikbal bütünlüğünde bir duruş, mevki edinmelerini tavsiye ediyorum.

 Gençlere sadece sanatın değil, hayatın da manevî hazlarını keşfetme ve yaşamalarını, bir “istikamet” üzerinde bulunmalarını; hayatı “Güzelle, Güzelce” anlatmak ve anlamlandırmalarını öneriyorum.

SORU-10) Son zamanlarda nelerle ilgileniyorsunuz, neler yapıyorsunuz? Yeni kitap çalışmanız veya yeni projeleriniz var mı?

Roman ve öykü çalışmalarım devam ediyor. Sanırım yakında, yeni kitabımın kokusunu teneffüs edeceğim.”

hüzeyme-yeşim-koçak.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi